Engelsizmir gelenekselleşmeli

Ana teması ‘Engellilerin sosyal yaşama katılımına yönelik yerel politikalar’ olan 2. Engelsizmir Kongresi 2-5 Kasım 2016 tarihleri arasında Gaziemir’deki Fuar İzmir’de gerçekleştirildi. Kırka yakın sivil toplum kuruluşunun katıldığı kongreye ilişkin izlenimlerimizi paylaşmak istiyorum.

Akülü araçları, tekerlekli sandalyeleri, beyaz bastonlarıyla kongreye gelen engelliler, aileleri, üniversite öğrencileri, sivil toplum kuruluşları Türkiye’nin belki de engelliler için düzenlenen bu boyuttaki tek kongresine büyük ilgi gösterdi, kongreyi sonuna kadar sahiplendi. Konuklar sanat atölyelerinde yapılan çalışmaları, oyunları izledi, uçurtma atölyesinde uçurtma yaptı, Boccia oynayıp madalya kazandı, sorunlara çözüm arayan, deneyimlerin paylaşıldığı oturumlardaki konuşmaları herkes can kulağıyla dinledi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu açılış konuşmasında, 2013 yılında ilk defa düzenlenen kongre sonrasında İzmir’de fiziki koşullar ve sosyal olanaklar yönünden çok şeyin değiştiğine dikkat çekti. Kentin meydanlarında, caddelerinde, yaya yollarında engelliler için çözümler üretildiğini dile getiren Kocaoğlu, engellerden tamamen arınmış, çağdaş bir kent yaratmak için var güçleriyle çalıştıklarını söyledi. Yapılan tüm güzel çalışmalara karşın ne İzmir’de ne de Türkiye’de kuşkusuz engellilerin sosyal yaşama tamamen katılabilmesi için daha yapılacak çok iş, alınacak çok yol var. Ancak Engelsizmir Kongresi bu yolda çok önemli bir çaba.

Kongre gelenekselleşmeli

Bu yıl düzenlenen kongrede ilköğretim okullarından çok sayıda öğrencinin ziyaretçi olduğunu görüyoruz. Kongre Başkanı Doç. Dr. Levent Köstem, “Geleceğin Türkiye’sini bu çocuklar engelsiz kılacak. Onlardaki farkındalık engelleri ortadan kaldıracak. Bizim tam olarak da istediğimiz buydu. Öğrencilerin, gençlerin bu kongreye katılması” diyor. Yaklaşık 5,5 yıldan bu yana kongreye emek veren Doç. Dr. Köstem, 2013 yılında Kültürpark’taki Uluslararası Fuar Alanı’nda düzenlenen kongreye yaklaşık altı bin kişinin katıldığını anımsatıyor.

İki kongrenin hazırlık sürecinde İzmir’in bir çok ilçesinde, yaklaşık 200 okulda farkındalık eğitimi verdiklerini anlatan Doç. Dr. Levent Köstem, “2013 yılındaki kongrenin en önemli hedeflerinden biri Farkındalık Merkezi’ydi. Bu merkez şimdi Uzundere’de Olimpiyat Köyü’nde yaşama geçiyor. Burası sürekli bir eğitim merkezi olacak. Belediyeler, otobüslerle öğrencileri buraya taşıyacak. Dokuz Eylül Üniversitesi ile çok önemli projeler ürettik orası için. Gençler, çocuklar burada empati yapacak” diyor. Aziz Kocaoğlu’nun Engelsizmir Kongresi’ne destek olup, sahip çıktığına dikkat çeken Doç. Dr. Köstem, “Farkındalık için bu kongre mutlaka gelenekselleşmeli, Engelsizmir mutlaka gelişip uzun yıllar yaşamalı” diye ekliyor.

Kırmızı bayraklı kurumlar

Engelsizmir Kongresi’nin Bilim Kurulu Başkanı ve Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun, bu kongrenin diğer kongreye göre daha katılımcı bir kongre olduğunu dile getiriyor. 2013 yılındaki kongrenin ardından İzmir’de ilk kez başlatılan “kırmızı bayrak” uygulamasının hızla yayıldığını dile getiren Prof. Dr. Tosun, “Bugün İzmir’de 40 kurum ve kuruluşta bu bayrak var” diyor. Kongrenin düzenlendiği Fuar İzmir’de bu bayrağın olup olmadığını sorduğumda, “Burası çok yeni. Ama burası da bildiğim kadarıyla çalışmaları başlattı” diye yanıtlıyor.

Engelsiz hayatın önündeki en büyük engelin bir anlayış ve farkındalık eksikliği olduğunu düşündüklerini söyleyen Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun, bir önceki kongrede hedef olarak belirlenen Farkındalık Merkezi’nin bu anlayışı geliştirmek için çok önemli bir çalışma olduğuna dikkat çekiyor. Bu yıl düzenlenen kongrede engellilerin sosyal yaşama katılımlarının önünü açmak istediklerini dile getiren Prof. Dr. Tosun, “Ulaşım ağımızı engelsiz hale getirebiliriz, ama engelliyi evden çıkartamıyorsak bu çok anlamlı olmuyor. O yüzden buradaki amacımız bütün özel sektörü de işin içine dahil edip otelleri, lokantaları bütün sosyal alanları, spor tesislerini, kültür sanat alanlarını engelsiz hale getirmek ve şehrin önüne bir vizyon koymak” diyor.

Engelsizmir Kongresi’nin ilk kongreye göre daha farklı bir içerikle düzenlendiğine de değiniyor Prof. Dr. Tosun. Daha katılımcı bir tarzda düzenlenen uluslararası katılımlı kongrede, herkesin birlikte fikir üreteceği atölye çalışmalarının öne çıktığını dile getiriyor. Engelli derneklerinin katılımıyla düzenlenen “istihdam, erişebilirlik, eğitim ve sağlık atölyesi”ne katıldığımızda Gülgün Hoca’nın ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz. Engelli dernek temsilcilerinin herşeyden önce içini döktüğü, deneyimlerini paylaştığı atölye çalışmasında, en önemli sorunlardan birinin engelli bireylerin eğitim olanaklarına erişimi olduğu dile getiriliyor öncelikle.

Tek kişilik oyundaki empati

Kongrede sanat dünyasından bir isim karşımıza çıkıyor. Türkiye Multipl Skleroz (MS) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, tiyatro sanatçısı Ayşen İnci ile konuşuyoruz. Kongrenin İzmir’e yakışan çağdaş bir çalışma olduğuna değinen İnci, çevresinde MS hastası kimse olmamasına karşın dernek başkanlığına giden yoldaki farkındalık öyküsünü kısaca paylaşıyor:

“2006-2007 yılında ‘Tek kişilik düet’ adlı bir oyun oynadım. Orada bir MS hastası sanatçıyı canlandırdım. İki saat boyunca tekerlekli sandalyedeydim. Rolü incelemek için hastalar, doktorlar, dernek derken, öyle bir işin içine girdim ki bir daha çıkamadım. Önce gönüllü olarak çalıştım dernekte, sonra yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı izledi süreci. Bu yıl izlemek için geldim kongreye ama bir dahaki sefere biz de katılmak isteriz. Türkiye genelinde yaklaşık 40 bin MS hastası var. Çok bilinen bir hastalık değil, yanlış değerlendirilebiliyor bu yüzden. Henüz kesin tedavisi olmayan ve daha çok kadınlarla gençlerde görülen bir merkezi sinir sistemi hastalığı.”

İnci’nin yanından ayrılırken yakında açılacak olan Farkındalık Merkezi’nin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz.

Umut’un hayali koşabilmek

Kongrede ilköğretim okullarından öğrenciler var. Neşeli neşeli dolaşan kalabalık bir sınıf özellikle dikkatimi çekiyor. Önde koşuşturan öğrenci grubunun arkasında annesinin yürüttüğü tekerlekli sandalyede bir erkek öğrenci var. Konak 19 Mayıs İlköğretim Okulu öğrencilerinden Umut Mustafa Malatyalı ikinci sınıf öğrencisi. Arkadaşlarıyla Mardin Müzesi’nin uçurtma atölyesinden çıkarken konuştuğumuz Umut, öylesine güzel gülüyor ki, insanın gidip kucaklayası geliyor. Annesi Banu Hanım, oğlunun Spina Bfida hastası olduğunu anlatıyor. Sınıfın ve hatta okulun nazar boncuğu olan Umut’a hayalini sorduğumda “Koşmak, arkadaşlarımla oynamak” diyor. Okullarını bitirdiğinde ise polis olmak istediğini söylüyor o güzel gülüşüyle.

Mardin’den konuk var

Bu kongrenin en ilginç konuklarından biri Mardin Müzesi. Ülkemizdeki müzelerin büyük çoğunluğunun engelli bireyler için engellerle dolu olduğunu düşününce, bu konuk daha da önem kazanıyor. Müze Müdürü Nihat Erdoğan, geçen yıl merdivenlerle dolu Mardin’de, “Engelsiz Mardin, engelsiz müze” sloganıyla bir farkındalık çalışmasına başladıklarını söylüyor. Müzelerin sadece turistlerin gezdiği yerler değil, önemli eğitim kurumları olduğunu söyleyen Erdoğan, Mardin Müzesi’nde haftada bir gün özel eğitmenlerin eşliğinde engelli çocuklar ve aileleri için atölye çalışmaları yaptıklarını anlatıyor. “Bu etkinliğe katkı koymak için gelmek istedik. Çalışmalarımızı anlatınca davet edildik. Aynı zamanda İzmir Müzesi’nin de içinde olduğu Türkiye’deki on müzeye, müze eğitimleri konusundaki çalışmalarımızı anlatacağız” diyen Nihat Erdoğan, Mardin Müzesi’nin de engelsiz müzeye dönüşmesi için çalışmaların sürdüğünü belirtiyor.

Engelliler de aikido yapabilir

Engelsizmir’in yabancı konukları arasında Aikido sporcularının yakından tanıdığı bir isim var. Bu sporun en üst düzeydeki temsilcisi Yasuhiso Shiode bireysel yapılan ve bir Japon savunma sanatı olan Aikido’yu engellilerin de yapabileceğini gösteren Aikido Spor Kulübü’nün davetiyle gelmiş İzmir’e. Aikido Derneği Başkanı Engin Ergin, Türkiye’de ilk defa kendisinin antrenörlüğünde kurulan takımda 15 engelli sporcu bulunduğunu söylüyor. 2011 yılından bu yana takımı çalıştırdığını ve bu sayıyı 50 kişiye çıkartmak istediğini anlatan Ergin, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Ekipte MS hastası, işitme engelli, bedensel engelli, down sendromlu bireyler var. Başta evinden çıkamayan, ev hanımı olan engelli sporcularımız şimdi siyah kemer olarak Aikido yapıyor” diyor. Bu özel çalışmaları görmek amacıyla bu sporun en üst düzeydeki temsilcisi Yasuhiso Shiode’nin Japonya’dan geldiğini belirten Ergin,”Engellilere aikido eğitimi veren dünyadaki tek takımız. Japon konuğumuzun yanında İngiltere’den görme engelli bir sporcu olan Roisin Pitman da aramızda. Hepsi bu özel çalışmaları izlemek için geldi. Aikido’nun engelli bireyler tarafından da yapıldığını görmek onları çok mutlu etti.”

Üniversiteler Platformu

Kongrenin bilim kurulu üyesi, Yaşar Üniversitesi Engelli Öğrenci Koordinatörlüğü üyesi Doç. Dr. Huriye Toker ise Engelsizmir Kongresi’nin çoklu ortamların bir arada olduğu, sosyal bağlamı da etkileyen önemli bir etkinlik olduğunu söylüyor. İzmir Üniversiteleri Platformu’nun üniversitelerde engelli bireylerle ilgili sorunlara çözüm üretmeye çalıştığını ve deneyimlerini paylaştıklarını belirtiyor. Doç. Dr. Toker, üniversitelerde engelli farkındalığı konusunda yaptıkları araştırmada bu konudaki bilinçlenme düzeyinin oldukça yavaş olduğunu ve engellilere yardım etmenin, daha çok “beğenilen duygular” olarak görüldüğünü belirtiyor. “Engellilere ilişkin farkındalığımız çok yavaş gelişiyor” diyor.

Engelli istihdam eden kooperatif

Engellilerin istihdamı bu kongrede ele alınan konulardan biri. Engelsizmir’de, bu konuda harekete geçmiş bir kooperatif olan SS Girişimci Engelliler İşletme Kooperatifi Finans Müdürü Nuray Perçin’le tanışıyoruz. Korumalı İşyeri statüsündeki kooperatiflerinde şimdilik zihinsel ve ruhsal engelli sekiz personeli istihdam ettiklerini söylüyor. Engelli ailelerinin en büyük derdi olan, “Bizden sonra çocuğum ne olacak?” sorununu çözmek için önemli bir adım atmış 2013 yılında kurulan kooperatif. Urla’da 56 dönümle başlayan çalışmalarını daha sonra Seferihisar Ulamış Köyü’nde sürdürme kararı almış kooperatif. Yaptıkları iş toprağın dinlenmesini, ürünün beslenmesini sağlayan solucan gübresi üretmek. Bunun yanında organik tavuk ve yumurta üreten, kaktüs yetiştiren ve geri dönüşümlü karton saksı da üreten kooperatifin öncelikli hedefi bir ısıl işlem odası kurmak. Nuray Perçin, kooperatifte çalışan 19-40 yaş arası personelin en az yüzde 40 engelli olmasının zorunlu olduğunu söylüyor. “Bu çalışmamız bir pilot uygulama” diyen Perçin, kooperatifin okullarını bitiren engellilerin istihdam edileceği ve hatta emekli olabileceği bir proje olduğunu dile getiriyor. “Bize gönüllü destek verecek herkes kooperatifimize üye olabilir. Üretimimiz arttıkça kapasite kapasite arttıkça istihdam da artar” diye konuşuyor.

Engelsizmir’in emekçileri gençler

Engelsizmir Kongresi’nin ikincisi, sanat ve bilim atölyeleri ağırlıklı olarak hazırlanmış. Bu atölyelerin düzenlenmesinde emek veren kişilerden biri İzmir Engelsiz Sanat Derneği Başkanı Tamer Özşeker. Dernek, 9 Eylül Mühendislik Oyuncu Topluluğu (DEMO)ile birlikte kongre için Salyangoz Projesi’ni hazırlamış. Derneğin diğer engelli dernekleriyle hazırladığı sanat atölye çalışmaları da var. Özşeker, kongrede gençlerin yoğun emeği olduğunu söylüyor bize. Onların engelliler için gösterdiği çabanın, kongredeki etkinliklerle oluşturmaya çalıştıkları farkındalığın çok değerli olduğunu vurguluyor.

(Fotoğraflar: Hüseyin Erciyas)





Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın