Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Gökay Gök, kadınları kan vermeye çağırdı
Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi’nin 2016 yılında 345 bin 435 ünite kan bağışı topladığını, bölgenin yıllık ihtiyacının ise 400 bin ünite olduğunu söyleyen Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Gökay Gök, “Kadınlar ve eğitimli nüfus kan verirse bu ülkenin kan sorunu tamamen bitecektir” dedi. Türkiye’de kadın-erkek arasında her konuda eşitlik olmasına karşın, kan bağışında erkeklerden geri kalındığına dikkat çeken Dr. Gök, “Dört kadından ikisi anemi, kansızlık, demir eksikliği gibi nedenlerden ötürü kan bağışlayamıyor. Ama kalan diğer ikisi nerede? Yüzde 50’si kan bağışlamaya uygun. Biz bugüne kadar eşlerimizi, kardeşlerimizi, çocuklarımızı kan bağışına özendirmemişiz” diye konuştu.

Gelişmiş ülkelerde kadın bağışçı oranının yüzde 20-25 dolayında olduğunu belirten Dr. Gökay Gök, ülke genelinde kan bağışında bulunan kadın oranının yüzde 14’te kaldığına dikkat çekti. 2016 yılında İzmir’de kan bağışında bulunan kadın sayısının 15 bin olduğunu, Ege Bölgesi’nde bu sayının 39 bin 604 olduğunu belirten Dr. Gök, Kızılay’ın 2005 yılında Güvenli Kan Temini programı başlattığında bu oranın yüzde üç olduğunu anımsatırken bu artışta üniversite gençliğinin büyük etkisi olduğunu söyledi.
Eğitimliler kan vermiyor

Eğitimli nüfusun çeşitli önyargılar nedeniyle kan vermekten çekindiğini vurgulayan Dr. Gök, “Ülkemizde ne yazık ki eğitimli nüfus kan vermiyor. Son dönemde özellikle iki kesime daha çok sesleniyorum. Eğitimli nüfus ve kadınlar. Eğer bu iki kesim karar verirse, bu ülkenin kan sorunu tamamen bitecektir” dedi. Kızılay’ın Bayraklı’daki Bölge Kan Merkezi’nde bir araya geldiğimiz Dr. Gökay Gök, Doğu Anadolu’da ise kadınların kan verme konusunda daha sıkıntılı olduğunu dile getirdi. “Üniversite gençliği dışında kan bağışı kadınlar açısından doğu illerinde çok daha az. Kadınların kan vermesini teşvik için onlara özel saatler ayırıyoruz, kan verirken rahat olsunlar diye araya perde çekiyoruz, ekipler çok özen gösteriyor ama bağış çok az. Üniversite gençliği ise yeniliğe açık, önyargısız, yardımlaşma duygusu yüksek” diyen Dr. Gök, gençlerden çok umutlu olduğunu söyledi.
Bağışlar yetersiz kalıyor
Ege Bölgesi’nin yıllık kan ihtiyacının 400 bin, İzmir’in ise yıllık 200 bin ünite kan olduğunu dile getiren Dr. Gökay Gök şu bilgileri paylaştı:

“İzmirli’nin bağışladığı rakam 125 bin ünite kan. 15 bin ünite de bölgeden takviye geliyor. Çünkü Manisa, Uşak, Denizli, Aydın, Muğla işi bitirdi. İlin ihtiyacı kadar kan bağışlanıyor. O ilin vatandaşı ilin ihtiyacını karşılıyor bize de yılda 15 bin stok fazlası veriyor. Burada bahane çok, ön yargı var, yanlış – eksik bilgi var. Eğitimli nüfus kan vermiyor burada. Yeterli kan bağışının toplanamaması nedeniyle, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin kan ihtiyacının tamamı tarafımızca karşılanamıyor. Bu hastanelerde tedavi gören hasta ve hasta yakınları halen kan aramaya devam ediyor.”

İnsanları kan vermeye yöneltmek için yıl boyu eğitim çalışmalarının sürdüğünü söyleyen Dr. Gök, geçen yıl 1 milyon 350 bin kişiye Kızılay ve kan konusunda bilgi verdiklerini anlattı. Kan bağışlamanın önündeki en önemli engellerden birinin “iğne korkusu” olduğuna dikkat çeken Dr. Gökay Gök, “Biz doktorla, hemşireyle, iğneyle korkutularak büyütülen toplumun bireyleriyiz. Toplumun yüzde 50 – 60’ında bu korku var. Bu korkuları ön yargıları yıkmamız gerekiyor. Çünkü kan herkese her an lazım olabilir” dedi. Kan stoklarında bir sorun yaşandığında hemen bir seferberlik yaptıklarını dile getiren Dr. Gök, en çok İzmir Esnaf Odaları Birliği’nden geri dönüş aldıklarını ve çağrının ardından en çok iki gün içinde esnafın harekete geçerek eksikleri tamamladıklarını söyledi.
İzmir’deki tek akredite kan merkezi

Ege Bölge Kan Merkezi sorumluluk sahasındaki altı ilde (İzmir, Aydın, Denizli, Manisa, Uşak, Muğla) yedi Kan Bağışı Merkezi ile hizmet veriyor. Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi Müdürlüğü, İzmir’de tüm dünyada sağlık otoriteleri tarafından kabul edilen JCI (Joint Commission International) Akreditasyon Kalite Belgesi’ne sahip tek kan merkezi. Öte yandan merkezde her şey Türk mühendislerince ve kurum çalışanlarınca geliştirilen, Kızılay’a özel yazılımlarla yürütülüyor. Yazılımların sürekli yenilendiğini belirten Dr. Gök, teknoloji sayesinde dolap sıcaklıklarını, kan stoklarını izlediklerini dile getiriyor.

Kan Merkezi’nde Türkiye’de sadece dört ilde (Ankara, İstanbul, Erzurum ve İzmir) bulunan Nükleik Asit Amplifikasyon Testleri’nin yapıldığı NAT laboratuvarı da hizmet veriyor. Transfüzyona bağlı enfeksiyon riskini en az seviyeye indirmek için kurulan laboratuvarla güvenli kan sağlanarak, enfeksiyon riski ciddi oranda azaltılıyor.
Her türlü afete karşı donanımlı olan binanın Ege’in en sağlam üçüncü binası olduğunu anlatan Dr. Gök, 2009 yılında hizmete giren merkez için, “Avrupanın en modern beşinci kan merkezi. Her türlü olağanüstü duruma göre elektrik, telefon ve internetin kesilmediği bir bina burası” diyor.
Kritik kan stok seviyesi
Kızılay Kan Merkezi’nde afet, terör, trafik kazaları, organ nakilleri, adli olaylar (bıçaklama kurşunlama) gibi her türlü olağanüstü duruma göre, “kritik kan stok seviyesi” izleniyor. Her hastanede her kan ürünü ve gruba göre bir stok seviyesi oluşturuluyor.

Dr. Gök, “Marketlerde raf boşaldı süt kalmadı diyebiliyor muyuz? Bizde de böyle. Bunun her zaman hazırda olması lazım. 365 gün 24 saat kan gerekli bize. Halktan alıyoruz. Kaynağı insan. Biz insanlık adına çalışıyoruz, hepimiz bir gün hasta ve hasta yakını olacağız. Bu kanı kullanacağız. Kızılay insana, insan Kızılay’a muhtaç” diyor.
Sistemin tıpkı bir market sistemi gibi işlediğine değinen Dr. Gökay Gök, her gün İzmir, Manisa, Uşak, Denizli, Aydın, Muğla’daki 134 hastanenin kan stoğunun online izlendiğini anlatırken, “Sadece burada 110 araç var. 600 personel, 134 hastane tıkır tıkır işliyor. Sistem son derece organize ve kaliteyle tanımlı. Asker disiplini, devlet kurumsallığı, özel teşebbüs girişimciliğiyle çalışıyoruz” diye konuşuyor.
Düzenli kan bağışı şart

Türkiye’de kanın güvenliğinin şu an Kızılay’dan geçtiğini anlatan Dr. Gökay Gök, bir kanın kullanıma hazır hale gelmesi için ortalama altı saat gerektiğini belirtiyor. Dr. Gök, “Türkiye’de 112 sistemi çok iyi çalışıyor. Hastayı çok kısa sürede hastaneye ulaştırıyor. Ama ya hastaneye geldiğinizde kan yoksa. En büyük sıkıntı bu. O zaman herkes hasta yakınına kan bulmak için seferber oluyor. Ancak bir kanın hazır hale gelmesi için yaklaşık altı saat geçmesi gerekiyor. Hastayı 6-8 saat yaşatmak için en önemli konu stok yönetimi. Kan kaybından kimse ölmesin, ameliyat ertelenmesini istemiyorsak düzenli kan bağışı yapmalıyız” diye uyarıyor. Dr. Gökay Gök, Türkiye’de kan stoğunun en çok Ramazan ve kış aylarında azaldığını sözlerine ekliyor.
Bir ünite kanla üç kişinin hayatını kurtarabilirsiniz

Kanın kaynağı yalnızca insan. Siz de bir ünite kan bağışında bulunarak üç kişinin hayatını kurtarabilirsiniz. 50 kilonun üzerinde, 19 yaşından gün almış, 65 yaş arasında, fotoğraflı TC kimlik belgesi olan, uykusunu almış, tok karnına olan kişi kan bağışı için başvurabiliyor. B ve C tipi sarılık geçirenler hiçbir zaman kan bağışı yapamıyor. Kan kullanılmadan önce mutlaka HIV (AIDS), HCV (C tipi sarılık), HBV (B tipi sarılık), Frengi (Sifilis) ve kan grubu testi her bağışta yapılıyor. Kan vermeyle kilo alımı arasında bilimsel olarak kanıtlanmış bir yan etki bulunmuyor. Erkekler üç ay ara ile yılda dört kez, kadınlar dört ay ara ile yılda üç kez kan bağışlayabilir. Kadınların kan bağışı için hemoglobin değerinin >12,5 gr/dl, erkekler için >13,5 gr/dl olması yeterli.
Kan bağışlayanların öğrenim durumu
İzmir’de 2015 yılında 96 bin 279 kişi kan bağışlamış. Bağışçılardan 30 bin 897’si lise, 13 bin 430’u ortaokul, 17 bin 22’si ilkokul mezunu, 385’i eğitimsiz. Ön lisans mezunu bağışçı sayısı 7 bin 348. Bağışçıların 23 bin 830’u lisans, 1522’si yüksek lisans, 1845’i doktora mezunu.
Related Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.