Armatörler ölüyor, armatörler doğuyor…

Coğrafya derslerinde ilk öğrendiğimiz bilgilerden birisi, “Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili” olduğu… Çevrili de neden “denizci ülke, denizci millet” olamıyoruz?

Denizi olan ama gemisi olmayan bir toplumuz. Son yıllarda yapılan çalışmalarla bu yapıyı biraz biraz kırıyoruz ama yine de olması gereken yerde değiliz.

Bugün Türkiye’nin uluslar arası gemi siciline kayıtlı 887, Türk gemi siciline kayıtlı 762 olmak üzere toplamda 1649 gemisiyle 5 milyon GRT kapasiteli gemi gücü bulunuyor. En yakınımızdaki Yunanistan ile karşılaştırdığımızda arada dağlar kadar fark var. Adamlar atadan deden denizci millet…

Son beş yılda Türkiye’de yapılan çalışmalar aslında hiç de hafif alınacak boyutta değil. Özel Tüketim Vergisi’nin sıfırlanması ile başlayan gelişme, “kara liste”den “beyaz liste”ye geçme başarısı, AB’ye uyum sürecinde liman ve denizcilik alanındaki altyapılarda “AB’ye girme” başarısı gösteren Türkiye’de, armatörler ve gemi inşa sanayi ise zor günler yaşıyor.

Gelişme yaşanacaksa sadece bir alanda olmaz. Bir puzzle gibi düşünüp, her parçayı yerine doğru koymak gerekiyor. Evet, artık gemi inşa sanayine ve armatörlere de sahip çıkma zamanı gelmedi mi?

Ekonomik krizin patlak verdiği dönemde Türkiye’deki gemi inşa sanayi kelimenin tam anlamıyla altın dönemini yaşıyordu. Tuzla Tersanesi başta olmak üzere Türkiye’deki bütün tersaneler yüzde 100’ü geçen doluluk oranları ile çalışıyordu. 2010 yılına kadar siparişler alınmıştı. Hatta öyle ki armatörler aldıkları sıraları yüksek fiyatlara başka armatörlere sattılar.

Ama gün geldi global krizin patlamasıyla rüzgarın yönü değişti. Şimdilerde gemi inşa sanayi ve armatörler zor günler yaşıyor. Birçok firmanın zor günler yaşamasına rağmen bu sektöre ilgi duyan yeni holdingler dikkat çekiyor.

Son dönemde denizcilik sektörüne yatırım yapan, gemi alan firmaları görüyoruz. Şu anda onların yaptığı yatırımlar kâğıt üzerinde son derece doğru, zamanda karlı ve hesabı tutacak yatırımlar olarak değerlendiriliyor.

Kriz bir anlamda “milat” niteliği taşıyor. Bu krizde birçok yeni kurumun denizcilik sektörüne girmeye başladığını görüyoruz.

Bundan sonra yatırımları organize etmek ve doğru planlamak gerekiyor.

Bir çok kişi için 2010 yılı “kayıp yıl” olurken, kimileri için bunun tam tersi yaşanacak.

Armatörler bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Kimisi yatırım yapılabileceğini ifade ederken, kimileri ise daha temkinli davranmayı ve bekle gör mantığını uygulamayı tercih ediyor. Yeni oluşacak rakamlarla yatırım yapmak çok daha avantajlı. Hesabını kitabını yapan için ideal bir dönem.

Armatörlerin gemi aldıklarında yaptıkları bir hesaplama vardır. Dökme yük gemisi eskiden on yıl üzerinden borçlanılır, geminin yaşı ise 20 olarak kabul edilirdi. Geminin bedelinin yüzde 90’ı bankalardan kredi alınarak, on yıl içinde de gemi kira bedelleri ile kendisini amorti ederdi. Geri kalan on yıllık süreç ise armatörün karı olurdu.

Sonrasında navlun fiyatlarında ciddi bir patlama oldu. Bu dengeye baktığımızda geminin iki yıl içinde kendisini amorti eder duruma geldiğini gördük. Arkasından ekonomik kriz patladı. Eski fiyatlarla aldığınız gemi kendisini amorti edemez hale geldi. Bir dönem geminin kendisini amorti etme süreci 20 yıla kadar uzadı. Şimdi ise beş yıl içinde kendisini amorti ediyor.

Bir geminin kendisini beş yıl içinde amorti edebildiği bir dönem denizcilikte fırsat dönemi olarak kabul ediliyor. Ama tabii burada paranızın olması ve en önemlisi kredi alabiliyor olmanız çok önemli.

Türk armatörleri ise krize kötü yakalandı. Gemilerin fiyatlarının en yüksek olduğu dönemlerde büyük siparişler verdiler. Şu andaki mevcut armatörlerin çoğu zaten zor durumda… Onların tekrar yatırım yapabilmeleri o kadar kolay değil.

Bu sektöre girmemiş ama girme hesapları yapan büyük holdingler var. Bugüne kadar denizciliğe girmemiş ama sektörle ilgilenen holdingler açısından son derece fırsatların bol olduğu bir dönem. Artık yeni armatörlerimiz oluşmalı.

Özetle, armatörler yeni gemiler aldılar. Yeni gemiler sipariş ettiler. Ancak büyük yatırımlar gerçekleştirirken, krize yakalandılar. Kriz sonucu dünya deniz ticaretinde daralma yaşandı. Fakat tersanelerde inşa edilen gemilerin büyük bölümü de denize inecek. Eski ve yeni inşa edilen gemilerin fiyatları ucuzladı. Armatörlerin denizdeki gemileri yüzdürmeyi sürdürebilmeleri için, tezgâhtaki gemilerin borçlarını ödeyebilmeleri için içeride ve dışarıda desteğe ihtiyaçları var.

Kar ve vergi rekortmeni bankalar ise genelde armatörlere kredi vermekte isteksiz davranıyor. Artık birilerinin bu sektöre daha fazla sahip çıkması gerekiyor.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın