Şeyh-ül Muhabirin Rauf Lütfi Aksungur

İzmir basın dünyasına adımımı 1984 yılının ilkbaharında Ege Telgraf Gazetesi’nde foto muhabiri olarak attım. Tercüman Gazetesi’nin editörlerinden Abdullah Kıvrak ağabey, Ege Telgraf Gazetesi editörü rahmetli Sezer Doğan ağabeyle arkadaştı. Gazeteye bir foto muhabiri ihtiyaç olmuş, Abdullah Ağabey’in tavsiyesiyle Ege Telgraf Gazetesi’nde geçici olarak çalışmaya başladım.

Daha sonra Yeni Asır Gazetesi’nde ve ardından Günaydın Gazetesi’nde çalışmaya devam ettim. Sonra tekrar Yeni Asır ve Sabah gazetelerinde çalıştım. Yeni Asır Gazetesi’nde polis – adliye muhabirliğinin yanı sıra gazetenin kültür – sanat sayfasını hazırlayan ve köşe yazarlığı yapan bir ağabeye de boş zamanlarımda gönüllü olarak yardımcı oluyordum. Gönderdiği adreslere gidiyor, fotoğraflar çekiyordum.

Bu ağabeyim bir gün beni İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nde bir dönem disiplin kurulu başkanlığı görevinde de bulunan emekli gazeteci, duayen muhabir Rauf Lütfü Aksungur’un Karşıyaka’daki evine göndermişti. 1988 ya da 1989 yılı olmalı, bu kendisiyle ilk tanışmamızdı. Üstat gazeteci Lütfü Ağabey’le daha sonra sık sık görüştüm. Onun meslek tecrübelerini sayısız kereler dinledim.

Lütfü Ağabey 1913 İstanbul Beyoğlu doğumluydu. Memur olan babasının tayiniyle 1922 yılında, daha Yunan işgal güçleri terk etmeden önce İzmir’e gelmişler. Gazeteciliğe 1930 yılında Ticaret Postası Gazetesi’nde düzeltmen olarak başlamış. Sonra haberci olmuş, hep muhabirlik yapmış. Bana 70 yıl boyunca muhabirlik yaptığını söylerdi.

Haber ve yazı notlarını hep eski harflerle tutardı. Osmanlıca’yı çok iyi biliyor ve yazıyordu. Bu yönünden daha sonra Karşıyaka Belediyesi yararlanmıştı. Sanıyorum 1990’lı yılların başlarında ona Kurtuluş Savaşı’nda Osmanlıca yayınlanan gazete sayfalarını günümüz Türkçesi’ne tercüme ettirerek yeniden yayımlamıştı.

Karşıyaka Belediyesi oturduğu apartmanın yan sokağına onun ismini yaşarken vererek onurlandırdı. Yine dönemin Cumhurbaşkanını Süleyman Demirel tarafından “Şeyhülmuhabir” plaketi verilerek onurlandırıldı. Konak Atatürk Kültür Merkezi’nde çok kalabalık davetli topluluğu önünde onurlandırılışına tanığım. Fotoğraflarını hep ben çekmiştim…

Rauf Lütfü Aksungur Ağabey’den, onun paylaştığı bilgi ve öğütlerinden çok istifade ettim. Son zamanlarında “Basın Tarihi” isimli, 700 sayfayı geçecek bir kitap çalışmasıyla meşguldü. Başlangıçta İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ndeki bir oda da yardımcı olması için görevlendirilen iki emekli gazeteciyle birlikte bir yıla yakın süredir kitabı yayına hazırlamak için uğraştı.

Onun bu çalışmasını kağıt çıktı ve CD’ye kayıtlı olarak görmemize rağmen eserinin basıldığını maalesef görmedik. Rauf Lütfü Ağabey 2007 yılı ortalarında vefat etti ve Çeşme ilçesinde Yeni Kabristan’a defnedildi.

Vefatından sanıyorum üç yıl kadar sonra emekli öğretmen eşi Mebrure Hanım beni evine çağırdı. Rauf Lütfü Ağabey’in hatıralarının saklandığı son küçük odası temizlenirken oradaydım. İki bayan yardımcı ve bir de apartman görevlisiyle birlikte odasını boşalttık. O arada maalesef Rahmetli Lütfü Ağabey’in o çalışmalarından tek bir sayfa ve belge göremedik.

Gördüğüm kadarıyla “Basın Tarihi” kitabına ait evraklar daha sağlığında buradan alınmıştı. Nereye, kime veya kimlere teslim etmişti, bilmiyorum. 2012 senesinde Bit Pazarı’nda bazı sayfaların ve evraklarının satıldığını duydum ve çok üzüldüm.

Oysa daha sağlığında İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu kararıyla “Şeyh-ül Muhabirin” ünvanı verilen rahmetli Rauf Lütfü Aksungur Ağabey’in arşivi değerlendirilmeliydi. Hatta Basmane’deki Basın Müzesi’nde ona bir anı köşesi bile ayrılmalıydı.

Rauf Lütfü Aksungur Ağabey, rahmetle ve saygıyla ömrüm boyunca hatırlayacağım bir meslek büyüğümdür..

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın