Yarınlara inadına bir umut: Ege Orman Vakfı!

İzmir’in en önemli iş adamlarından biri Cem Bakioğlu.

1997’de sahibi olduğu EGE TV’de ilk görev almamla tanışmıştım. Erol Yaraş Genel Müdür, Cem Bakioğlu da patron. O zamanlar haber yöneticisi olduğumdan “patronla” aram oldukça mesafeliydi. Çok fazla görüşmez, görüştüğümüzde de hep pozitif tavırlar görürdüm.

Kendini “medya patronundan” çok “iş adamı” gibi göstermeyi severdi Cem Bey…

Daha sonraları pek çok kez söyleşme olanağı doğdu. Ülkesine, bayrağına, tarihine bağlılığı heyecanının kaynağıydı. Onun için de hep “farklı” geldi bana…

Hala da öyle bildiğimce, çünkü neredeyse üç yıldır yüz yüze gelmedik. Arada gidip gelen e-postaları saymazsak sesini duymayalı üç yılı geçmiş. Mütevazı, gösterişten uzak yaşamanın adamıydı benim gördüğüm Cem Bey… Ailesi de çocukları da öyle sürekli “gündem meşgul eden magazin takılanlardan” hiç olmadı. Aslanlar gibi yetiştirdiği iki oğluyla hep sıradan bir yaşam sürdü Bakioğlu.

TV dışında Bakioğlu Holding çerçevesinde uluslararası marka sahibi Cem Bey. Çiğli’deki fabrikasında hem Türkiye’ye hem de dünyaya çalışıyor. Ambalaj sektörünün tartışmasız en güçlü isimlerinden. İşin ekonomik tarafından hiç anlamam. Benim dikkatimi Cem Bey’in ana iş alanıyla birlikte sürdürdüğü özel iştigalleri çekmiştir hep. Ki en başında Ege Orman Vakfı var. Plastik, ambalaj gibi işle uğraşan birinin öte yandan gidip de doğaya aşık olup, orman oluşturmaya bağlanması dünyanın başına bela vahşi kapitalist alışkanlıklarla örtüşmüyor çünkü.

Onca iş gücü arasında Cem Bey’i, sokakta keyfince kesilen bir ağacı savunurken görebilirsiniz. Ekonomi dünyasındaki alaboraları büyük bir sükunetle izleyen Cem Bakioğlu aynı sükuneti, kapısının önündeki ağaç kesilirken göstermez mesela… Kıyameti koparır, ağaç kesenlere dünyayı zindan etmek için uğraşır her dem… Örnekleri o kadar çok ki…

Onun gözünde bir orman her zaman fabrikadan ya da yoldan veya gökdelenden önemlidir. Konu ağaç olduğunda ve Cem Bey konuştuğunda hep aklıma Gazi Paşa’nın, köşk yapılırken kesilmesine karşı çıkıp taşıttığı ağaç gelir. Cem Bey pek çok işadamı içinde konu eğer doğa ve ağaç ise tek kalır. Her ne olursa olsun dünyanın sağlıklı yarınlarının doğanın korunmasına bağlı olduğuna hem inanır hem de ateşli savunur.

Fakat doğa sevgisinde de farklıdır Cem Bey…

Bu sevgisini vakıf aracılığıyla sokaktaki insana da aşılamak için uğraşır. Pek yazılıp çizilmez ama Ege Orman Vakfı’nın gönüllüleri her geçen gün artıyor. Ve ormandan bir adım öteye götürdü Cem Bakioğlu çabasını.

Türkiye’de yanlış giden sanayi, teknoloji ve ekonomi gidişatını olması gereken bir noktaya sürüklüyor bu aralar. Dünyada arıların gidişatının tehlikede olması Cem Bey’i de bir süre önce ayaklandırdı. Bunun üzerine ekonomik durumu sorunlu bir köyü arıcılıkla buluşturdu ve şimdilerde bazı uyanıkların sahte ballarla hepimizi kandırdığı Türkiye’de örnek bir çalışma götürülüyor. Geçtiğimiz günlerde ise Sancaklı köyündeki kalkınma hamlesi bal ve bal ürünlerinde markalaşmaya döndü.




İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteği ile proje sahibi Ege Orman Vakfı, proje ortakları Karşıyaka Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı, İzmir Arı Yetiştiricileri Birliği, Ege Tarımsal Araştırma Müdürlüğü, İzmir Ticaret Borsası; proje iştirakçileri Ege TV ve İzmir İl Tarım Müdürlüğü tarafından yürütülen proje belki de Türkiye’de bir ilk… Köylerin yeniden kalkınmasına önemli bir örnek.

Ambalaj sektörü gibi farklı bir alandan, doğaya ve doğallığa bu kadar güzel bir uyum ne yazık ki Türkiye’de her işadamının gösterebileceği bir erdem değil.

Cem Bakioğlu onca servetine servet katmak için mesela kent merkezinde gökdelenler, AVM’ler yapabilirdi… Ya da Çeşme’de koca bir otel alıp, dünya susuzluğa doğru sürüklenirken golf sahası yapabilirdi. Ya da o güzelim el değmemiş koylarda balık çiftliği de kurabilirdi… Veya termik santral, bir mahallenin ortasında çimento fabrikası da açabilirdi… Kimse de bir şey diyemezdi, yapardı. Zira dünya insanın erdemlerinin üzerine dönmüyor artık.

Ege Orman Vakfı artık sadece ağaç dikmiyor…

Orman, koru falan yapmıyor. Ege Orman Vakfı insanlığın yarınına umut oluyor.

İş adamlarına “gıcık” olduğum ve öfkemin arttığı bir süreçte en mutlu olduğum bir işadamını yazmak oldu.

Kim ne düşünürse düşünsün, iş dünyasının Cem Bakioğlu’ndan öğrenmesi gereken en başta insani erdemler var ama…

Kim duya, kim anlaya?

Notlar:

Yukarıdaki yazıyı ne yazdığımdan haberi var Cem Bakioğlu’nun ne de bu tip yazılardan hoşlanır. Hoşlanmayacağını bile bile yazdım. Çünkü inanın bazen yaşamaktan yılıyorum, sonra aklıma özellikle çocuklar geliyor yeniden tutunmaya çalışıyorum. İzmir iş dünyası bu günlerde öylesine aristokrat hırslara büründü ki korkuyorum. Ve ne yazık ki bazı siyasetçiler de bu aristokrasinin payandaları oldu. Ve yine ne yazık ki aristokrat sermayeye yaranmak adına kendi meslektaşlarının ekmekleriyle oynayanlar arttı. Özellikle yazdım ve özellikle de savunuyorum…

Üçkuyular Pazaryerine AVM, otel falan yapılacakmış. Haydi yapmak isteyenlerin gözünü para bürüdü, ya belediyeler? Onlar da mı görmüyor şu kentin AVM keşmekeşini? “Gaziemir’in ve Akçay Caddesi’nin içine eden AVM’ye giriş arkadan olsun” diyenlere kulak tıkayan belediyelere ne demeli?

EXPO tantanası içinde garip şeyler duyuyorum. Şu sakallı adamın gelişinde bazı “seçkincilikler” olmuş. EXPO’cu Mahmut Bey ile bir kez bile iki kelam etmedik ama galiba o da “tufeylisever” olmuş. “EXPO etkinliklerine çağrılacak ve çağrılmayacak basın mensupları” diye bir liste hazırlandığı söyleniyor. Kayıtsız şartsız EXPO’cu olanlarla olmayanlar ayrılacakmış. Bu duyumun doğru olduğuna inanmak istemiyorum yoksa kendimi tutamam. Unutulmasın umulmayan taş baş yarar!

Karşıyaka Belediyesi İzmir Gazeteciler Cemiyeti ile işbirliği içinde “basın özgürlüğü ödülü” verecekmiş. Şaşırdım, çünkü Karşıyaka Belediyesi’nin basının özgürlüğünden yana olduğu konusunda kuşkularım var.

İzmir’deki inşaatı yapılan gökdelenler beni ürkütüyor. Özellikle de geçtiğimiz günlerde Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın Folkart gökdelenleri ile ilgili canlı yayında Kanal 35’te bize söyledikleri. Sağlam zemin 200 metredeyken nasıl olur da 60 metreye kazık çakılıyor acaba? Bilinmeyen bir teknoloji mi gelişti? Sayın Mesut Sancak açıklama yapar mı ki?



Karaburun Parlak Köyü Badembükü koyunda, kıyıdan 450. metreye balık çiftliği kuracak şirketi acaba kim ya da kimler koruyor? Bunca cüret ancak korunanlar tarafından gösterilir. Balık çiftlikçi Selçuk Yaşar’ın otelinde konaklayıp levrek tüketen TBMM Çevre Komisyonu’nun İzmirli, güçlü vekili Aydın Şengül’e ulaşabilsem soracağım!

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın