“Kimi kişisel anı yüklü, kimi de belge ve alıntı… Doğduğu evleri, dostlukları, yaşadığı sokakları anlatanlar da var, gezgin belgelerinden derleyenler de… Tarihin derinliklerinde dolaşanlar mı ararsınız, o semtten hareketle kendi ailevi anılarını anlatanlar mı… 41 kitabın tümünü okuma olanağım olmadı. Okumaya, iyi bildiğim semtlerin kitaplarından başladım, bazı kitaplar, semtin değil yazanın anılarına dönüşmüş ”
Başkan Tunçağın eleştirisi bu kadar kısa değil, daha uzun… Oysa Heyamola Yayınevi, edebiyat içerikli kitapların yazarlarını belirlerken sözleşme gereği, yazarlardan doğduğu evleri, dostlukları, yaşadığı sokakları anlatmasını istemişti… “Basmane” kitabım Tunçağın eleştirisine uyuyor, bende anı ağırlıklı yazılar yazdım. Örnek:
“Altınparkta şimdi kahvehane olan, Ünalan çorbacısının önünde, Fuar gazinolarında ünlü sanatçılara eşlik eden müzisyenler, gecenin ilerleyen saatlerinde kendilerine konser veriyordu. Klarnet, kanun, cümbüş, keman, darbuka sesi gecenin sessizliğini bozsa da, sürpriz sokak konserini kalabalık gurupla birlikte karşı kaldırımdan izledim… Müzisyenlerin yanında bulunan bayan sanatçı, Gönül Akkor olabilir miydi? Fuarın içi kadar Altınpark da renkli ve hareketliydi…”
|
![]() |
“Otel kâtibinin; otelin Latife Hanım’ın dedesinden kalma köşk olduğunu söylemesi binaya ilgimi daha da artırdı. Latife Hanımın dedesi Uşakizade Sadık Beyin adını taşıyan otel ve diğer oteller tıka basa doluydu. Otel lobisinde, koltuklarda, yerlerde uyuyanlar vardı. Dönüşte bazı arkadaşlar Latife Hanımın köşkünde kaldık havalarına girdiler… Üçüncü sınıf otele dönüştürülmüş İzmir köşkünde Latife Hanım’ın hatırası var mıydı? Mesela, koridordaki taş aynaya bakıp saçlarını taradı mı? O günlerde Latife Hanım sağdı, İstanbulda Harbiyedeki dairesinde yaşıyordu ”
Başkan Tunçağ, edebiyatın dışında fotoğraf eleştirmenliği de yapıyor. Bir dönem yardımcılığını yapan, amatörün amatörü bir fotoğrafçı için bakın neler yazmış:
“Giderek sabitlenen imgeler aracılığı ile kendimizi ifade etmek. Olayları, çevremizi ve insanları, fotoğrafı çekenin bakış açısıyla yarınlara taşımak, kalıcı kılmak. Renkli ya da siyah-beyaz görüntülerin heyecan uyandıran akışı budur… Fotoğraflarında da böyle bir akış gözlüyoruz. O, tanık olduğu olaylardaki devinimi, canlılığı, coşkuyu, fotoğraf makinesini kullanarak sabitleyerek duygularını bize de aktarmayı başarmış.”
Oteller Sokağı yıkımı, başkanlığı yıllarında arkeolojik alanda kaçak yapılan otopark gibi kentte eleştirilmesi gereken onlarca konu varken, Tunçağın eleştirmenliğe soyunup, ilk köşe yazısında İzmirim kitaplarını iğnelemesini, okuyucu olduğu için değil, halen İzmir Büyükşehir Belediyesi danışmanı olduğu için garipsedim… Başkanlığı süresince, Konak ilçesinin zenginliklerini anlatan kaç kitap çıkardığını anımsayamadığım Tunçağın, edebiyat ve fotoğraf eleştirilerini samimi bulmadım…
Teşekkürler 41 yazarı bir araya getirip, ilke imza atan Fergül Yücel, teşekkürler Heyamola Yayınları, teşekkürler 41 yazar…
Not: Yazımın hemen arkasından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geleneksel hale getirdiği Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Dalında Katkı Ödülünü Heyamola Yayınları 41 Semt 41 Yazar 41 Kitap İzmirim kitap dizisiyle, Kent-Yaşam yazarı dostum İhan Pınar Gezginlerin Gözüyle İzmir kitaplarıyla kazandı. Heyamola Yayınları’nı ve İlhan Pınar’ı başarılarından dolayı kutluyorum.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.