Define uğruna tahrip edilen kültür varlıklarımız arasında türbelerin olduğu haberlerini okuyoruz. Şehrin merkezinde İzmiri İsmail Efendi Türbesi ve benzeri yerlerin defineciler tarafından kazıldığını gördüğüm için bu tür haberler tuhafıma gitmiyor.

Tarih hırsızları türbeler dışında cami, mescit, müze, ören yerlerine dadanıp kıymetli eşyaları çalmaktan çekinmiyorlar. Cami ve mescitlerde cemaatin bağışı olan dini eşyaların yer değiştirmesi, hor kullanılıp, depolarda unutulması üzücü. İnsanlar, vakıflar kurup ibadethanelerinin bakımı ve onarımı için mülklerini bağışlarken, günümüzde bu değerlerin kötü niyetli kişilerce talan edilmesi veya ihmalkarlık, kültürel zenginliğimize onarılması imkansız zararlar veriyor…

İlgili kurumların din hizmetinde kullanılan “teberrükat” (*) adı verilen eşyaları tespit edip hırsızlık ve tahribatlara karşı görevlileri uyarması yeterli olmuyor. Kötü niyetli olmasalar da bu tür eşyaların kıymetini bilmeyenler onları çürümeye terk edebiliyor…

Cami ve mescitlerde kullanılan el dokuması halı, kilim, seccade, şamdan, kandil, avize, cüz, saat, levha, yazma, hat, rahle ve benzeri eşyalara dikkat çekip ilgilileri uyarmak da fayda var. Yıllar önce Selahattinoğlu Camisi’nin saati çalınmıştı, bulunamadı. Dönertaş Sebili’nin pirinç korkuluğu, Saat Kulesi ve Ali Paşa Şadırvanı’nın âlemleri hurda parasına potada eritildi, yerleri halen boş…

Eski İzmir camisinin deposunda tesadüfen gördüğüm saat kasasının makinesi nerede bilinmiyor. Hisar Camisi saatleriyle benzerlik gösteren, Fransa ve İngiltere’de imal edilen, bakımları büyükanneler tarafından yapıldığı için adlarına o yörelerde “büyükanne saatleri” denilen antika saatler, yaklaşık iki asırdan beri zamanı göstermeye devam ediyor.

Aynı depoda gördüğüm manevi değerine paha biçilmez kitap, cüzler ve cüz dolabı gibi eşyaların uygun olmayan şartlarda muhafaza edilmesi kıymet bilmezliğin göstergesi. Adı geçen caminin ismini verip göreve yeni başlamış çalışanları zan altında tutmak istemem, kişilerden çok boş vermişliği eleştiriyorum. Elbette ilgili kurumları “teberrükat” eşyalarına sahip çıkmaları için uyaracağım.

Özetle; maddi manevi değeri olan eserlerin muhafazası için eğitim şart, taşınmaz kültür varlıkları gibi taşınabilir olanları da koruyamıyoruz…
Fotoğraf: Atilla Özdemir
(*) Cami ve mescitlerimizde mevcut olan, hayır sever kişi veya kuruluşlar tarafından bağışlanmış her türlü eşyaya “teberrükat eşyası” denilmektedir.Related Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.