Kilit altında, toprak altında olsa da, meraklıları yüzünden kültür mirasımızı koruyamıyoruz, ören yerlerimizden, müze ve depolarımızdan gerekli önlemler alınmadığı için eserler çalındı veya yerine sahteleri konuldu…
Camilerde el yapımı halı kalmadı, gidenler sadece halı olsa, el yazması kitaplar, avize saat ve objeler teker teker el değiştirdi. Tarihini önemseyen milletler korudukları değerleri turizm ekonomisine dönüştürüp kazançlı çıkarken biz elimizdekilerini yok ediyoruz.
Ülkenin zenginlikleri yıllardır hırsız ve arsızların saldırısına uğradı, bu saldırı halen devam ediyor… Özellikle temel kazıları sırasında çıkan buluntular inşaatı durdurulabilir, düşüncesiyle özel veya kamuya ait bazı inşaatlarda gizli saklı işler yapıldı…
Sizlerle paylaşmak istediğim konu çok eski bir hikâye değil, mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İzmir Büyükşehir Belediyesine ait 7341 ada 1 parselinde 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde bulunan ve doksanlı yıllarda inşa edilen Mezarlıkbaşı katlı otoparkıyla ilgili…
Anafartalar Karakolu, Hasan Hoca Camii, Tevfikpaşa Hamamı karşısında, Agora gibi bir kültür hazinesinin hemen yanına inşa edilen katlı otoparkının fiziki çirkinliği üzerine çok şeyler yazıldı, ancak unutulan veya bilinmeyen temel kazısı yapılırken İzmir tarihi için önemli olan Roma dönemi kalıntılarının kamyonlarla İnciraltı Dalyanına dökülmesiydi.
O yıllarda yüzlerce kuş türünün yaşadığı ve barındığı dünya harikası dalyana hafriyat dökülebiliyordu. Minareyi çalan kılıfını hazırlar misali temel kazısı gece yapılarak tarih kıyımı gizlenmeye çalışıldı, nedense arkeoloji dünyası bu katliamı iyi değerlendirilemedi.
Konuyla ilgili olarak kazıyı izleyen semt insanlarıyla yaptığım görüşme bu iddiaları doğrular nitelikteydi. Kentin tarihine vurulan darbe, zaman içeresinde unutuldu ancak buradan çıkan eserlerin ne olduğu konusu tarihe önem veren insanların içerisinde de bir yara olarak kaldı.
Cinayete kurban giden, maktulün bulunamayan cesedinin tesadüfen ortaya çıkması gibi, Agoraya ait olduğunu tahmin ettiğimiz tarihi buluntular yıllar sonra İnciraltı Lagünün de ortaya çıktı… Çevre konusunda duyarlılığıyla tanıdığım fotoğraf sanatçısı, dostum Mimar Nejat Saygıner de konuyu unutmayanlardan, lagüne dökülen Roma buluntularının peşine düşüp belgeledi.
Tarih katliamını yapanlar yaptıklarından pişmanlık duyarlar mı, binlerce yıllık buluntular onlar için halen taş ve topraktan ibaret mi bilinmez… Cehaletin ve kıymet bilmezliğin bu canlı belgesini özellikle sanat tarihi ve arkeoloji öğrencilerinin görmesini isterdim, EXPO fuarının İnciraltındaki birinci derece doğal sit alanında yapılması tartışmalarına girmeden birilerinin bu ayıbı temizlemesi gerekiyor…
(Fotoğraflar: Nejat Saygıner)












Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.