Bisiklet günlüğü: “Notlar”

Yıllarca bisikletin üstünden inmedim. Çadır kamplarına giderken bile, otomobilimizin arkasına taktığımız aparat ile bisikletimden ayrılmadım. Ne Gökçeada’sı kaldı; ne de Göller Bölgesi…Şehir içinde ise hafta sonları Narlıdere ve Güzelbahçe’nin sahil kesimiyle bahçe araları bisiklet için uygun güzergahlardı.

Daha sonra nasıl olduysa bisiklet yaşamımdan çıkıverdi, gözlerimin önünde çürüdü gitti. Engin Yavuz ile birlikte çok pedal çevirdik. Onun da yaşamından çıktı bisiklet. Eşim apandist ameliyatı olmadan önce her sabah erkenden kalkıyor, İnciraltı Engelliler Merkezi’ne kadar pedal çeviriyordu. Ona özenmedim değil. Yıllar sonra eşime özenerek bisiklete binmeye başladım. Aykut Fırat eski bisikletini bana hediye etti, eski ama işe yarıyordu, beni uzun süre yolda bırakmadı. Ekonomik nedenlerden dolayı otomobilimi satınca bisiklete daha bir düşkün olmaya başladım.

Geçtiğimiz hafta eşim Ayşe ile birlikte Gaziemir’deki Optimum’a gittik, gözümüzü kararttık taksitle gıcır gıcır iki bisiklet satın aldık. Buraya kadar her şey çok güzeldi. Alıvşerişi tamamladık saat 14.00 gibi İzban’a gittik. Kolay değil otoyoldan Gaziemir-Güzelyalı arası bisiklet yolları yok, çok tehlikeli diye düşündük. İZBAN’da görevli “Bisiklet ile binmek saat 20.00’de başlar” deyince kaynarlar sular döküldü başımızdan; öğle sıcağında Pazar günü İZBAN’a binmek saat 20.00’ye kadar yasak. Ne yapacağıZ, atladık bisikletlere. Önce cadde boyunca gitmek zorunda kaldık, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni açtığı Fahrettin Altay-Hatay güzergahını takip ettik. Sıcak nedeniyle yeşil alanlarda gölgelik bulduğumuz yerlere attık kendimizi. Yokuşlarda elimize aldık bisikletleri, yaklaşık iki saat sonra ulaşabildik Güzelyalı’daki evimize. Ama iyi ter attık, çok yorulduk güneşin altında. Pazar günü neden gündüz saatlerinde İzban’a bisiklet ile binmenin yasak olduğunu çözemedik. Oysa Büyükşehir Belediyesi bisiklet yolları ile yakından ilgili. Onları da anlatacağım.

Güzelyalı Vapur İskelesi önündeki çalışmalar sanırım tamamlandı, ancak bisiklet yolları bitirilmediği için sıkıntı yaşanmaya devam ediyor. Ayrıca bisiklet yollarının Pasaport’ta olduğu gibi özel bir zemin ile kaplanması gerekiyor, beton zeminde sürmek kaslara zarar veriyor. Pazar günü öğleden sonra gazete ve kitap okumaktan sıkılınca, bisikletlere atlayıp yeni bisiklet yollarının keyfini çıkaralım diye düşündük. Güzelyalı’dan Mustafa Kemal Sahil Bulvarı deniz tarafını takip edip beton zeminden bisiklet sürmeye başladık. Sadece bisiklet işareti olan bu yolların zeminlerinde mutlaka iyileştirme yapılmalı. Bir de çok işaret olmadığı için vatandaşlar bisiklet yollarında gelişigüzel yürüyor ve gelip geçen bisikletler onlar için tehlike yaratıyor.

Karataş semtini geçtikten sonra Konak Pier önüne gelmeden bisiklet yolları bir anda Avrupa kalitesine dönüşüyor ve keyifli bir sürüş başlıyor. Ancak inşaat halen sürdüğü için bisiklet yolları üzerine konulan inşaat malzemeleri aksamalara neden oluyor. Yine de çok keyifli bir sürüş yaptık bu zemin üzerinde. Konak Vapur İskelesi önünden de keyifle geçtik, insanlar yine farkında değil bisiklet yolları üzerinde yürüyorlar, daha çok uyarı levhası gerekiyor. Viyana’ya gittiğimde İsmail Gökmen beni uyarmıştı. “Bisiklet yolunda sana çarparlarsa suçlu olursunuz dikkat edin” diye…

Birinci Kordon bisiklet yolunda kimse yürümüyor, çünkü kaldırım var, masa ve sandalye atılmadığı için vatandaşlar rahatlıkla yürüyüş yapabiliyorlar. Kantar Karakol’unun önünden de keyifle geçtik. Cumhuriyet Meydanı ve oradan yeşil alana giriş yaptık. Çalışmalar tamamlanmadığı için dikkatli olmak gerekiyor. Burada da uyarı levhaları yeterli değil, hatta Alsancak Vapur İskelesi önünde kadınlar levhaların gölgesi bisiklet yoluna denk geldiği için öyle bir yayılmışlar ki, az daha üzerlerinden geçiyorduk. Alsancak Limanı’na kadar keyifli sürüş yapılıyor, ondan sonra trafik ile başbaşa kaldık. İzmir Gazeteciler Cemiyeti binasının bulunduğu sokaktan giriş yaptık, Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca kalabalık olmasına karşın yavaş da olsa bisikletlerimizi kullanabildik.

Haşmet Uslu Sokağı’ndaki salaş kahvede hem tavla oynadık hem de demli çaylarımızı yudumladık. Akşam saatlerine doğru ne yaparız diye düşünürken Alsancak Vapur İskelesinden Bostanlı’ya gitmeye karar verdik. Bisikletlerimizle Bostanlı’ya geçtik. Bostanlı sahilinde banklara oturduk hem birer buz gibi bira içtik hem de kitaplarımızı okuduk. Bostanlı sahil şeridi bisiklet binmek için muhteşem bir güzergah. Bu güzergahı kullanarak Sasalı Doğal Yaşam Parkı’na kadar gitmiştik geçtiğimiz yıl.

Yorgunluk üzerimize çökünce 20.30 araba vapuruna atladık, arka bölümdeki koltuklara oturduk. Vapurda bisikletlerin bağlanacağı bir alan oluşturulmadığı veya düşünülmediği için zincirlere bağlayıp sağlamlaştırdık. Arkak koltuklarda güneşin batışını izleyerek Üçkuyular İskelesine ulaştık. Buradan Güzelyalı köprüsüne kadar olan bisiklet yolu tamamlanmadığı için karanlık bir ortamda sürüş yapmak zorunda kaldık. Yine de tüm bisiklet yolları tamamlandığında körfezin tamamını keyifle gezmek mümkün olacak.

Ancak zemin kesinlikle iyileştirilmeli, daha çok işaret levhası konulmalı, bisikletlilerin nefes alacağı, yorgunluk atacağı gölgelikli mini duraklar yapılmalı diye düşünüyorum. Bu yolların yapımını denetleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi mühendisleri, günün çeşitli saatlerinde bisiklete atlayıp mutlaka deneme sürüşleri yapmalı, hataları ve eksileri öğrenmek böylece daha kolay olur .

Bisiklete binmeyi seviyoruz. Özgürlük ve spor ikisi bir arada…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın