Ya İzmirde?
İzmirde karışmamış mı?
İzmirde neler oluyor anlıyor muyuz? Çözebiliyor muyuz?
Bu Pazar günü can sıkmak istemem ama galiba sıkıcı günlerin ortasındayız zaten.
Bir yandan seçim derdi
Bir yandan geçim derdi
Üst üste e-postalar geldi ve sanırım gelmeye devam edecek
Aziz Bey onu dedi, Yıldırım bunu dedi, Tartan hopladı, Şeboy zıpladı, boş verdim bugün

Kötü bir şey değil utanmak, belki de en insani davranış, gerektiğinde
Ama utanmayı unutup utanmadan yaşayanlarla doldu dünya. Oysa utanabilseydik hala, belki de at izleriyle it izleri bu kadar karışmazdı, ne dersiniz?
Üst üste e-postalar geliyor dedim ya?
Ne onlar biliyor musunuz?
Falanca kardeşim meslektaşım filanca adayın basın danışmanı oldu
Filanca gazeteci falancanın yanına geçti
Filan, falan danışmanlığını üstlendi
Böyle işte. Birbirinden kıymetli, başarılı meslektaşım aktif gazeteciliği bırakıp basın danışmanlığı görevini alıyor.
Kötü mü bu?
Hayır tabii. Basın danışmanlığı da bir iştir ve bu işi başarıyla yapan nice arkadaşımız var. Her seçim döneminde de böyle değişimler sürer.
Peki, neden bir gazeteci böyle bir tercih yapar, düşündünüz mü hiç?
Söyleyim mi?
Basın âleminin düzeni bozuk olduğundan
Muhabir, köşe yazarı, foto muhabiri, kameraman olarak çalışan bir meslektaşımın, bugün İzmirde hangi şartlarla boğuştuğu kimin umurunda?
Yukarıdakilerin işleri tıkırında ama ya aşağıdakiler?
İşte onun için soruyorum utanması gerekenler yok mu acaba diye?
İzmirde hızla akıp giden seçim sürecinde, adayların bütçelerinin medyaya nasıl dağıldığını merak edeniniz var mı? Medyaya harcanan paraların dağılımı hangi kriterlere göre oluyor mesela?
Seçim döneminde basın daha fazla çalışması gerektiği halde neden kan kaybına uğrar, mantıklı mı bu?
Son zamanlarda İzmir Belediye başkan adaylarının İstanbul medyasına artan ilgilerinin nelere yol açabileceği kimin umurunda?
Geçen gün sabah yayınıma bir mesaj geldi zıvanadan çıktım.
Mesajda bir İstanbul televizyonunun Konak Meydanından yayın yaptığını, benim neden halkın içine girmediğimi soruyordu vatandaş. Belli ki tanımıyor beni. Ne bilsin bir televizyonun canlı yayın şartlarının nasıl oluştuğunu?
Kendi adıma İzmirde canlı yayın konusunda çalıştığım tüm televizyonlarda farklı bir şeyler yaptım hep. Şimdi de neler düşünüyorum bir bilseniz?
Çok değil izlenme çokluğunda yakın geçmişte İstanbulla nasıl yarışırdık Kanal 1 TVda, Ege TVda
Şimdi?
Şimdi yok Çünkü İzmirdeki siyasetçiler ve iş dünyası kendi basınından utanmıyor Onlara İstanbul televizyonlarına çıkmak, İstanbul gazetelerine beyanat vermek daha uygun Nasılsa İzmirde de basın birbirinin gözünü oyacak ayrımda
Canlı yayın maliyetlerine İzmirde olmaz diyenlerin İstanbul televizyonlarına ne kadar ödediklerini bilmiyorum gerçekten. İzmirde kazanan firmaların, holdinglerin tüm işlerini İstanbuldan halletmelerini de konuşmuyoruz ki utandıralım! İzmirin en kudretli ve baba denen holdingi bile reklam, yayın anlamında İstanbuldan iş görüyor da biraz kızarmıyor yüzü, üstüne bir de İzmire dair düşünceler beyan ediyor!
İzmirdeki gazete ve televizyonlarda bugün her şeye rağmen asgari ücretle çalışıyorsa gazeteciler ve bunu hala fark etmiyorsa siyasetçisinden işadamına İzmir, ne yapmalı ki utanın diye haykırmaktan başka?
EGİAD, ESİAD gibi örgütler hep İstanbuldan davet edip ukalalık dinlerler ya? Bir de beni çağırsalar ya şöyle yüzlerine bir çemkireyim çekinmeden sizlerde utanma kaldı mı, sizin bu İstanbul kompleksleriniz yüzünden asırlık İzmir basını ölmek üzere diye!
Not: İnanın artık yeter leeeyn diye bağırasım var Konak Meydanında Ortalıkta konuşmamız, tartışmamız gereken ne kadar İzmir derdi var? Oysa her aday kendine bir saf oluşturmuş resmen kendini tatmin ediyor. Birileri 31 Martta ciddi olarak eşekten düşmüş karpuza dönecek ama kimler?
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.