Aziz Voukolos’u anma etkinlikleri

6 Şubat 2015 tarihinde Aziz Voukolos’u anma günü etkinlikleri nedeniyle Fener Rum Patriği Bartholomeos’la birlikte İzmir’i ziyaret eden, ataları Ege’den Midilli’ye göç etmiş mübadil Rumlar’la tanıştım. Aynı zamanda “SYPARKI” “Ege’de birlikte Var Olmak ve İletişim Derneği” yöneticisi olan dostlarla Basmane’de tarihi çınar ağacının altında çay içip sohbet ettik, göçlerle birlikte suyun iki yakasında kaderine terk edilen kültür varlıkları üzerine konuştuk. Aziz Voukolos Kilisesi’nin onarım öyküsünü anlattık, onlar da Midilli’deki Osmanlı eserleri konusunda deneyimlerini…

Hatırlayalım, Kurtuluş Savaşı öncesi Anadolu’da kardeşçe yaşayan, aynı dili konuşup aynı gelenekleri paylaşan farklı dinlere mensup insanlar emperyalist oyunlarla birbirlerine düşman edilmişti. Tabii, bunun faturası ağır oldu. 30 Ocak 1923 Lozan Konferansı’ndan çıkan karar gök kubbede ve gönüllerde bomba etkisi yaparak yankılandı, karara kimse inanmak istemedi…

“Anadolulu Ortodoks Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Müslümanlar Türkiye’ye gidecekler” emri gelince “Burası bizim vatanımız, evimizi, bağımızı, bahçemizi, mezarlarımızı kime bırakırız? Bu topraklarda doğduk, bu topraklarda ölmek isteriz” deseler de zorunlu göçe tabi oldular. Gökyüzüne, yıldızlara, bulutlara bakarak ağladılar, Türkçe, Rumca ağıtlar yaktılar…

Ayrılık günü geldi, her iki toplum için bilinmeyen endişeli yolculuk başladı… Yakınlarının ve azizlerinin kemiklerini bırakmayı göze alamayıp yanlarında götürenler oldu. Köyler, kasaba ve şehirler boşaldı. Nalbant Niko, terzi Vasilis, berber Hüseyin, kahveci Ali’nin dükkanları boş kaldı.

Hastane, okul, yetimhane, sinema ve tiyatro kapılarına kilit vuruldu. Ekilen ürünler toplanamadı, ambarlardaki hububat, reçel ve turşular küflendi… Kemençeler, sazlar, türküler, halaylar denklerin içerisinde yer değiştirdi. Gelinlik kızların aklı, peşlerinden götüremediği çeyizlerinde kaldı. Anında servetler sıfıra indi, ocaklar söndü… Türkiye’den gidenlere “Türk”, Yunanistan’dan gelenlere “Rum bozması” falan deyip aşağılayanlar oldu, her iki toplum tarifsiz büyük acılar yaşadı…

İzmir, 1922 yangını ve mübadeleden ekonomik ve sosyal yönden fazlasıyla etkilendi. Şehrin bütün birikimi bir anda yok olup gitti. Eski Arkeoloji Müzesi olarak bilinen Aziz Voukolos Kilisesi yangından zararsız kurtulsa da cemaati farklı yerlere göçtüğü için işlevsiz kaldı, kısa bir sürede Cumhuriyetçiler tarafından müze haline getirildi.

Kent kültüründe adı pek fazla anılmayan, halen giriş kapısı ve yıkık bir galerisi bulunan Küçük Aziz Yanni Kilisesi’nde bulunan bazı ikonlar barış rüzgarlarının estiği yıllarda Yunan Başbakanı Venizelos tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ten istenmiş, daha sonra özel izinle Atina’ya gönderilmişti. Şimdi bu ikonlar Atina yakınlarında, Aziz Fotini Kilisesi’nde, demek ki dinler arası diyoloğun temelleri o yıllarda atılmış…

Aziz Voukolos Kilisesi üzerine bir hayli yazı yazdım, ancak asıl yazılması gerekenleri zaman içerisinde yazarım düşüncesiyle erteledim. Daha çok kişisel anılara dayalı konular olduğu için hep arka planda kaldı.

Tarihi binanın çöküşe geçmesi, Devlet Operası tarafından depo ve atölye olarak kullandığı döneme rastlar. Detaylara girmeye gerek yok, 1990’lı yılların itfaiye raporları incelenirse binanın üç kez yandığını görülür.

Aziz Voukolos Kilises’inin restore edilmesi için ilk uyarılar kent aydınlarından değil, Etiler Mahallesi’nde yaşayan ahaliden geldi. Başkan Ahmet Piriştina zamanında binanın belediyeye devri gerçekleşti. Güvenlikçiler tarafından bina koruma altına alınsa da kötü niyetli insanların talanına maruz kaldı. Gece dedektörle gelen definecilerin zemin mermerlerini kırmalarını engellemek için bekçi düdüğü çalıp onları korkutmaya çalışan isimsiz korumacıların gösterdiği gayretler asla unutulamaz.

Bina duvarlarını uyuşturucu zulası yapanların yaraladığı güvenlik görevlisi hayatta… Gün geldi, son umut Başkan Aziz Kocaoğlu oldu. Bir gezi sırasında aynı mekanda, yurttaşlara verdiği sözü tutup binayı onarmakla kalmadı, ciddi isimlakler yapıp çevresini gecekondulardan temizledi. Kiliseye ait olduğunu bildiğimiz ayazmayı ortaya çıkardı. İyi ki onardı, bakın şimdi bir çekim merkezi oldu.

Fener Rum Patriği Bartholomeos’un İzmir ziyareti kapsamında, İzmir Ticaret Odası’nda düzenlenen sempozyuma araştırmacı yazar İlhan Pınar’ın “Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde İzmir: İlk Metropolitler – İlk Azizler – İlk Mabetler” başlıklı bildirisi duyuru yapılmadığı için istenilen izleyici sayısına ulaşılamadı. Sempozyuma katılan izleyici sayısı az olsa da özellikle ruhban sınıfının “Böyle bir İzmirli araştırmacıyı bize neden tanıtmadılar?” demeleri, Ticaret Odası Başkanı’nın, “Bu konuşmacı kim?” şaşkınlığı, yöneticilerin henüz kent araştırıcılarının farkına varamadığını bir kez daha ispat etti…

Patrik hazretlerinin Atatürk Anıtı’nı ziyaret edip, arkasından Kadifekale’de Katolik ve Müslüman dünyasıyla ortaklaşa Aziz Polycarpe ve Yusuf Dede adına ağaç dikmesi birliktelik ve dinler arası diyalog için şık bir görüntü olabilirdi…

Özetle, inançlara saygı duymak insan oğlunun en temiz gerçekçi ruh halidir. Barış ve sevgi yolunda atılacak karşılıklı adımlar meyvesini mutlaka verecektir. Aziz Voukolos Kilisesi’nin korunması doğrultusunda din farkı gözetmeksizin kültür varlıklarına sahip çıkan Başkan Aziz Kocaoğlu’na teşekkür ediyorum. Etiler Mahallesi’nin isimsiz korumacıları, Patrik Hazretlerinin ziyaretini olgunlukla karşılayan İzmirliler hep var olsun…

(Fotoğraflar: Prof.Dr. Simber Atay)

Not: Diz protezi ameliyatımı Eşrefpaşa Hastahanesi’nde başarıyla gerçekleştiren Opr. Dr. Tunç Kabaklıoğlu ve ekibine, hastanede ziyaretime gelen, telefon ve mesajlarıyla bana moral veren dostlarıma teşekkür ederim.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın