Bir zamanlar ihraç edip, ekonomik katma değer sağladığımız pek çok tarımsal üründe, çiftçinin plansız ekim- dikiminin bir türlü önüne geçilemeyip, teşvik verilmemesi nedeniyle, sürekli gerileme yaşanıyor. Bunun son örneklerini tütünde, pirinçte, pamukta, yaşadık. En yenisini de ithal Anguslarda…
Toprağı bereketli ülkemizin bereketini elimizin tersiyle bir kenara ittik. Öte yandan gelsin GDOlu ürünler, gitsin E 300- E 500lü bisküviler, kurabiyeler, kekler, ketçaplar, mayonezler, cipsler, hazır çorbalar.
Neredeyse her gün, yeni bir gıda katkısıyla tanışıyor ve onun vücudumuzda yol açtığı hasarı anlatan haberler okuyoruz. Şu MSG dedikleri Mono Sodyum Glutamatın yan etkilerini daha tam öğrenemede,n yeni bir gıdamsı (gıda benzeri) diyebileceğimiz bir sağlık bombası ile tanıştık; NBSŞ veya NBŞ. Yani Nişasta Bazlı Sıvı Şeker veya kısaca Nişasta Bazlı Şeker.
İçine girmediği tek bir gıda yok neredeyse. Aklınıza gelen her türlü bisküvi, gofret, çikolata, kolalı içecekler, hazır pasta ve kekler, şekerlemelerde bu madde fütursuzca kullanılıyor. Şekerden daha ucuz ve daha tatlı olduğu için, maliyeti azaltıp köşeyi kısa yoldan dönmeye çalışan gıda üreticilerinin tercihi NBŞ.
Doktorlar, doymayan şişmanlar yaratan ve fruktoz olarak da adlandırılan bu maddenin kullanımının obezitenin yanı sıra, diyabet, kan yağları yüksekliği, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalıklarını tetiklediğini açıklıyor.
Gıdalarda bir diğer önemli tehlike olan MSGler konusunda da toplumumuz çok bilinçsiz. Mono Sodyum Glutamat adlı tuz, iştah ve doyma merkezini etkileyerek, yemeyi teşvik ediyor. Yiyeceklerin tadının beyin tarafından güzel algılanmasını sağlayan bu madde de, tatlı veya tuzlu fark etmiyor, her gıdaya karıştırılabiliyor. Bunun sonucunda da başta obezite olmak üzere, pek çok organda hasar meydana geldiği belirtiliyor.
Doğaldan uzaklaşıp, her şeyin yapayına doğru yelken açtığımız son yıllarda, farkında olmadan pek çok gıdayla birlikte vücudumuza zehir alıyoruz. Çocuklarımıza göz göre göre hastalanmalarını kolaylaştıran yapay maddelerle dolu gıdalar yediriyoruz.
Haydi diyelim ki hafiye gibi, market raflarındaki her ürünü, okunamasın diye 5 puntoyla yazılmış içindekiler bölümünü elimizde büyüteçle dolaşarak, kontrol ederek satın aldık. Peki ya bu çocukların okuldaki kantinden satın aldıklarını nasıl kontrol edeceğiz?
Kantinden cips, jelibon, ketçap ve mayonezle tıka basa doldurulmuş sosisli sandviç yemesinin nasıl önüne geçeceğiz?
Çağımızın nimetlerinden yararlanırken, bir taraftan külfetlerini de çekiyoruz.
Tüketiciler olarak yapabileceğimiz tek şey ise bilinçlenip, birbirimizi bilgilendirip, bu gıdaları satın almamak.
Sağlıklı ve farkındalı günler dileklerimle…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.