İzmir ve altı ilçe (1)

Belediyelerde “yeni dönem” başladı ve sokaklar hizmet bekliyor, yenilik bekliyor.

Şimdi kadrolar falan derken bir bakmışız seçimlerin üzerinden çok zaman geçmiş.

İzmir’de “bütünşehir” anlamında kim kazandı, kim kaybetti bir yana, bütünşehir yasasının bazı “cin” taraflarını sevgili Mustafa Yılmaz Milliyet Ege’deki köşesinde gayet güzel yazıyor, öğrenmek isteyenlere …

Neyse …

Yeni dönemde İzmir’de nasılsa daha şehircilik bakanlığı eliyle “hokus pokus” yaşayacağız.

Ben dikkati Büyükşehir ve özellikle altı ilçeye çekmeye başlayayım. Salı ve çarşamba da devam ama …

Bornova, Buca, Karşıyaka, Konak, Karabağlar, Çiğli …

Başkanların kim oldukları değil önemli olan, önemli olan ne yazık ki gerçek beklentiler. Plazalardan, masa başı medyacılıklarından, kumbaracı anlayışlardan, Alaçatı partilerinden sızan değil, sokaktan doğrudan gelen haykırışlar!

Büyükşehir belediyesi ise apayrı bir yazı konusu.

İşte en iyi bildiğim ilçe Konak …

Gün içinde çoğu zaman yaşadığım, doğduğum, okuduğum, aşık olduğum, hasta olduğum, kaybettiğim, kazandığım, canım sıkılınca da içinde kaybolmak istediğim Konak …

Aşağıları bilmem …

Ama yukarıları iyi bilirim …

Sokaklarını, yokuşlarını, değişimlerini, ezikliklerini, yedikleri kazıkları, uğradıkları haksızlıkları … Konak geçen dönemlerde ne yazık ki makus talihini yenemedi yukarılarda. Arada tüm iyi niyetli başkanlara rağmen, özellikle son dönemin kibir ve ego kokan anlayışı yüzünden Konak, çöplük gerçeğinin üzerinde festival, şenlik ve müzecilikle geçirdi beş yılı. Plazalardaki muhteremler ne kadar beğendiyse de yukarılarda hep “neden bize yok?” diye sordu durdu.

Aslında seçim sonuçları güç dengelerini de serdi ortaya …

Kibir ve egoizm kaybetti vesselam!

CHP’li Sema Pekdaş başkan oldu şimdi.

Bilgili, açık sözlü, amacı olan bir başkan.

Yağmur altında Basmane’de şemsiyesiz dolaşmasında anladım bunu, umarım değişmez! Konak’ta bu kez makus talih yenebilir mi? Yukarı mahallenin ötekileştirilmesinden vazgeçilmesi, tabii ki bazı “muhteremleri” kızdıracak ama, emin olsunlar yukarı mahalle onlara dondurma alır, ikram eder.

Sema Pekdaş’ın kampanya dönemindeki söylemlerini unutmadan takipteyim, zabıtadan, temizlikten, yaklaşımdan, pazar yerlerinden, pazarlardan, kaldırım işgallerinden, muhtarlardan, kadın ve gençlerden ama illaki ve öncelikle yukarı mahallelerden gelen seslere kuşak vermeli Sema başkan …

Ama bir nokta var, Sema Pekdaş’ın hayatı boyunca asla “düşmüşe” sırt çevirmediğini biliyorum. Bu yüzden de umudum yüksek! Konak ve Basmane yine değişmeyecek gündemim anlayacağınız …

Karabağlar bu seçimde bir siyasetçiyi değil “bürokratı” seçti. İyi mi oldu yoksa kötü mü zaman gösterecek. Ancak Muhittin Bey bilmeli ki Karabağlar, kesinlikle kendisine değil CHP’ye oy verdi. Muhittin Selvitopu’na sempati ise ancak yapacağı gülümsetici çalışmalarla oluşacak. Muhittin Bey’in geçen dönemde bazı ilçe belediye başkanları üzerindeki olumsuz etkisini düşününce diliyorum ki kendisi de aynı ruh haline bürünmesin.
Karabağlar zaman içinde çok yazacağımız, konuşacağımız bir ilçe …

Çiğli deyince tuhafınıza gitmesin ama aklıma hep rahmetli Ensari Bulut geliyor.

Ensari Bulut göçtüğünden beri Çiğli ile irtibatım olması gereken noktada değil. Lakin yeni başkanı da hiç tanımıyorum, aldığım bilgileri de önemsiz sayıyorum. Çiğli’den gelen şikayetleri düşündüğümde ise, sıkıntının burada da yaklaşım, ciddiyet, samimiyet ve objektiflikte takıldığını hissediyorum.

Üç ilçe kaldı geriye …

Karşıyaka, Buca, Bornova …

Salı günü yazacağım.

“Tabak sevdiği deriyi yerden yere vururmuş” misali bu üç ilçe önemlerine binaen hep gözümün önünde olacak.

Bornova ile Karşıyaka başkanlarını, adaylıklarından çok önce de tanıdığım için işim zor. Ancak bu dönem istediğim gazeteciler gazetecilik yapsın, başkanlar da başkanlık. Dostluklarsa her daim bakidir zaten!

Hani şehir içinde AVM olmayacaktı?

Seçim sürecinde tüm adaylar AVM konusunda, hipermarketlerin kent içi işgalleri konusunda netti. Hepsi de karşıydı …

Hatta CHP’li belediyeler, AKP’nin kimi eleştirilerine “bizden öncekiler yaptı, biz yaptırmadık yaptırmayız” dediler, değil mi? Bu konuda en net tutumu da CHP’li Vekil Mehmet Ali Susam sergiledi. Esnaf teşkilatlarıysa tuhaftır “aman aramız bozulmasın” mantığıyla sadece “karşıymış gibi durmaya” devam ettiler.

Sonuç?

Sonuç tuhaf.

Bayraklı’da “Soyer Kültür Sanat Fabrikası’nın” bulunduğu üç parsele ne yapılacak biliyor musunuz? Tam bir “çifte kazulet ve AVM” !

Ne diyorsunuz?

Bekleyin, yazacağım. Birileri bize “yersen” diyor, ama kimler?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın