Sanırım 1996 senesiydi. Agora ören yerinde dört belediye işçisiyle kazı çalışmaları yapan Arkeoloji Müzesi araştırma görevlisi Yusuf Gül bir gün telefonla beni aradı. Yusuf Ağabey, Alaattin, Agoraya gelebilir misin? Kazılarda ateş tanrısı Vestianın kırılmış heykelini buldum. Muhtemelen Agoranın ana giriş kapısı da bu heykeli bulduğumuz yerde olmalı. Gazeteden de haber olarak İzmirliler’e duyur dedi.
Koşarak gittim ve Vestia heykelinin bulunduğu yıkık duvarı resimleyerek Agoranın ana kapısı bulundu başlığı ile çalıştığım gazetede yarım sayfa haber olarak duyurdum. Bugünkü Agora giriş kapısı, benim haberini yaptığım giriş kapısıdır.
Beni çok öfkelendiren bir görüntüye de işte o tarihte tanık oldum. Agora ören yerine haber için gittiğimde, o sırada geçici görevle orada çalışan Müze görevlisi Yusuf Ağabey gösterdi. İçerideki tek kapalı deponun doğu tarafında kırık dökük eserlerin arasında ve otlar içinde Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın vefatında kabrine konan kitabe, kırık ve çatlamış vaziyette yerde yatıyordu. Okuduğum hatırata göre, bu taş kitabe Atatürkün eşi Latife Hanım’ın ilk defin sırasında diktirdiği kitabe olmalıydı.
Çok kızdım. Çok özel işlenmiş beyaz bir mermer kütleydi ve eski Türkçe diye tabir edilen Osmanlıca yazılar yer alıyordu. İnce zarif bir mermer işçiliği vardı. Yusuf Ağabey’e, Abi, taşı kapalı mekana taşıyalım dedim. O da, Maalesef Alaattin dedi, Ben buradan sorumlu değilim. Yetkililere ve depo bekçilerine defalarca söyledim, ama işte gördüğün gibi burada tahribata açık duruyor cevabını verdi…
Karşıyakada uzun yıllar muhabirlik yaptığım için Karşıyakada gömülü olan Zübeyde Hanım’ın kabri başında Karşıyaka Belediyesi’nce yapılan bir çok anma günü törenine de katıldım. Bugün kabrinde yer alan koca kabir taşı kayanın Yamanlar Dağı’ndan getirilip ulu önderimiz Atatürkün isteği ile konduğunu acaba kaçımız biliyoruz?..
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Atatürkün himayesinde Ankarada ikamet eden annesi Zübeyde Hanım, hastalığı nedeniyle Ankaranın sert ikliminden İzmirin yumuşak ve deniz kıyısı iklimine gönderilmesi doktorlar tarafından önerilmiş. Bu kararda Zübeyde Hanım’ın da isteği vardır. Atatürkün başyaveri Salih Bozok görevlendirilerek İzmire gelir ve Zübeyde Hanım’ın istirahat edeceği ev belirlenir. Karşıyakada yer alan daha sonra Atatürkün eşi de olacak Uşakizadeler’den Latife Hanım’ın ailesinin sayfiye evidir.
Bu ev bir sanatoryumda aranan bütün özellikleri içinde toplamış, türlü ağaçlar ve çiçeklerle süslü geniş bir bahçe ortasında mükemmel bir köşktür.
Zübeyde Hanım İzmire geldiğinde 77 yaşındadır. Beyaz çarşaflı ama peçesizdir. Başyaver Salih Bozok refakatinde Atatürk tarafından Ankara Tren Garı’ndan İzmire uğurlanmıştır. Atatürk ve annesi Zübeyde Hanım bu uğurlamada bir daha buluşamayacaklarını anlamış gibidir. Atatürk bir aralık başyaverinin kulağına eğilir ve şöyle der:
Salih, annemin hastalığı çok vahimleşti. Korkarım ki yolda kendisine bir hal olmasın. Son isteğini yerine getirmek için engel olmak istemedim. Bu korktuğum şey vaki olduğu takdirde yapacağın şey şudur: Ankaraya yakınsanız Ankaraya dönersiniz. İzmire yakınsanız oraya gidersiniz. Annemin cenazesi benim her zaman ziyaret edebileceğim bir yere defnedilmelidir.
Zübeyde Hanımın seyahat ettiği tren Karşıyaka İstasyonu’nda Latife Hanım ve babası Muammer Bey tarafından karşılanmış ve hazırlanan köşke bir arabaya konarak götürülmüştür. Atatürkün annesi bu köşkte 17 gün misafir kalabildi. 15 Ocak 1923 gününün akşamında vefat etti.
Atatürkün sınıf arkadaşı, Kurtuluş Savaşı’nda Batı Cephesi Kurmay Başkanı Kütahyalı Orgeneral Asım Gündüz de İzmirde bulunuyordu. Cenaze töreniyle bire bir ilgilenir. Latife Hanım ilk gece İzmirin tanınmış hafızlarından tam 33 kişi çağırarak sabaha kadar hatim yaptırmış ve hatim duası üç gün sürmüştür.
Zübeyde Hanım’ın cenaze alayına bütün İzmir katılmıştır. Latife Hanım kabirde yüzlerce gümüş mecidiye sadaka dağıtmış, kırkında mevlit okutmuş, elliikinci gecesinde de aşure yaparak fakire fukaraya dağıttığı gibi hatimler indirerek bu mübarek kadına karşı duyduğu sevgi ve şükran borcunu ödemiştir.
Ulu önder Atatürk annesinin vefatından 12 gün sonra; 27 Ocak 1923 günü Manisa üzerinden İzmir – Karşıyaka istasyonuna geldi. Beraberinde ordu komutanları, bakanlar, milletvekilleri ve yaveri vardı. Yine istasyonda kalabalık bir halk topluluğu oluşmuştu. O gün annesinin kabri başında duygulu ve özlü bir konuşma yaptı.
Atatürk kabir taşını nasıl değiştirtti?
Uzun yıllar genel sekreterliğini yapan Hasan Rıza Soyak’ın anlatımına göre Atatürk, annesi için yaptırılan sandukalı ve uzun kitabeli mezarın fotoğrafını yıllar sonra bir albümde görmüş, beğenmemiş, uzun hitabetten de hoşlanmamıştı. Genel sekreterine şöyle bir talimat verir:
İlk fırsatta İzmire gidersin, bu sandukayı ve kitabeyi kaldırırsın, dağdan iki büyük ve uzun taş getirtirsin, birini olduğu gibi bir temel üzerine tespit ettirir, diğerini baş tarafa diktirirsin ve bunun bir yerini biraz düzelttirerek Atatürk(ün annesi Zübeyde burada gömülüdür diye yazdırırsın. Altına da ölüm tarihini koydurursun yeter.
Kabire 1940 yılında İzmir Belediyesi’nce son hali verilmiş, Atatürkün isteği yerine getirilmiştir. Günümüzde tekrar çevre düzenlemesi ele alınan ve Karşıyaka Ferik Osman Paşa Camisi bahçesinde gömülü olan Zübeyde Hanım’ın kabri, 2005 yılında bakıma alındı, çevresi Karşıyaka Belediyesi’nce düzenlendi. Yeniden elden geçirilen alanda bir çocuk ve çay bahçesi yapıldı.
Zübeyde Hanım kimdir?>
Makedonya ve Teselyanın fethinden sonra Konya çevresinden Rumeline yerleştirilen bir Türk ailesi olan Sofuoğulları’ndan Feyzullah Ağanın kızıdır. Selanike bir saat uzaklıktaki Lankaza kasabasında 1857 yılında doğmuştur. 15 Ocak 1923 günü İzmir Karşıyakada vefat emiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürkün annesidir.
Zübeyde Hanım’ın ilk kabir taşı bulunup kabrinin uygun bir köşesinde ve korumalı halde ziyaretçilerine gösterilirse uygun olur. İzmirli Latife Hanım’ın kayın validesine hatırasıdır. Okuyucularımın, ilgili ve yetkililerin bilgisine sunulur…
Kaynakça: Atatürkün Annesi Zübeyde Hanım – Cemil Sönmez 1997, Ankara
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.