Dahası AKP iktidarı ve Erdoğanın hem kendi ülkesi hem de bölgedeki NATO müttefik ülkeleri için kritik bir tehlike haline geldiğinin altını çizdi.
İşim gücüm iyi bir yurttaş, iyi bir insan olmak.
Bir taraftan emeklilik yaşımda, yaşam mücadelesi içinde, sanat ile edebiyat ile uğraşan, diğer taraftan da ülkemdeki demokrasi ve insan hakları için verilen mücadeleye bir toz zerresi kadar da olsa katkım olsun diye okuyan, sokağa çıkan, sesini duyurmaya çalışan sade bir yurttaşım.
Son günlerde demokratik yurttaşlık göreviyle ülkemizin içine düştüğü siyasi çıkmazı takip etmeye çalışıyorum, anlamaya çalışıyorum. Halktan biriyim. Onun aydın ve sorumlu bir evladıyım.
Onun içindir ki, memleketin bu gidişatı ile ilgili halkın tepkisini de anlamaya çalışıyorum.
Üzgünüm, kederliyim, tedirginim
Birisi bana umutlu şeyler söyleyebilir mi?
17 Aralıktan beri her sabah kalktığımda 30 yıl öncesinin heyecanlı sabahlarını yaşıyorum. Ayak seslerini hissettiğimiz faşizmin, sabaha karşı askeri darbesi haberi bekleyişi ile uyandığım sabahın ilk saatlerinin tedirginliğini hiç unutamam.
17 Aralıktan beri sabaha karşı uyanmalarımın tedirginliği ise bu kez : Hükümet düştü veya hükümetin darbe dediği bu olaya bir karşı darbesi ile az buçuk var sandığımız demokrasinin de tamamen ortadan kaldırıldığı haberini duyma bekleyişi .
Boşuna kendimizi kandırmayalım!
Umutsuz olmak kötü bir şey, evet.
Ama geçeği görmemek de o derece kötü değil mi?
Böylesine büyük bir krize karşı ne ana muhalefet ne sol hareket ve partiler güçlü bir tepki verememiş, kitleleri ayağa kaldıracak enerji ve sinerjiyi yaratamamıştır.
CHP, seçim taktikleri ile haşır neşir olurken, parlamentoda ve bölgesinde güçlü olan Kürt hareketinin partisi BDP suya sabuna dokunmama, kendi yolunda devam etme bencilliği içinde.
Kendiliğinden kabaran halk hareketi niteliğindeki Gezi hareketini bile önceden tahmin edememiş ve yönlendirememiş parlamento dışı sol örgüt ve partiler de Gezi ölçeğindeki bir kalkışmayı örgütleyebilecek güce ve perspektifle sahip olmadığından, külliyen sol yine sınıfta kalmıştır.
Türkiyede sistemin böylesi krize girdiği bir dönemde, bu büyük fırsatı kendi lehine çevirebilecek, demokratik dönüşümü gerçekleştirebilecek hamleyi yapamamıştır.
Önceden hazırlıklı yeterli donanım, güç, örgütlülük ve perspektifi olmayan kendini sosyal demokrat sanan muhalefet, sokaktaki demokratik yurttaşlık hareketi, Kürt hareketi, sol hareket, sol partiler, sol siyaset maalesef sınıfta kalmıştır.
Sınıfta kalanların notlardan hocalarımızın kendileri de sorumludur. Ana babalar da, eğitim ve öğretim sistemi de
Masum değiliz hiç birimiz Ne halk ne önderleri ne gönül vermiş örgütlü örgütsüz aydınları
Üzgünüm, kederliyim, tedirginim
Birisi bana umutlu şeyler söyleyebilir mi?
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.