Mahalle kültürünün çok katlı sitelere, bakkalların marketlere henüz yenik düşmediği, çok değil 15-20 yıl öncesini hatırlamaya çalışalım. Mahalledeki bakkalımız, turşucumuz, tuhafiyecimizi şöyle bir yad edelim. Bu esnaf profilini, müşterileri daha doğrusu mahalleli ile ilişkisini günümüzün hangi ekonomi disiplini ile açıklayabiliriz ki! Bu ilişkinin tam ortasındaki sıcaklık onların varlıkları ile birlikte yok olup gittiler. Günümüzde esnaf tanımına uyabilecek sınırlı sayıdaki bazı esnaf grupları ise eski sıcaklık ile günümüzün daha çok kar güdüsü arasında gidip geliyor. Bu çelişkinin biz müşterilerine bakan bazı olumsuzluklarını, mahalle kültürümüzün vazgeçilmezi o sıcak esnaf profilini anısına hicvederek eleştirmek istiyorum.
Klima çalıştırmak minibüs ve taksi esnafının raconuna terstir
Günümüzün çok kazanan esnaf gurupları arasında anılan ve güzergaha göre değişmek ile birlikte ticari plaka bedelleri trilyonu bulan minibüs ve taksici esnafının bir bölümünün müşterilerine çok özenli olmadığını haykırmak istiyorum. Eski ifadesi ile trilyonluk plakalara sahip o son model minibüslerin çalışmayan tek aksamı klimalarıdır. Sardalye kasası kıvamında dolu minibüste insanlar biraz nefes alsın diye klima açmak zinhar günahtır. Bazı minibüs ve taksici esnafımız klima kullanmayı meslek raconuna ters olduğunu düşündüklerinden midir bilinmez, arabalarındaki klima düğmelerinin yerini dahi bilmediğine inanırım ben.
Lokantada 20 yıllık kaşık, 30 yıllık bardak sofra adabımızdandır
İş merkezlerinin yakınındaki esnaf lokantaları lezzetli yemekleri ile tercih edilirler. Genelde öğle yemeğinde servis edilen yemekler saat 14:00 da biter. Bu saatten sonra giderseniz aç kalırsınız. Yemek saatinde hınca hınç dolu lokantanın çok kazanan kimi sahipleri, kendisine bu parayı kazandıran müşterilerine saygı gereği kullandığı tabağı, kaşığı şöyle 5-10 yılda bir değiştireyim demez. Masa ve sandalyeleri dönem dönem yenileyerek müşterilerime değer verdiğimi göstermeliyim, ekmeğini yediğim insanlara ekmeği daha güzel koşullarda servis etmeliyim vefasının çok uzağındadır.
Yiyecek, içecek sektöründe kazanç oranı % 1000i bulmalıdır
Sayıları giderek artan kahve ve çay salonlarında o çok moda tabiri ile konsept adı altında biraz keyifli ortam oluşturdunuz mu 50 kuruşa mal ettiğiniz çay kahveyi 10 katı değer ile en az 5 liradan satılır. Sadece bir fincan çay ve kahveye bu ülke rayiçlerine göre 2-3 Euro para vermek İtalya ve Fransa caddelerinde kafelerde normal olabilir ama bizim insanımıza 5-10 gömlek fazla gelir. Yemek içme de de durum farklı değildir. Biraz bakımlı bir lokanta bir tas domates çorbasına 10 TL verirsiniz. Ya arkadaş maliyetinin üstüne, amortisman, işçilik, kira ve vergiyi koy hadi 2-3 TLye mal ettiğin çorbayı 5 katı değer ile satmak doğru mudur? Urlanın meşhur katmerini biraz adı duyulmuş yerde yemeyi deneyin bir katmere 20 TL vermek zorunda kalabilirsiniz. Hamur, peynir gibi malzemelerden yapılmasına rağmen Urlada katmer yemeliyim derseniz sanki havyarlı katmer yemiş gibi servet ödersiniz.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.