Trafikte dünyaya nam salan Türk ekolünden seçmeler – 1

Arazi görmeyen arazi araçları ile dar sokak arşınlamak: Son yıllarda sayıları patlayan arazi araçlarının arazi görmesi bizim kültürümüzde önemli değildir. Varsın adamın işyeri Konak’ta, evi de Hatay’da olsun. Şehir merkezinden başka yol görmeyen 4 X 4’leri kullanmak bizde statü sembolüdür. Amerikan yapımı filmlerin bu alışkanlığımızdaki önemi yadsınamaz. Dar Alsancak sokaklarını Amerikan otobanları ile kıyaslamanıza gerek yok. Sokak genişliğindeki arazi araçları ile girin Alsancak, Hatay sokaklarına, yollar şoför görsün.

Yeşil ışık sonrası ilk saniyede 240 km/saat hıza ulaşmak: Trafikte ışıkta bekliyor ve yeşil ışık sonrası hareket edeceksiniz. Ancak bu topraklara özel koşula uymanız şart. Bizde aslolan yeşil ışık yanar yanmaz 240 km/saat hızla jet misali kalkmanızdır. Eğer aşamalı olarak süratlenecekseniz bu yollarda size yer yok.

Şirket araçları Pearl Harbor’a saldıran Japon Kamikazeleridir. Yolların en tehlikeli unsurları şüphesiz şirket araçlarıdır. Çoğu 34 plaka olan bu araçlardan uzak durun ki yaşlanabilesiniz. Bu araçları kullananların çoğunluğu ehliyetlerini Japon intihar uçakları Kamikazeler ile almışlardır. Motivasyonları yüksektir, trafikteki diğer tüm araçlar şirket araç şoförleri için düşman hedefidir.

Trafikte saniyenin önemi insanı hayatı ile eşdeğerdir: Hız zaten hastalıklı tutkumuz. Birkaç saniye kazanmak için tüm trafiği alt üst edecek başta makas atma gibi teknikler bize özgüdür. Çünkü Türkler dünyanın en yoğun insanlarıdır ve hele yolda kazanacakları birkaç saniye için can almayı gözlerinde büyütmezler.

Telefon iletişimi için en uygun an direksiyon başıdır. Bizler yoğun insanlarız. Telefon görüşmelerimizi zamanımız çok değerli olduğu için direksiyon başında yapmayı tercih ederiz. Hatta gerekirse bir elimizde telefon ile görüşürken diğer elimizle not alırız.

Seyir halinde öndeki araç ile aranıza mesafe bırakmak vatan hainliğidir. Seyir halindesiniz ve önünüzdeki, arkanızdaki araçla uygun mesafeyi korumaya çalışıyorsunuz. İşte vatan hainliğine eş değer suç. Bu af edilmez zayıflığı göstermek bu yollarda hoş karşılanmaz. Makul olan hız fark etmeksizin seyir halinde tampon tampona ilerlemektir.

‘Kafa çıkarmak’ şerit değiştirmenin koşuludur. Türkiye’deki kazaların hatırı sayılır bölümü atadan gelen bu alışkanlığımızdan kaynaklanır. Kendinizi daha hızlı ilerleyeceğinizi düşündüğünüzü şeride savurmak için aracınızın kafasını seyir halinde iken diğer şeritteki aracın önüne çıkarmak şiş kebap, lokum kadar bize özgüdür.

Şerit ve yol değiştirirken sinyal vermek zayıflıktır. Bu kural bizleri bozar ve acemilik göstergesi sayılır. Seyir halinde şerit değiştirirken sinyal vermeniz zayıflık olarak algılanır.

Sollama yakın mesafede araç sıyrılarak yapılır. Öndeki araç sollanacak ise uygun mesafe koşulu aranmaz ve sollama işlemi öndeki araç adeta kıl payı sıyrılarak gerçekleştirilir.

Sol şeritte öne geçmek için öndeki aracın tepesine binmek: Sol şeritte makul bir hız ile ilerliyorsunuz, arkadan önünüze geçmek isteyen aracın en azından sellektör yapıp uygun anı beklemesini istersiniz. Heyhat! Ne kadar da naifsiniz. Arkadaki aracın yol vermeniz için uygun koşulu beklemek bir yana neredeyse tamponunuza dokunduracak şekilde telaşını hissettirmesi bizce doğru olandır.

Hız limiti kaygısı raconu yerle yeksan eder: Şehir içi ve dışı hız limitlerine mi uyacaksınız, bir daha düşünün. Delikanlılığınız sorgulanır, karizmanız çizilir. Siz şehir içinde 150 km/saatin altına düşmeyin ki yollar da alem de delikanlı görsün.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın