Geçen yıl bir yazımda, Pazaryeri Mahallesi’nde İplikçi İsmail Dede Türbesi ve haziresi bitişiğinde bulunan Merdivenli Medrese’den bahsetmiştim. İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden gelen bilgiyi paylaşarak konuya gireyim: “Merdivenli Medrese İzmir ili, Konak ilçesi, Pazaryeri Mahallesi, 1548 ada, 3 parselde bulunmaktadır. Mülkiyeti özel şahsa aittir. Vakıflar Genel Müdürlüğü 25/09/2014 tarihli makam oluru ile taşınmazın tamamının kamulaştırılmasına karar vermiş, 2942 sayılı kamulaştırma kanunu uyarınca taşınmaz malikleriyle yapılan uzlaşma görüşmeleri sonuca ulaşamadığından kamulaştırma davası açılması gerekmiştir. Hukuki süreç devam etmektedir.”
Değerli araştırmacı Ozan Semerci’nin “Hazireler Hazinemizdir / İzmir’in Hazireleri” kitabında İplikçi İsmail Dede Türbesi ve haziresi üzerine yazdıklarını hatırlayalım:
“Mescit, türbe, medrese ve hazire, tek katlı bir bina ve aynı bahçeye açılan küçük küçük odalar. Mezar taşlarının görünüşlerine bakarak, ?Burada ilmiye sınıfına mensup önemli kimseler bulunmaktadır’ demiştim. İşte beni sevindiren bu tahminimin doğru çıkmasıdır. İplikçi İsmail Dede Haziresi”nde bulunan mezar taşlarından dördünün tamamını okuyabildik. Bunlar müderris Ali Efendi ile iki kızına ve Feyzullah Efendi’ye ait mezar taşlarıdır. Feyzullah Efendi’nin küçücük mezar taşında şunlar yazılıdır: Merhum İsmail Efendi-zade Feyzullah Efendi ruhuna Fatiha, sene 1129 (1716-17). Hazirede tespit edebildiğim en eski tarih, sahibinin ismi okunamayan 1123 (1711) tarihli mezara ait olup en yenisi 1175 (1761-62) Hatice Hanım’a ait mezardır. Yeni araştırmalar elbette ki bu tarihlerde değişikliklere sebep olacaktır.” (1)
İplikçi İsmail Dede Türbesi’nin haziresinde bulunan, şimdiye kadar okunamamış 1123 (1711-12) tarihli mezar taşını hep birlikte okuyalım.
Dünya (…) ehl-i dünyanın (?)
Her fende etmedi izhar (…) sen
İzmirî İsmail Efendi cihanda
Derya-yı ilim salmış idi dil (?) sen
Sürdü adem diyarına ahir bu rüzgâr
Mevla buna kûşâd ede lütfi hazine sen
Ol köhne mal malik-i mülk-i kemal idi.
Genç maarif etmiş idi genç sine sen
Kabre götürdüler o vücûd-ı şerifi halk
Aguşuna hükmü geçen anı açtı sine sen
Tarih içün tevabiine beriyya dedim
Defn ettiğin zemine İzmirî ulumun define sen
Okunmasında zorluk çekilen “İzmirî İsmail Efendi’nin” mezar taşıyla birlikte sandukasının kaldırılıp türbesinin depo olarak kullanılması, defineciler tarafından acımasızca tahrip edilmesi büyük bir talihsizlik, mezar taşının kaybolmaması ise büyük bir şans.
Mezar taşında yazılanları okuyunca, İzmirî İsmail Efendi’nin ilim irfan sahibi, sevilen bir insan olduğunu görüyoruz.
İplikçi İsmail Dede Türbesi ve Haziresi bitişiğinde bulunan Merdivenli Medrese’nin adı Prof. Dr. Münir Aktepe’nin “İzmir Yazıları / Camiler, Hanlar, Medreseler ve Sebiller” (2) kitabının medreseler bölümünde geçmez, ancak eski İzmir çeşmelerinin yerini tarif ederken geçer.
İplikçi İsmail Dede Haziresi’nin girişi Prof. Dr. Münir Aktepe’nin bahsettiği çeşme, Köprülü Ahmet Paşa Vakfı’nda adı geçen çeşmelerden biridir. “Merdivenli Medrese pişgahında (önünde) merhum Helvacı Hacı Hasan Ağa hanesi duvarında bulunan” çeşmedir. (3)
Merdivenli Medrese, Prof. Dr. Münir Aktepe’nin “İzmir Yazıları / Camiler, Hanlar, Medreseler ve Sebiller” kitabında yazdığı Şeyh Mahallesi’nde bulunan, Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde kaydı olan “İsmail Efendi Medresesi” olmalıdır.
İsmail Efendi Medresesi, bulunduğu arazinin eğimli olması ve merdivenle ulaşıldığı için zaman içerisinde asıl adı unutulup Merdivenli Medrese olarak anılmış “İplikçi” adı türbe ve haziresine takılan bez ve ip bağlanmasından sonra konulmuştur. Prof. Dr. Münir Aktepe’nin belirtdiği gibi medreseler banilerinin ismiyle bilinir.
Medresenin kuruluşu İzmirî İsmail Efendi’nin ölümünden önceki yıllara, 17. Yüzyıl sonlarına veya başlarına tarihlenebilir.
Hazirede mezarı bulunan İsmail Efendi-zade Feyzullah Efendi’nin, İzmirî İsmail Efendi’nin oğlu olması ihtimali yüksektir.
Böylesine önemli mezar taşının okunmasının öyküsü bir başka yazımın konusu olacaktır. İzmir-i İsmail Efendi’nin adına yakışır şekilde mezarının korunması, kalıntısı dahi olsa, hangi adla anılırsa anılsın medresesinin ortaya çıkarılması İzmir tarihi için önemlidir.
Verilen emeğin, yüzlerce kez hazireye gidip gelmenin, hazireyi kent insanlarına ve yöneticilerine tanıtmanın hediyesi manevidir. Yerel araştırıcıların çoğu bu manevi hazzı duymak için çabalarlar. İstimlakler sonrası uzmanların medresenin bulunduğu alanda yapacağı çalışmalar bir çok bilinmeyeni ortaya çıkaracaktır. İzmir’in zenginliklerini anlatmaya devam edeceğim.
Kaynakça
(1) Ozan Semerci”Hazireler Hazinemizdir, İzmir’in Hazireleri
(2) ve (3) Prof. Dr. Münir Aktepe “İzmir Yazıları Camiler, Hanlar, Medreseler ve Sebiller”
(Fotoğraf: Atilla Özdemir)
İzmirî İsmail Efendi’ye ait mezar taşı
yazarı:
Etiketler:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.