Şubat ayında bir İngiliz arkeoloğun İç Ege Bölgesi’nde gezileri sırasında tuttuğu günlükler ve anılarının yer aldığı bir kitap edindim. Kitabı heyecanla okurken, 125 yıl öncesinin kasaba ve köylerinin haliyle ilgili epey bilgi sahibi oldum. Bu gezi günlüğünde benim doğduğum İç Ege kasabası Simav ve köylerinden de gözlemleri bir bir okurken adeta 1890’lı yıllara gittim geldim.
İngiliz arkeoloğun yöreye ilişkin gezi notları 10 Temmuz 1890 tarihinde İzmir’den Alaşehir’e trenle yola çıkmasıyla başlamış. Daha sonra at ve katırlarla sürmüş ve 8 Eylül 1890 günü Kula’da sona ermiş.
Gezgin ve beraberindekiler Alaşehir, Kula, Selendi, Simav, Gediz, Çavdarhisar, Altıntaş, Seyitgazi Afyonkarahisar gibi yerleşim yerlerine uğradıktan sonra dönüşte yine benzer güzergahlardan geçmişr. Simav’ın Söğüt köyüne, oradan da Simav Ovası’nı geçerek Kuşu, Samat, Delhadır köylerine ulaşmış.
İngiliz arkeolog, Simav sıra dağlarının doğusunun güney eteklerinde yer alan Manisa’nın Selendi ilçesinin Kışlak köyünde mola vermiş. Kışlak köyünün misafirhanesinde dinlenirken, oradan geçen bir İzmirli Rum’un aniden köy odasına girişi Avrupalı konukları hayli rahatsız etmiş!
İzmirli Rum’un kılık kıyafetini ve saç baş dağınıklığını görünce, onun uzun süredir dağlarda kaçak olarak yaşadığı izlenimine varmışlar. Köylülerin ekmek ve yiyecek verdiği Rum karnı doyduktan sonra duvarda asılı yeni ve güzel bir tüfeği kapıp bir Türk’ün kafasına nişan almış. Odada arbede yaşanmış. Daha sonra dışarıdan yetişenler Rum’un elinden silahı almış. Kargaşa yaratan Rum hızla odayı ve köyü terk etmiş.
İşte gezi günlüklerinde bu anı anlatan İngiliz gezgin İzmirli Rum’a “Smyrniote” denildiğini dipnot olarak yazmış… Gezgin, “Smyrniote” sözcüğünü “Yunan argosunda hain, alçak, budala anlamına geliyor” diye açıklamış…
1890’lı yıllarda bir İngiliz arkeoloğun gezi notları arasındaki rastladığım “Smyrniote” sözcüğünün ne anlama geldiğini biraz araştırdım. Bu sözcüğün genel olarak tüm İzmirliler’e atfen söylendiğini okudum. Sadece İzmirli Rumlar’a değil, antik Smyrnalılara, eski İzmirli Türkler’e, Ermeniler’e, Yahudiler’e, Levantenler’e de denildiğini öğrendim?
Kültürpark içindeki “Tarih ve Sanat Müzesi”nde heykeli var; o antik çağ Smyrnalısı ünlü Şair Homeros… O da bir “Smyrniote”muş…
Yine 1080’li yıllarda İzmir’de beylik kuran ve hatta ilk Türk deniz amirali olarak tanımlanan Çaka Bey’in bile bir “Smyrniote” olarak kayıtlarını gördüm.
Bu ismin İzmir’den tüm dünyaya göç etmiş Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Avrupalı Levantenler için de genel olarak “İzmirli” anlamına kullanıldığı birçok yazılı kaynakta görülüyor.
İngiliz arkeoloğun bu yaz tekrar tekrar okuduğum gezi günlüğünde gözüme ilişen “Smyrniote” kelimesinin anlamını böylece öğrenmiş oldum. Paylaşmak istedim…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.