Bir İzmir sokağının hüzünlü sonu

İzmir Agorası Osmanlı dönemi Namazgah mahallesinde eski bir Türk Mezarlığı idi. İzmir Arkeoloji Müzesi eski müdürlerinden Selahattin Kantar ve Arkeolog Hakkı Gültekin’in Türk Tarih Kurumu yardımıyla 1932 -1941 yıllarındaki kazı çalışmalarıyla antik Agora’nın Roma dönemini gözler önüne serdiler.
Geçtiğimiz pazar günü (16-Haziran-2013) çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği eski mahallemde bir mihenk taşı yerinde duruyormu diye ziyaret etmiştim. Hükümet Caddesi Keçeciler Semtinde Külhan sokağı ile Kadı Hamamı sokakları köşesinde yer alan bir evin duvarına temel taşı olan 2 metre yüksekliğinde yuvarlak mermerin yer aldığı köşe taşına çocuk iken çıkar aşağı atlardım. Aslında bir Roma sütunu olan bu taşın son görüşümde yüksekliğinin neredeyse yarım metre kadar küçülmüş buldum.Nedeni ise sokakların belirli zamanlarda asfaltlanmasıyla eski yer
seviyeleri yıllar içinde yükselmesi ile mermer sütunun temel kısmı yol altında kalmış.Yine bir iddiaya göre eski İzmir sokaklarında bolca görülen bu sütunlar Romalıların hıristiyanlık öncesi Pagan inançları gereği boğa kurban etme taşları imiş.
Bu taşın hala çalınmadan duruşuna sevindim. Zaten son gördüğümde hemen 45 sene öncesine Agora Misakı Milli İlkokulu öğrencisi olarak her gün bu taşın önünden geçişim ve Rahmetli annemin beni karşılayışı aklıma geliverdi. Hadi dedim birde uzun yıllar oturduğumuz yan sokağa yani Telalbaşı’na bir gözatayım dedim…Allah Allah sokağa girmek ne demek! iki inasan boyu duvar örülmemiş mi!. üstüne üstlük sanki esir kampı dikenli telleriyle çevrilmiş gibi görmeyeyim mi!..Sokağımın artık bir özel otopark alanı içine alınması beni hüzünlendirdi doğrusu.

Tam duvarın arkasına rast gelen köşede komşumuz Abbas Amcaların evinde ne hatıralarım geçmişti anlat anlat bitmez. Bahçesindeki dut ağacından topladığım iri beyaz dutları Anneneme tencere- tencere toplayıverirdim. Bahçesinden yine Agora ören yerine giriş yapılan büyük bir Roma kemeri dehlizle yıllarca bakışmıştık. O kemerli dehliz sıcak yaz günleri seriin olduğundan bir pike atılır otururulmazmıydı komşularla. Anlattığım bu evi akrabamız Abbas amca 1952 senesinde İsrail’e göç eden bir Musevi İzmirliden 1200 liraya satın almış. Hatta 800 lirası peşin 400 lirası taksitle alınan bu konutu satan Musevi aldığı 800 lirayı yaptırdığı altın dişlerine harcıyarak Filistin’e göç etmiş.Ve o altın dişlerininin paralarıyla Filistinli Araplardan bol miktarda tarla-arazi satın almış. Bu öyküyü artık Tellalbaşı sokağınından Agora ören yerine katılan ev sahibi komşumuz Abbas amcadan kulaklarımla işitmiştim.

Yine bu sokakta yer alan büyükçe bir arsanın içinde hamam harabelerine benzer kubbeli yapılarda çok saklambaç oynamıştım. Hatta iki semt arası kavga eden çocuk gurupları olarak Polis tarafından arabalara alınarak Basmane Polis Merkezine götürülüp ikigün gözetim altında tutulmuştuk. Telalbaşı sokağının evlerinin avlusuna akan Osmanağa kaynak sularını unutamam. Pırıl pırıl berrak sulardan avuçlarımı yumarak, eğilir kana -kana susuzluğumu giderirdim. Aynı su Telalbaşı sokağına bakan dış duvardanda yoldan gelip geçenler içer susuzluğunu giderirdi.Yani bu sokakta içme suyu bedava akardı.

Anlattığım çocukluğumun geçtiği Telalbaşı Sokağıdır…Tellal kelimesi Arapça Dellal’dan alınma bir meslek ismidir.Türkçesi “Çağırtkan”demektir. Bir zamanlar Osmanlı Çağırtkanlarının sesleri yükselen bu sokak artık tamamen sessizliğe bürünmüş haldedir.
1930’lu yıllara kadar bu sokağın komşuları Külhan Sokağı,Kadı Hamamı Sokağı Namazgah Sokağı yüzlerce senedir İzmir’e ve İzmirliler hizmet etmişlerdir. Nerden baksak 500 yıllık bir İzmir sokağı sessiz sedasız tarihin derinliklerine belkide İzmirli bile olmayan kişilerce yollanmıştır.Tanrıdan rahmet diliyorum!çünkü ben o sokakta 25 yıl boyunce evimize yürüyerek ulaşmıştım.

(NOT:adı geçen sokaklar bugün numaralıdır.yetkililer öğrenmek isterlerse yardımcı olurum)

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın