Açık hava buluşmaları

Açık hava buluşmaları başladı, ilkyazla birlikte, festivaller hareketlendi, yaşanan bunca sıkıntıya şenlikler güzel kılıf oluyor, vur patlasın çal oynasın… 20 -30 bin kişiyi bir arada görünce yeşil adına ürküyorum… Hasan Tahsin, “Çocuklara sütün yanında bir parça kurabiye verilsin” diye nefes tüketirken, büyükler, Gündoğdu Meydanı’nda uzun kuyruklara girip boyozları kaptılar…

Farkındaysanız son yıllarda kentte çiğdem muhabbeti sıklıkla yapılmaya başlandı… Çiğdem çıtlatmak neredeyse İzmir klasiği haline geldi… Koca profesörler çiğdemi “İzmir’in gizli Cevherleri” kataloğuna yerleştirmişler. İzmir’de ayçiçeğine sakın “ayçiçeği” demeyin kimse anlamazmış, yüzümüze boş boş bakarlarmış, canımız çekip istersek “çiğdem” demeliymişiz…

Ardahan, Şavşat, Artvin, Ardanuç ve Erzurumlular “simiçka”, Trakyalılar “gündoğdu” veya “günebakan” diyorlar… Hıdrellez’de Kültürpark, Kordon ve bilumum yeşillikler, bank altları çekirdek, pardon “çiğdem” kabuğundan geçilmez oldu… Ahali çiğdemi evinde böyle mi yiyor? Çıtlat yere at, çıtlat çimlere at… Ayıp diye bir şey var…

Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nin yeni değiştirilen yer kaplamalarına dikkatli bakarsanız, her karede sakız ve belediye araçlarından sızan mazot veya yağ bulaşıklarını görürsünüz… Sabiha Gökçen Havaalanı çıkışında da aynı görüntü vardı… Uçaktan inenler çıkışta ağzındaki sakızı yerlere atmışlar, yerler sakız bulaşığı…

***

Geçen hafta İstanbul’da yurt dışında yaşayan dostlarla buluştum, sohbet sırasında onlara yaşadıkları kentlerin belediye başkanlarını ve hizmetlerini sordum.

Örneğin, başkanlar seçildikten sonra havalara giriyor mu?

Bir yere giderken 30-40 kişi arkasından onu takip ediyor mu?

Mesela engelliye tekerlekli sandalye verme, bir garibanı doyurma gibi görüntüler televizyonlara, basına yansıyor mu, yoksulluklar deşifre ediliyor mu?

Belediye başkanları belediye bütçesiyle gazetelere çarşaf çarşaf ilan verip kendi reklamlarını yapıyorlar mı?

Yapılışından birkaç sene sonra zenginlerin yaşadığı semtlerin kaldırımlarını yeniden değiştirip, garibanların oturduğu sokakları ihmal ediyorlar mı?

Bizde olduğu gibi birden çok kardeş şehirleri var mı? Kardeş şehir seçerken vatandaşın onayı alınıyor mu?

Asıl yapılması gereken yaşamsal konuları hasıraltı yapıp, sanat, felsefe, müzik, resim gibi anlamadıkları işlerle uğraşıyorlar mı?

Belediye bütçesiyle sık sık heyet halinde yurt dışı gezilerine çıkıyorlar mı?

Bir sokağa ad verilirken adam yerine koyup fikrinizi alıyorlar mı?

Oralarda belediyeler tavuklu pilav, ayran, meşrubat dağıtıyor mu? Dağıtıyorsa, “Aga sen kimin malını kime dağıtıyorsun?” diyenler çıkıyor mu?

Belediye sınırları içerisinde gece gündüz çöp toplayan, okula gitmeyen çocuklar, işportacının yanında tespih çeken, oturup muhabbet eden zabıtanız, var mı?

Ata yadigârı eski binaları isteyen istediği gibi depo veya atölye olarak kullanıp, canı isterse yıkıp yerine otopark yapabiliyor mu?

Etkinliklerde koca adamlar adımı söylesin diye belediye başkanlarının gözünün içersine bakar mı, başkan, adını söylerse başı göğe varıp, hidayete erer mi?

Bizdeki gibi politikacılardan her zaman gol yemiş garibandan ahali, kazık yediği politikacılara dokunup onlarla resim çektirmekten hoşlanır mı?

Oturduğunuz kahvehanelerin ve işyerlerinin camında “kaçak çay ve tütün bulunur” diye yazı gördünüz mü?

Tarihi ecdat yadigârı mezarlıklar defineciler tarafından talan edilip kazılıyor mu?

Şehrinizde karşılaştığınız her üç kişiden biri, bizdeki gibi başkan mı?

Yeme içme gezme ve kokteyl düzenleme dışında bir işe yaramayan kent konseyleri var mı?

Sorularımı yanıtlarlarken verdikleri örneklerin bizimle uzaktan yakından ilgisi olmadığını gördüm…

Arkadaşlardan biri, başkanlarının bisiklete dolaştığını, yağmurlu ve karlı havalarda toplu ulaşım araçlarıyla yalnız başına seyahat ettiğini söyledi…

Diğer arkadaş, yeşil alanda kendisine ait küçük bir ev yapmak istemiş, bunun için referandum yapılmış, karar yapılmasın olarak çıkmış…

Ucuz diye Türkiye’den satın aldığı hamburger, tost gibi benzeri resimleri küçük büfesinin dış cephesine asan arkadaşa ertesi gün, görüntüyü bozdun uyarısını gelince derhal kaldırmış…

***

Bir daha ki karşılaşmamızda arkadaşlarıma, “Yaşadığınız şehirde Erciyas ailesinin başına geldiği gibi hırsızlık olayları yaşıyor musunuz? Döndüğünüzde evinizi soyulmuş olarak tam takır buluyor musunuz?” diye soracağım…

Bu arada Erciyas ailesine “geçmiş olsun” diyorum…

***

Hikâye hoşuma gider;
Genç bir gelinle evlenme hazırlığında olan adam berbere gelir, saç ve sakalındaki akları tek tek ayıklamasını ister. Berber, adamın saçını sakalını kesip önüne bırakır, “Benim acil bir işim çıktı, sen ayıkla” der… (Mesnevi)

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın