Lütfen onunla vedalaşın

Gazetecilik Enstitüsü’nde öğrenciydim. 1980 yılı olmalıydı. “Sıkıyönetim izin verir mi, vermez mi?” kaygısını bir yana bırakıp okul gazetesini hazırlamak için koşturuyorduk. Yayımlanacağını umduğumuz gazetenin kültür – sanat sayfasına içerik hazırlamayı üstlenen ekipteydim.

İlkin ünlü eserlere imza atan besteci Cemal Reşit Rey ile söyleşmiştik. Onunla Harbiye’de İstanbul Radyosu’nda buluşmuş, duvar piyanosu bulunan çalışma odasında görüşmüş, fotoğraflamıştık.

Bir sonraki söyleşimiz, sansürlenen eserlerinin radyoda çalınmasına izin verilmeyen ünlü sanatçı, müzisyen Ünol Büyükgönenç’leydi… Daha sonra yönetmen – oyuncu Tuncel Kurtiz’le iletişim kurduk, o yıl vizyona giren “Gül Hasan” filmiyle ilgili söyleşmek için sözleştik.

Buluşma yerimize; Beyoğlu’ndaki Ses ve Perde Sanatçıları Kahvesi’ne geldiğinde yanında benim için sürpriz bir isim vardı. Kurtiz, görüşmeye yakın arkadaşı Tarık Akan’la (Tarık Üregül) gelmişti. Aynı gün beyaz perdeden tanıdığımız bir başka isimle, Tarık Akan’la karşılaşmamız hem şaşırtıcı ve hem de sevindiriciydi.

Tarık Akan’ı o gün, orada tanıdım. Bildiğiniz gibi, boylu poslu, temiz yüzlü, yakışıklı, sevimli, içten, yürekli, zarif, yurtsever ve akıllı bir insan… Tuncel Kurtiz’le söyleşimize başlamadan önce onunla hal hatır sorup kısaca söyleştik.

Beni iki şey çok şaşırtmıştı. Filmlerinde Pekcan Koşar’ın, sonraları Kamran Usluer’in, Cüneyt Türel’in seslendirdiği Tarık Akan’ın kendi sesini yadırgamıştım. Bir de çok sigara içmesini…

O sıralar ben de içiyordum o illeti. Benim için neredeyse vazgeçilmezdi. Beni kimse ondan kolay kolay ayıramaz diye düşünürdüm…

Söyleşiye başlamadan önce cebimden Birinci sigaramı ve babaannemden yadigar benzinli muhtar çakmağımı çıkarıp masanın üzerine, defterimin, kalemimin yanına koymuştum. O da elini cebine atmış, mavi bandrollü yabancı sigara pakedini çıkarıp uzatmıştı. Şaşırmıştım.

Yabancı marka sigarayı almaya çekinmiştim, “Alışkın değilim. Ben buradan yakayım” deyip kendi paketime davranmıştım. “Boşver onu şimdi, buradan yak” deyip ısrar etmişti. Önce ben, sonra Tuncel Bey, birer tane alıp yakmıştık.

Henüz ilk sigaranın yarısına gelmiştim ki, onun ikinci sigarasını yaktığını fark etmiştim. Tuncel Kurtiz’le “Gül Hasan” filmi üzerine söyleşimiz boyunca o da bizimleydi. Yaklaşık bir saat süren söyleşi boyunca onların yarışırcasına sigara içtiklerine tanık olmuştum.

***

Sinema ve tiyatro emekçisi, son dönem televizyon dizilerinin aranan oyuncusu Tuncel Kurtiz’i 27 Eylül 2013 günü kalp krizi sonucu yitirdik. Duayen oyuncunun ölümü herkesi üzmüştü.

Geçen ay Tarık Akan’ın akciğer kanserine yakalandığına, üç aydır hastalıkla mücadele ettiğine ilişkin haberleri okuduğumda çok üzülmüştüm. Ne çok sigara içtiğini anımsamış, onun sağlığına kavuşmasını içtenlikle dilemiştim.

Bugün (16 Eylül 2016, Cuma) bu yürekli insanın yaşama veda ettiğini öğrendiğimde üzüntüm katlandı.

Aklıma otuz küsur yıl önceki bu görüşme geldi. Paylaşmak istedim.

***

Sigara kullanımı tek başına bile kalp krizi riski oluşturuyor. Akciğer kanserinin en sık görülen nedeni sigara kullanımı. Türkiye’deki kanser kaynaklı ölümlerin dörtte birinin ana etkeni sigara.

Ben bu illetten 27 yıl önce kurtuldum. Nasıl başladığımı ve nasıl bitirdiğimi “Sonunda onu terk ettim” başlıklı yazımda da paylaşmıştım.


Bu satırları okuyanlar arasında sigara içenler varsa, lütfen vaz geçin, bırakın, bu illetten kurtulun.

Sevdiklerinizle ve sevenlerinizle birlikte, sağlıkla, varlıkla yaşlanın…

Sevdikleriniz ve sevenleriniz üzülmesin…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın