
Dünya genelinde yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörlerden birisi de demir çelik sektörü oldu.
Krize ellerindeki 2,5 milyar dolar değerindeki hammadde stoğu ile yakalanan sektörde son bir yıllık dönem içerisinde 3 bine yakın kişi işten çıkarıldı.
Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Demir Çelik Üreticileri Derneği İstişare Konseyi Başkanı Halil Şahin, Haziran ayında açıklanan teşvik paketinde sektörün enerji maliyetlerini azaltmak için gece tarifesi uygulaması sözü verildiğini ancak bunun gerçekleşmediğine dikkat çekiyor.
Öte yandan bir ay önce enerji fiyatlarına yüzde 10 oranında zam yapıldığının altını çizen Şahin, Sektöre verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı diyor. Sektör açısından 2010 yılının ilk altı aylık döneminde hareketlenme beklemediklerini de ifade eden Şahin, kriz döneminde demir çelik sektörünün yaşadıklarını bakın neler anlatıyor…
– Sektör açısından nasıl bir yıldı?
– 2008 yılının Eylül ayından beri yani 13 aydır kriz sürecini yaşıyoruz. Demir-çelik sektörü Türkiyede otomotiv ile birlikte en çok etkilenen sektörler içerisinde bulunmakta.
Gerek fiyat gerekse ihracat pazarlarımız yönünden sıkıntı yaşanıyor. Ciddi fiyat düşüşleri yaşadık. Pazar olarak da tonaj kayıpları yaşadık. Türk demir çelik sektörünün genel yapısına bakmak gerekiyor. Türkiyede bilhassa uzun inşaat demirinde tüketimin 2,5 katı üretim kapasitesi var. Krizden önceki dönemde Türkiyenin asıl ihracat pazarları Körfez Ülkeleri, AB, ABD ve Afrika ülkeleri idi. Kriz ile birlikte ABD ve AB ülkelerine ihracat yapamaz duruma geldik. Buradaki üreticilerde çünkü kapasitelerini yüzde 50ye varan oranda düşürdüler.
– Dünya genelinde sektörün mevcut durumu ve bunun bize yansımaları hakkında bilgi verir misiniz?
– Avrupadaki fabrikalar hala yüzde 60 kapasite ile çalışıyor. İspanya, İtalya ve Almanyada da durum böyle. Üretim düşüşü sürüyor. Kriz ile birlikte iç pazardaki tüketimimizde de ciddi bir düşüş var. Dolayısıyla dış pazarlara yüklenmek zorunda kaldık. Firmalar belli ölçüde kapasitelerini düşürdüler. Bazıları üretim kısıtlamalarına gittiler. Bu sürece ayak uydurmaya çalıştık. Ben kendi tesisim olan İzmir Demir Çelikte bile yüzde 20 oranında kapasitemi düşürdüm. Arz-talep dengesini korumaya özen gösterdik. Son 1,5 yıl içerisinde işçi çıkarmadan ayakta kalma mücadelesi verdik. Ama bunun bedeli ağır oldu. Elimizde hammadde stokları vardı. Bu sektör elindeki hammadde stokları nedeniyle 2,5 milyar dolara yakın zarar etti. Son üç aydır hiçbir firmamız başa baş noktasında çalışamıyoruz. Hepimiz zararına çalışıyoruz. Hükümet sektörlere belli teşvikler verdi. Ancak demir-çelik sektörüne verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Sayın Başbakanımız teşvikleri açıklarken, bizim sektörümüzü de enerjide gece tarifesinin uygulanacağını söylemişti. Ancak bu uygulanmadı. Uygulanmadığı gibi bu ay başı itibariyle de yüzde 10 zam geldi. Bizde elimizdekileri kaybetmemek için mücadele ediyoruz. Umudumuz önümüzdeki dönemde bir toparlanmanın olması yönünde.
– İşçi çıkarmaları oldu mu?
– Bazı fabrikalarda oldu. Biz İDÇ olarak çıkarmadık. Ama izinlerini kullandırdık. Ama sektörün genelinde çelikhane ve haddehanelerden 3 bine yakın kişi işini kaybetti.
– Sektörün genelinde kapasite kullanım oranı nedir?
Aslında bu fabrikaya göre farklılık gösteriyor. Bazıları yüzde 70, bazıları ise yüzde 95 kapasite ile çalışır durumda. Her işletme kendi analizlerini yapıp ona göre satış politikasını belirliyor. Genelinde baktığımızda yüzde 20ye yakın bir kapasite daralmasına gidildi.
– Bir dönem demir-çelik sektöründe fiyatlar tavan yaptı ve sektörünüz ciddi paralar kazandı. O dönem içerisinde sektör öz sermayesini güçlendirmedi mi?

– Dışardan bakıldığı gibi değil. Demir-çeliğin 1300 dolarla çıktığı dönemde 850 dolara sattığımız ürünleri üretiyorduk. 2,5 aylık doluluk oranı ile gidiyorsunuz. 2,5 ayda fiyatlar yükseldi. Her kademedeki yükselişten yararlanamadık. Son dönemde yüksek fiyattan sattıklarımızın siparişleri büyük kısmı iptal oldu.
Bunlarla birlikte yüksek fiyatlı girdimiz hurda elimizde patladı. Stoklardan 2,5 milyar dolar tokat yedik. Ama ihracat yaptığımız yerlerin büyük çoğunluğunda akretifler açılmadı. Bunu anlatmakta zorlanıyoruz. Ama herkes bizi çok yüksek fiyatlardan mal sattık gibi düşünüyor. İşin aslı böyle değil. Demir-çelik sektörü gene yapısı itibariyle diğer sektörlerle karşılaştırdığımızda öz sermaye anlamında diğerlerine göre daha güçlü durumda.
-Kötünün içinde iyisi durumundasınız…
İyi denilebilir. Demir-çelik sektörü çok farklı… İşi sadece demir çelik olan firmalar için bu süreç daha zordu. Hepimiz bu nedenle farklı sektörlere yöneliyoruz. Birinde zarar ederken, öbüründeki kar ile ayakta kalabilirsiniz.
– Kriz sürecinde sektör hangi dersleri çıkardı?
– 1995, 1998, 2001 ve 2002 yılı krizlerini yaşadık. Türkiyede de iç pazar canlanmadığı sürece bu sıkıntılar zaman zaman devam edecek. Bütün temennimiz devletin ekonomik yönden güçlü olması ve altyapı yatırımlarına hız vermesi demir çelik sektörünü canlandıracaktır.
Bu üretim kapasitesi ancak altyapı yatırımları tüketebilir. Demir-çelik sektöründe ciddi yatırımlar yapıldı. 2012 yılında 42 milyon tonluk üretim kapasitesinin olacağını tahmin ediyoruz.
Hatta yassıda bile ihracatçı konuma geleceğiz. Sektörün şu andaki kapasitesi ise 26 milyon ton seviyesinde. Bu yıl tam kapasite çalışsaydık 30 milyon ton olurdu. Bu sene düşük kapasite nedeniyle ancak geçen seneki üretim rakamlarını yakalayabiliriz.
Bu senede aynı rakamlarda gideceğini tahmin ediyoruz.
– İç pazarda belli bir kıpırdanmalar olduğunu görüyoruz. Özellikle büyük tower ve lüks konut yapımı devam ediyor. Bu piyasayı hareketlendirmiyor mu?
– Tabii ki bir hareketlilik sağlıyor. Türkiyenin bu seneki iç piyasa tüketiminin ortalama olarak 6,5-7 milyon ton seviyesinde olacağını tahmin ediyoruz. 2007 yılında bu rakam 9 milyon tona kadar çıkmıştı. İç pazarda ciddi daralma var. TOKİ de tüketiyor ama demir-çelik sektörünü canlandıracak boyutta değil.
– 2010 yılında nasıl bir süreç bekliyorsunuz?
– Bu yılın ilk iki çeyreğinde hareketlenme beklemiyorum.
– Herkes alternatif pazarlara odaklanıyorlar. Siz hangi pazarlara yöneldiniz sektör olarak?
– Çalıştığımız pazarlarda devam ettik. Ancak Mısır pazarı canlı idi. Bu sene yatırımlarda ciddi bir artış var. 2,5 milyon tonluk ihracat gerçekleştirdik. Libyaya ciddi bir ihracat yaptık. Körfez ülkelerindeki yatırımlarda ise ciddi düşüş yaşanıyor. Orada yerel üreticiler var. Katar, Suudi Arabistan ihracatçı konumuna bile geldiler. Her pazara yöneliyoruz.
– Sektöre tavsiyeleriniz neler?
– Bütün arkadaşlarımız arz-talep dengesini koruyarak hareket etmelerini istiyoruz. Üretimlerini bu yönde düzenlemeliler.
– Bu süreci İDÇ olarak siz nasıl geçirdiniz? Sizde farklı sektörlere yöneldiniz mi?
– Evet. Üç tane gemi aldık.
– Kapasitesi ve özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?
– 48 bin 500, 52 bin 500 ve 53 bin ton kapasiteli gemiler aldık. İki tanesi Danimarkadan bir tanesini ise Uzakdoğudan aldık. Gemicilik sektöründe gemi fiyatları düşüyor. Bu üç gemi için yaklaşık 70 milyon dolarlık yatırım yaptık.
– Neden denizcilik sektörü?

– Şu anda gemi alımı için uygun dönem. Uluslararası taşımacılık her zaman dünya ekonomisi büyüdüğü için ön planda olacak.
– Büyük gruplarında denizcilik sektörüne odaklandığını görüyoruz. Denizcilik sektöründeki yol haritanız ne olacak?
– Bu sektörün içinde girdiğinizde zaman ve koşullara göre hareket edeceksiniz. Uygun zamanda alımlar ve satımlar yapacaksınız. Peşin konuşmak doğru değil. Günün şartlarına göre hareket edeceğiz.
– Çalışacağı hat belli mi?
– Türk bayraklı gemilerimiz uluslararası hatlarda çalışacak. Dünyanın her yerine taşımacılık yapacak.
-Alternatif sektörlere yönelmeyi düşünüyor musunuz?
– Enerji sektörü var. Biz çok fazla borçlanarak yatırım yapan bir grup değiliz. Öz kaynaklarımız ile büyümeyi ilke edindik. Birinci hedefimiz enerji yatırımımızı realize etmek. Dünya şartları, zaman, mekan ve imkan ile orantılı. İmkânlarımıza göre ilk hedef enerji yatırımlarımızı gerçekleştirmek. Enerji yatırımımız 3,5 seneyi bulacak. Sonuçta 350 milyon dolarlık yatırım yapacağız. Çok zengin bir grup değiliz, ayağımızı yere basarak büyümeyi hedefliyoruz. Bunun dışında başka bir yatırımımız yok. Enerji demir-çelik ve denizcilik sektöründe yol alacağız.
***
Demir ve demir dışı
Ürün grupları
– Demir Çelik,
– Bakır,
– Alüminyum,
– Metal mamuller.
Birlik ihracat değerleriı
1/1 – 31/12/2005 : 843.563.774
1/1 – 31/12/2006 : 1.195.995.157
1/1 – 31/12/2007 : 1.496.619.896
1/1 – 31/12/2008 : 2.268.637.928
1/1 – 31/7/2009 : 619.561.159
Sektörel sorunlar
Sorun: Demir çelik sektöründe üretim maliyetleri
Açıklama: Demir çelik ürün fiyatlarının 2008 yılına oranla, yaklaşık üçte bir düzeyine gerilemiş olması nedeniyle, elektrik enerjisi maliyetinin toplam üretim maliyeti içerisindeki payı 3 misli civarında artmış bulunmaktadır.
Doğal gaz fiyatlarındaki düşüşe karşın, elektrik fiyatlarının düşürülmemesi, tersine fiyatlara Ekim ayından itibaren zam yapılacağının açıklanması, sektörde ciddi huzursuzluk yaratmış bulunmaktadır. 2009 yılının ilk 7 ayında sektörün ihracatının yüzde 45 civarında gerilediği Temmuz, Ağustos aylarında bu oranın yüzde 60lar düzeyinde seyretmektedir.
Çözüm : Demir Çelik Sektöründe uluslararası piyasalardaki rekabet gücünün arttırılması amacıyla,
Sanayi kesimine, üretimin tüketimden fazla olduğu hafta sonları ve bayram tatillerinde, gece tarifesi uygulanmalıdır.
TRT payı, belediye payı ve enerji fonu gibi kesintiler kaldırılmalıdır.
Kesinti ve vergilerin KDV matrahı dışında tutulmalıdır.
Elektrik ve doğal gaz fiyatları belirlenirken, küçük-orta-büyük-çok büyük ölçekte tüketim miktarını esas alan AB ülkelerindeki sanayi tarife gruplarına benzer bir düzenlemeye gidilmelidir.
Sorun: 5491 sayılı Yeni Çevre Kanunu Uygulamaları
Açıklama: Kanunun 13. maddesine göre, İthaline izin verilen kontrole tabi yakıt ve atıkların, CIF bedelinin yüzde biri ile hurdaların CIF bedelinin binde beşi oranındaki miktarın çevre katkı payı olarak tahsili hükme bağlanmıştır.
Söz konusu hükmün, Türkiye ile AKÇT arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasına ve ülkemizin uluslararası kuruluşlara olan taahhütlerine aykırı olduğu yönündeki başvurumuz, DTM tarafından doğrulanmıştır. Uluslararası piyasalardaki keskin rekabet nedeniyle, halen bıçak sırtı marjlarla üretim yapmakta olan Türk demir-çelik sektörünün, rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyen, adalet ve hakkaniyet ilkelerine uymayan bu duruma, süratle son verilmesine gereksinim duyulmaktadır. Rekabet gücünün arttırılabilmesi için, tüm maliyet kalemlerinin en ayrıntılı bir şekilde gözden geçirilip, maliyetlerin asgariye indirilebilmesi için, her türlü önlemin alınmakta olduğu, içinde yaşadığımız küresel kriz koşullarında, çevre katkı payının getirdiği ilave yükün daha fazla taşınması mümkün değildir.
Çözüm: Çevre katkı payının tahsil edilmesini öngören söz konusu hüküm kanun metninden çıkartılmalıdır.
Sorun: İzmir-Aliağa çevre durum tespiti ve taşıma kapasitesinin belirlenmesi çalışmaları
Açıklama: Bu çalışmalar nedeniyle bölgede yatırım yapılamaz hale gelinmiştir. Kirletici vasfı yüksek tesislerin yatırımının kontrolüne yönelik çalışmanın; üretim teknolojilerinin rekabetçiliğinin arttırılmasına yönelik olarak sürekli gelişim gösterdiği bu dönemde her türlü yatırımı önleyecek biçimde uygulanması kabul edilebilir bir durum değildir. Aliağa bölgesinde son bir yıl içerisinde ÇED raporu verilmesi askıya alınmıştır. Örnek vermek gerekirse EAO üretiminde alternatif temiz enerji kaynağı olan oksijenin daha ekonomik şartlarda teminine yönelik ve hiçbir kirletici özelliği olmayan gaz oksijen tesisi yatırımılarının izin süreci aşılamamıştır. Örneğin bir firmanın oksijen ihtiyacının daha az enerji harcanarak teminine yönelik olarak başlattığı 2×2.000 Nm3/h kapasiteli gaz oksijen tesisi yatırımı ÇED Yönetmeliği Ek 2 kapsamında Çevre İl Müdürlüğünün yetkisinde değerlendirmeye alınmış ancak söz konusu çalışma nedeniyle karara bağlanamamıştır. Bunun sonucunda; 1 Nm3/h oksijen üretimi için mevcut şartlarda 1 Kw/h enerji harcayan eski tesis yerine 0,55 Kw/h enerji tüketimi olan, Su kullanımı yüzde 50 daha az olan yeni tesis yerine eski tesisin çalıştırılması gibi çevre ve işletme maliyetleri açısından son derece olumsuz bir süreç zorunlu olarak sürdürülmektedir.
Çözüm: İzmir-Aliağa çevre durum tespiti ve taşıma kapasitesinin belirlenmesi çalışmaları bir an önce bitirilmelidir.
Related Images:
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.