20 yıl önce Yeni Asır Gazetesi’nde çalışırken hafta sonları bazı sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği İzmir’i ve Ege’yi tanıma turları benim için rehberlik antrenmanı oldu. Konak, Kemeraltı, Agora ve Kadifekale’ye uzanan güzergahta, sonraki yıllarda Efes – Bergama – Sart – Çeşme Ildırı – Foça ören yerlerine fahri rehberlikler yaptım.

İki otobüs halinde, İzmir’den bin kilometre ötede Kızılırmak Nehri’ne cepheli Nevşehir’in Ürgüp, Avanos ve Hacıbektaş ilçelerine ulaşmak üzere yola çıktık. Tur proğramı gereği ilk ziyaretimizi Akşehir’de Nasrettin Hoca Türbesi oldu. Sonra yola çıkıp akşam Nevşehir’e ulaştık ve otelimizdeki odalarımızda dinlenmeye çekildik.

Dergahı gezerken aklıma İzmir’in kalbinde, Basmane Pazaryeri Mahallesi’nde yer alan Emir Sultan Hazretleri’nin türbesi, asıl adıyla Seyyid Mükeremeddin Efendi’nin dergahı geldi… Çocukluğumda sokağından korkarak geçtiğim, devasa mezar taşlarının yer aldığı Emir Sultan Türbesi ve çevresinin her geçen gün zarar gördüğünü ve adeta yok olduğunu hatırladım.
Kentimizin yetkili ve ilgilileri Agora ören yerindeki eserlere gösterdikleri ilginin onda birini Emir Sultan Dergahına da gösterebilseler ne güzel olurdu. İzmir’in 800 yıl öncesinin ünlü şahsiyetlerinin kabir taşları bir bir eksilip yok oluyor…

Daha sonra Nevşehir’deki otelimize dönüp tur katılımcıları için düzenlenen Türk gecesine katıldık. Etesi gün Aksaray ili sınırlarındaki Ihlara Vadisini ziyaret ettik, ardından Konya Mevlana Celalettin Rumi’nin dergahında bulduk kendimizi. Mevlana Müzesi’ndeki kalabalık mahşer yerini andırıyordu.

Bu ziyaretgahların benzeri, hatta daha fazlası olabilecek değerler İzmir’imizde de var. Buna rağmen İzmir’in turizm yetkilileri ve ilgililerince yeterince tanıtılmıyor ve değerlendirilmiyor kanımca.
Basmane’deki Emir Sultan olarak bilinen Seyyid Mükeremeddin Efendinin türbesi, İkiçeşmelik yokuşundaki Natırzade Camisi haziresindeki Natırzade kabri, yine Basmane Fettah Cami Sokağı’ndai Şeyh Bedrettin Tekkesi’nin inanç turizmine katkısı olması gerekirken Hatay ile Mithatpaşa caddeleri arasında yükselen tepe başındaki Susuz Dede bölgesi her Cuma dolup taşıyor.
Susuz Dede diye anılan ziyaretgah son yıllarda aşıkların buluşma mekanıdır. Yine Susuz Dede denilen ziyaretgahdaki kişinin o çevrede vefat eden gariban bir kimsesiz çoban olduğunu biliyoruz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve ilçe belediyelerinin başkanlarına ve kültür müdürlerine sesleniyorum… İzmir’imizin manevi mimarlarının kabir ve makamlarını lütfen bir envanterle kayıt altına alıp inanç – kültür turizmine kazandıralım. İzmir’den onlarca otobüs Anadolu’nun içerlerine dini ziyaretgahlara turlarla giderken İzmirliler’in kendi şehirlerindeki velilerden haberleri bulunmuyor.
Haaa… Bu arada, söylemeden geçmeyeyim. Beni bin bir rica ile Nevşehir’e, Kayseri’ye tur rehberi olarak gönderen dostlar dört günlük emeğimin karşılığını vermediler. Bu turda hem çalıştım hem de adeta kendi paramla turist oldum. Böyle bir durum da hayatımda ilk kez başıma geldi.
Turizm acentalarınca emeklerinin karşılığı verilmeyen kaçak – çakma rehberlerin haklarını nerden arayacağını bileniniz varsa bana haber etsin…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.