Fazıl Say ve arabesk

Evimize önce taş plaklar, sonra 45’likler girdi, arabesk müzik girmedi. 12 Mart ve 12 Eylül’de okuyan yazan insanların evleri arandı, kitaplarımızla birlikte, Çetin Altan, Ruhi Su, Âşık İhsani plakları, ne buldularsa götürdüler. Ruhi Su’yu, Âşık İhsani’yi anladık, ancak Çetin Altan‘ı anlamadık. “Üstat plak mı yaptı?” diyenler çıkabilir. Çetin Altan, davudi sesiyle solcuların ruhunu okşayacak sözleri plağı okumuştu. “Eğlenin yavrularım, eğlenin”… Çetin Altan’ın sözleri, “ey –Lenin” olarak algılandı…
O yıllarda solcu avına çıkanlar, kırmızı renk, parka, bot, antiemperyalist, antifaşist ve bilumum sol yayınlardan huylanıyorlardı. Bir çok bilim ve kültür insanı kodese tıkılıp işkenceye yatırıldı, insanlık dışı olaylara maruz bırakıldı. Sonra arabesk patlama yaptı, gündelik yaşamın bir parçası oldu.
Arabesk müzik , tuvaletleri bozuk, idrar kokan birahanelerde, merdiven altı bar ve sazlarda kendini gösterdi. “Batsın bu dünya” diyenler müzik piyasasında baş köşeye oturmakla kalmayıp köşeyi döndü. Bir teselli arayanların yaşamlarında ise hiç bir değişiklik olmadı. İzmir Fuarı’nda arabeskin babasını dinlemek üzere gelen hayranların demir korkulukları ve çiçekleri kırıp kaskatlı havuzda kendilerini jiletlemeleri ne çabuk unutuldu… Gün geldi arabesk, yaşamın her alanında kendisini gösterdi, plastik çiçekler resmi dairede, müdür masasında yerini buldu, saksısı kül tablası olarak kullanıldı…
Kitap okumamış, tiyatroya gitmemiş gençlerin sırf dizilerde rol alıp şöhret olmak için ünlülerin açtığı paralı tiyatro kurslarının önünde kuyruğa girmesi, televizyonlara çıkıp yemek programına katılanların sofra ayıpları, evlerin ruhsuz dekorasyonlarıyla hava atmalar, arabesk yaşamın günümüzdeki uzantısıdır. Siz o evlerin duvarında bir sanatçıdan satın alınmış tablo, salonlarında kütüphane, sehpa üzerinde okunmaya hazır kitap gördünüz mü?
Gencecik kızlar, olgun hanımefendiler, dertlerinin şifasını kahve falında, nefesi derin hocalarda aramıyorlar mı? Bir zamanlar “Yola çıktım arıyorum, Dikkat et yavşak, ileride var kavşak” yazılı araçlarda şimdi şoförler neden sopa, levye, tornavida, boru anahtarı bulunduruyor dersiniz… Arabesk yaşam bütün kabalığıyla ülkenin üzerine kara bulut gibi çöktü. Nerede kibarlık, nerede zarafet, nerede kaldı Anadolu mahcubiyeti…
Neymiş efendim, Fazıl Say , “Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum” demiş. İyi demiş, az demiş…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın