Ayrancı Paşa’nın çeşmesi

Hacı Ali Efendi Caddesi’nde bulunan 70 yıllık İzmir çeşmesinin aynasında
“Gelip geçtikçe beni akar gör
Akmadım mı, niye kesildim sor
Belki damarlarımda derdim var
hemen Vali ile Reise sor” diye yazar…

1942 yılında inşa edilen çeşmenin suyunu mahalleli akar görmediği zaman, üzerinde yazılı olan adrese, yani şehrin valisine veya reisine müracaat edip, hesap sorar akmayan çeşmelerini akar hale getirirlermiş…

Fotoğrafını gördüğünüz üzerinde mizahi de olsa şikâyet merciinin adı yazılı çeşme, su depolarının yakınında bulunduğu için, sorunsuz akmaya devam ediyor… Keşke diğer çeşmeler, örneğin Vali Kazım Dirik Çeşmesi’nin üzerinde de benzer bir yazı olsaydı…



Büyük zaferden sonra general üniformasını çıkarıp İzmir Valiliği görevine getirilen Vali Kazım Dirik, kente yüzlerce okul, dershane, çeşme, köprü, benzeri yapılar ve kooperatifler kazandırmış, halk dostu, halk psikolojini çok iyi bilen çalışkan bir yönetici olarak tanınır… Köy ziyaretlerinde, ikram edilen ayranı reddetmediği için kendisine “Ayrancı Paşa” lakabı takılan Vali Paşanın naaşı, Ankara Devlet Mezarlığı’na nakledilirken, Kokluca’daki anıt mezarı hatırasına yerinde bırakılmıştı… Anıt mezarın üzerindeki pirinç harflerin çalındığını geçen yıl gazetelerden okumuştuk…



Vali Kazım Dirik Paşanın 1932 yılında Dondurmacı Yokuşu’nda inşa ettirdiği 80 yıllık çeşme yıllardır susuz… Yalağı, dikkatsizce yapılan bir çalışma sonucu yaya kaldırımının altında bırakıldı…



“Kardeş, o çeşmelerden ne çok sular aktı, kentin bunca sorunu varken vali ve reisleri mahalle çeşmeleriyle meşgul etmek yakışık almaz” diyenler, bu tür konuları gündeme getirdiğim için gönül koyanlar olduğunu biliyorum…

Yurttaş olarak EXPO – kentsel dönüşüm gibi boyumu aşan konular ilgi alanıma girmiyor… Kentimizde bulunan kültür varlıklarımızın kıymeti bilinsin, başlarına daha çok şeyler gelmeden İzmir kültür envanterinde yer alsın istiyorum…

***

Ey vakıflar! Duy beni! Üzerinden koca bir yaz geçti seyrettin, yağmur mevsimi geldi, kış günü kalkıp tarihi Kumrulu Mesçitin çatısını açtın, yağmurdan korumak için üzerini dandik bir naylonla örttün, bir ay geçti halen çatısına kiremit dizemedin… Bu nasıl korumadır? Bu nasıl koruma anlayışıdır?

***

Basmane ve Çevresi Tarih, Kültür, Sanat ve Arkeoloji Günleri, uzun bir uğraştan sonra hayata geçti… Programı inceleyenler etkinliklerin lay lay lom olmadığını, lükse, tantanaya kaçmadığını gördüler… Anlayanlar için Basmane Günleri aslında bir feryattı…



Oturma koltuklarının dolu olmasına rağmen panellere katılım yoğun muydu? Sanat, kültür, tarih, arkeoloji konusunda eğitim veren üniversitelerin, binlerce sivil toplum kuruluşunun bulunduğu koca kentte katılım fazla mıydı? Tabii ki hayır… Eskilerin tabiriyle devede kulak bile denmez…

Görenler beğendi, görmeyenlerin zaten bir şey demeye hakkı yok… Başta İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Resmi adresi Basmane olan Konak Belediyesi, bölgede birçok kültür varlığının sahibi olan Vakıflar Bölge Müdürlüğü, tabelasında İzmir ve kültür yazılı dernekler, siyasi partilerin il ve özellikle Konak ilçe teşkilatları… Kent Konseyi üyeleri, “Doğma büyüme Basmaneliyim” diye hava atanlar, romantik takılan sanatçılar, Basmane’den yüzlerce mülk satın alıp bir çivi dahi çakmayan emlak şirketleri vesaire etkinliğe ilgi göstermediler…



Bu arada, Osmanzade yokuşunda, Osman Paşa ailesine ait, atık deposuna kiraya verilen, diğeri Abdullah Efendi Camisi karşısında bulunan iki eski İzmir evi yanıp tarih oldu…

Durum bundan ibaret…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın