Kömürcüoğlu Geçidini geride bırakınca karşımızda ufuktaki alçak tepeciklerle çevrili bereketli Tire Ovası, yamaçlarda eski evlerin yer aldığı mahalleleri, yavaş yavaş ovaya yayılan modern konutlarıyla Tire İlçesi…
Aydının İncirliova ilçesinden İzmirin Tire ilİlçesine gideceğiz bu yolculuğumuzda. Bir yamacı incir, diğer yamacı kestane ve ceviz ormanlarıyla kaplı Güme (Küme) Dağlarını aşacağız. Selçuka kadar İzmir-Aydın Otoyolundan gitmek en iyisi. Bu güzergahta yolculuk yapıyorsak Torbalıya birkaç kilometre kala, park alanındaki restoranda çay içip, kahvaltıyı yeşillikler arasında açık havada yapmaya çok alıştık çünkü…

Nefis kıymalı, peynirli ve patatesli böreklerle birer duble bardak demli çayın ardından İncirliovaya kadar durmak yok. Gökyüzü beyaz bulutlarla lekeli. İncirliova İstasyonundan girip, Dereağzı Köyünün içinden 51 kilometrelik bir yolculuk için Tireye yöneliyoruz. Karşımızdaki vadinin ağzında İkizdere Barajının devasa gövdesi.

DSİ tarafından yapımı tamamlanan baraj 196 milyon metreküp su tutma kapasitesine sahip. İkizdere Barajı 2050 yılına kadar Aydın, İncirliova, 5 belde ve 33 köyün içme suyu ihtiyacını karşılayacak. Bir yıl önce su tutmaya başlayan barajın göl alanı giderek genişlediği için daha yukarıdan açılmış yeni bir yoldan gidiyoruz. Bu yamaçlar çam ve zaman zaman zeytin ormanları ile kaplı arazilerden oluşuyor.

Tırmandıkça İkizdere baraj gölü sol yanımızda beliriyor, durgun sularında karşı dağların ve bulutların yansımaları titreşiyor. Baraj inşaatı nedeniyle bir bölümü yeniden yapılan yol, boşaltılan ve baraj gölüne terk edilen Ekizdere Köyünü geçtikten hemen sonra, şu anda büyük bölümü gölün altında kalan eski yol ile birleşiyor. Doğa ile iç içeliğimiz burada başlıyor.

Palamutların, ahlatların, çınarların, defnelerin, çitlenbiklerin dokunacak kadar yakın olduğu yolları seviyorum ben. Duble yollar mesafeleri kısaltıyor ama doğayı uzaklaştırıyor. Yükseldikçe karışık bitki örtüsü incir ormanları ile yer değiştiriyor.
Çiftçi, incirlerini zamanında kurutabilmenin telaşında. Yol kenarlarındaki incir ağaçlarında geriye kalan birçok meyveyi de göz hakkı olarak biz yiyoruz. Zaman zaman rastladığım ahlatlar ve armutlar da lezzetli…
Bağ evleri süslüyor
Böğürtlenlere, tarlada da rastladık. Öylesine bereketli ki bu yörenin toprağı. İncir ormanına serpiştirilmiş gibi duran beyaz badanalı, kırmızı kiremitli küçücük bağ evleri araziyi süslüyor. Güme Dağlarının zirvesi 1646 metre ve daha zirveye çok var.

Daracık, virajlı ve tabiatla iç içe olan yolda ağır ağır, çevremizdeki güzellikleri içimize sindire sindire, 1307 metre rakımlı Kömürcüoğlu Geçidine ulaşıyoruz. Ne yazık ki bu yolu da genişletmeye başlamışlar. Karayolları ekipleri o kadar hoyratça yapıyor ki işini, insan doğaya istese bu kadar zarar veremez. Önlerine çıkan ağaçları kesmiyorlar, kepçelerle parçalayarak açıyorlar yolu.
Ceviz korulukları
Canımızı daha fazla sıkmadan devam ediyoruz yolumuza. Zirveye varınca ahlatlar, armutlar, palamut ve çitlenbikler bitiyor. Sincapların bir ağaçtan diğerine atlayıp oynadığı ceviz ve kestane korulukları başlıyor.

Kömürcüoğlu Geçidini geride bırakınca Güme Dağlarının diğer yüzüne geçiyoruz. Karşımızda ufuktaki alçak tepeciklerle çevrili bereketli Tire Ovası, aşağıdaki yamaçlarda eski evlerin yer aldığı mahalleleri, yavaş yavaş ovaya yayılan modern konutlarıyla Tire İlçesi…
Dağın bu yamacında ceviz ve kestane toplama zamanı. Geçtiğimiz köylerde hep aynı telaş. El lezzetli cevizler ağaçtan henüz toplanmış sütlü cevizler. Bu mevsimde yemenizi öneririm.

Merkez ilçe nüfusu 43 bin olan Tire hep yeşillikler içinde. Toptepeden ilçe merkezine girerken eski mahallelerden geçiyoruz. Anadolu mimarisinin izlerini taşıyan evler pırıl pırıl, canlı renklerle boyalı. Çivit mavisi, hardal, vişne, güneş sarısı, yeşil renkler tercih ediliyor evler boyanırken. Sokaklar tertemiz, yollar düzenli. Tire hızla gelişen bir Ege kasabası…

Bu kadar yoldan geldim, Tireyi de dolaşayım diyorsanız eğer, bu yolculuğu Salı günü yapmanızı öneririm. Çünkü Türkiyenin en büyük açık pazarlarından biri burada kuruluyor. Yerel satıcısı bol. Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde Şehr-i Muazzam Tire olarak tanımladığı ilçede geçmişten günümüze ayakta kalabilmiş ve restore edilerek geleceğe taşınan birçok tarihi yapı da yer alıyor.

Tire Çarşısını da gezin; semerciye, keçeciye, çizmeciye, bakırcıya uğrayın. Mutlaka istasyona gidin. Onarılmış yapıları görün, yanı başındaki kahvehanede çay için, Tire Süt Kooperatifinin marketin doğal ürünler satın alın. Tire köftesinden yemeden ilçeden ayrılmayın. Şekli, pişirilme tarzı ve lezzetiyle çok farklı bir köfte. Örneğin içinde baharat yok. Ve en önemlisi karadutlu lor tatlısı yemediyseniz Tireyi görmüş sayılmazsınız. Karadutlu lor yalnızca bu ilçeye özgü bir tatlıdır. Tadına doyamazsınız. Kavanozu 10 TLden satılan karadut reçelinden alırsanız bu tatlıyı yeme keyfini evinizde de yaşayabilirsiniz.
Tireye gidin, öneririm. Ama mutlaka İncirliova yolundan gidin. Yorulmaktan bile keyif alacağınızdan eminim.
Related Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.