Güneş sarı solgun haliyle kucaklarken doğayı, bir mozaik sergisinin tam ortasında buluverdim kendimi. Seferihisar-Sığacık La Dude Art Cafenin çölde bir vahayı andıran güzel ve adı gibi dost ortamında renkli cam parçacıklarının büyük bir emekle yan yana getirilmesinin yarattığı görsel zenginliğe bıraktım kendimi. Mozaika Grubunun açtığı ilk karma sergi La Dude Art Cafe ortamını daha da keyifli hale getirmiş.

Mozaik sanatı açısından ülkemiz görsel bir zenginliğe sahip. Grekler ve özellikle Romalılar duvarlarını, evlerinin döşemelerini hatta ev kubbelerini mozaiklerle süslermiş. İlk zamanlar mermerden yaratılan güzellikler daha sonraları kiremit parçaları ve renkli camlarla yapılan ürünlere bırakmış yerini. Hıristiyanlık yayılmaya başladıkça bu sanatın en güzel örnekleri de yaşadığımız coğrafyaya serpilivermiş birer birer.

Antakya Mozaik Müzesi ve Zeugma (Gaziantep) Mozaik Müzesi gidip görülesi yerlerden. Bu müzelerin bulunduğu kentlerin etrafında yapılan kazılarında bulunan mozaikler insanı yüzyıllar ötesine götürüveriyor ve olağanüstü mozaikleri görünce yüreğiniz pır pır ediveriyor. Zeugmanın simgesi haline gelen baygın bakışlı Çingene Kızını unutmak mümkün mü?
İşte Mozaika Grubunun açtığı bu sergi zihinsel bir yolculuğa çıkardı beni. Çağdaş çizgi ve incelikleri taşıyan sergide yer alan yapıtlar mozaik sanatının evrimini, yüzyıllar içinden süzüle süzüle nereden nereye dönüştüğünü gözlerimin önüne seriverdi.

Sergiye ev sahipliği yapan La Dude Art Cafe Sığacıkta bir nar ağacının etrafına kurulmuş şirin mi şirin bir mekan. Sahipleri iki genç işletmeci: Aysun Karasu Çavuş ve Barış Çavuş. Kafeterya olarak bir şeylerin içildiği, ev yapımı yemeklerin yendiği bir yerde sanatın ne işi var demeyin. Sanat ürünleri bu ortamı öylesine anlamlı bir hale getiriyor ki
Ayrıca Aysun Karasu ülkemizde pek de bilinmeyen bir sanatın, Quillin denilen kağıt sanatının önemli yaratıcılarından. Onun için zengin iki kültür bir araya ehil ellerde getirilmiş diyebilirim.
Aysun Karasu yurt dışında gerçekleştirdiği sergilerinden birinde tanışmış Quillin denilen kağıt sanatıyla. Özetle ince şeritler halinde kesilmiş kağıtların bir yüzeye dikey olarak yerleştirilmesiyle elde edilen bu sanatın inceliklerini öğrenmek, Karasunun elinden çıkmış güzel örneklerini görmek tam anlamıyla bir taşla iki kuş vurmak gibiydi.

Mozaika Grubu Yasemin Tonbul, Nazan Köseoğlu, Kasım Filiz, Suna Saran, Celil Balkan, Fisun Nalbant ve Pakize Ebru Erciyeş oluşmakta. Grubun liderliğini ve eğitmenliğini Gülşen Alemdar yapıyor. Alemdar çok yönlü bir sanatçı ve eğitmen. Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümünden mezun olduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarımı Bölümü’nü de bitiren sanatçı 1985 yılından bu yana vitray ve seramik çalışmalarına devam etmekte. 2009 yılında bilgilerini aktarmaya yönelen Alemdar, Cam Teknikleri Uygulama derslerini de Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Seramik Bölümünde sürdürmekte.
Bu sanatın inceliklerini çeşitli atölye çalışmalarıyla aktarması, ortaya çıkan ürünlerini bir sergi ortamına taşıması ve sergiye bir yaratısıyla katılması Alemdarın eğitmenliğinin yanında alçakgönüllülüğünün de bir göstergesi. Sergi açılışında tanık olduğum için rahatlıkla söyleyebilirim ki, mesleğin inceliklerini aktardığı öğrencileri tarafından çok seviliyor.

Sergi karma bir sergi niteliğini taşıdığından geleneksel kapı modellerinden, ışık kaynaklarına, soyut çalışmalara kadar geniş ve özenli bir yelpazeyi kapsamakta. Mozaika Grubunun bu yıl temalı sergi anlayışına yönelecek olması beklentileri daha da arttıracak sanırım.
Barış ve Aysun Çavuş Karasu’nun güzel mekanlarında sergi açanlar nar ağacının hemen yanındaki panoya isimlerinin yer aldığı minik bir plaketi çakıyorlar. Çok iyi düşünülmüş bu incelikle sergiler her an anılır oluyor. Bir küçük eleştirim ise sergi ile ilgili bir tanıtım broşürünün basılmamış olmasına. Binlerce yıllık masalın bu çağdaş çizgili sergisinde o kadar da kusur olur diyelim.
Related Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.