Öğrencisi olmayan akademi

“İzmir-Tarih Projesi” kapsamında 13-14 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleştirilen Anafartalar Caddesi Çalıştayı’na davet edilmiştim. Tabii haklı olarak genç arkadaşlara neden “Oteller Sokağı” ve “Havra Sokağı” çalıştaylarına davet edilmediğimi sordum. “Çok kalabalık, yer yok” karşılığını aldım.

Arkasından bir mektup yazıp, tarihi dokuya katkı koymamış, aksine bu dokuya zarar vermiş ve vermeye devam eden kişilerin çalıştaya “fikri sorulacak” kişiler olarak davet edilmiş olmasını yadırgadığımı, ayrıca diğer sokaklarla ilgili fikrimin sorulmaması nedeniyle Çalıştay’a katılamayacağımı bildirdim. Sonra ne mi oldu? Anafartalar Caddesi ve Oteller Sokağı Çalıştayı’na üç esnaftan başka katılan olmadı. Koca yıl bitiyor, içimde kalmasın istedim…

***

Akdeniz Akademisi tarafından “Akdeniz Tarihi, Kültürü ve Siyaseti Sempozyumu’” başlığında düzenlenen sempozyuma katılım çok fazla değildi. Sempozyuma katılan öğretim üyeleri öğrencilerini getirebilseydi salon dolardı…

İzmir dışından gelen bir akademisyenin Kadifekale, Vezirhan, Frenk Sokağı, Kervan Köprüsü ve benzeri bilinen konuları anlatması, Prof. Dr. Viktor Azara’nın Hayfa ile İzmir karşılaştırmasını yaparken konuyu 1922 İzmir yangınına getirip, “Rum ve Ermeni mahalleleri yanarken Türk ve Yahudi mahalleleri yangından zarar görmedi” gibi bariz göndermeleri dikkatlerimizden kaçmadı.

Konuşmacının Büyükşehir Belediyesi ve İzmirlilerin bu konudaki hassasiyetini bilmesi gerekirdi… Akademinin halktan kopuk olmasını anlarım, ancak öğrencisi olmayan akademiyi anlamam…

***

“Tarihsel Çevre ve Koruma Müdürlüğü’nün çalışmalarını kurulduğu günden bu güne takip ederim. Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülü’nü bir kaç kez aldım. Bu prestij ödül bizim gibi amatör ruhla çalışanlara şevk, biraz da gaz verir. Bundan sonra bu ödüle katılmayacağım için rahatlıkla konuşabilirim…

Bu yıl “Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Dalında Katkı Kategorisi” dalında ödüller, roman, resim, tiyatro, belgesel ve zanaatçılara verildi. Asil ve yedek jüri üyeleri içerisinde tiyatro, sinema, resim ve roman konusunda uzman yok.

Bu kentin üniversitelerinde jüri olabilecek çok kıymetli akademisyenler, bilim sanat ve kültür insanları varken, İzmir dışından davet edilen, İzmir tarihini bilmeyen, jüri üyelerinin, uzmanlık konularına girmeyen, sinema, tiyatro, edebiyat, fotoğraf, resim ve diğer dallarda seçici olmaları gerçekçi olamaz…

Ayrıca bu yıl ödül komitesinin önceden belirlediği ve ilan ettiği asil ve yedek üyelere ilaveten, ismi daha önce açıklanmamış bir üyenin jüri üyeliği yapması mazereti kabul etmez bir hatadır. Sayısı kaç olursa olsun mevcut üyelerle seçim yapılmalıydı…

Semerci ve takunyacı ustamız ödül aldı, eyvallah. Bunun tarihe ne gibi katkı sağladığını henüz çözemedim. Kalaycı, sepetçi, hallaç, keçeci, bakırcı, süpürgeci esnafı da bu ödüle baş vurabilir, eski zanaat kültürünü yaşatma doğrultusunda ayrı bir dal açılmış olsaydı tabii ki söyleyecek bir sözüm olmazdı. Kaybolan veya günün teknolojisine yenik düşmüş o kadar çok meslek var ki, arkası bitmez…

Tulumbacıları görünce, Ramazan ayında İstanbul Feshane’de yapılan şenlikler geldi aklıma, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün müze yaptığı bir binada, ödül öncesi tulumbacılar oyun mu sergileyecek diye düşündüm…

Bundan sonra Karagöz – Hacivat, orta oyunu da devreye girerse ödül ödüllükten çıkar. Benden uyarması…

Not: Değerli okuyucular; yıllardır bu köşede yazılar yazdım. Son günlerde kırılganlıklar yaşadığım bir gerçek. Ancak bunların Kent Yaşam ve sevgili Erciyas ailesiyle ilgisi yok. Özel nedenlerim nedeniyle yazılarıma şimdilik son veriyorum. Hepinize saygı ve sevgiler…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın