Mothers of disappeared (Kayıpların anneleri)

5 Şubat 1998 Perşembe günüydü yanlış hatırlamıyorsam. U2’nun Buenos Aires’de verdiği konseri televizyonda naklen yayından izliyordum. Sahnede 70-80 yaşlarında onlarca kadın vardı. U2, sahnedeki yaşlı kadınlar, dinleyiciler hep birlikte söylüyorlardı şarkıyı ;”Mothers Of Disappeared” (Kayıpların Anneleri). Ben de tutamadığım gözyaşlarımla ayakta izliyordum televizyondaki konseri. Hep birlikte U2’nun Arjantinli Mayıs Anneleri için yaptıkları şarkıyı söylerken müzik arasında kayıpların adlarını haykırıyorlardı birer birer. 23 Mayıs 2009 Konak Kültür Merkezi’nde, Sevim Ay Tümay kürsüde konuşurken kulağımda hep bu şarkı vardı. Salonda dinleyici koltuklarında oturanların yaş ortalaması 70 idi. 1980’li yılların askeri darbesinin darbesini yemiş çocuklar anneleri, babaları ile birlikte gelmişlerdi Sevim Ay Tümay’ı dinlemeye… Şimdi 82 yaşında olan Sevim Ay Tümay 73 yaşında bilgisayar öğrenip anılarını yazmaya başladıktan sonra artık iş anı yazmaktan çıkıp bir dönemin canlı tarih tanıklığına dönüşünce kızlarının zorlamasıyla anılarını kitaplaştırmış. Kitabın adı “Geçmiş mazi olmadı… ” 13 Nisan 1977 Perşembe günü Buenos Aires’de Plaza De Mayo’da (Mayıs Meydanı) 14 beyaz başörtülü genç kadının, faşist cunta tarafından gözaltında izni kaybettirilen, işkence ile öldürülen çocuklarını aramak için başlattıkları direniş her Perşembe onlarca kadının katılımıyla çığ gibi büyümüştü. 1980 Türkiye’de askeri darbeyi yaşamış Sevim Ay Tümay’ın Arjantinli yaşıtları… Ki bu kadınlar şimdi 75-95 yaşlarında savaşmaya devam ediyorlar hala. Aynı kuşağın, aynı acıların farklı ülkelerdeki kadınları. Benzer acılar benzer mücadeleler, benzer kadın direnişleri. “Geçmiş Mazi Olmadı”yı okuyun. “Asla Unutma, Asla Bağışlama” Arjantinli Mayıs Meydanı Annelerinin sloganıydı “Asla Unutma, Asla Bağışlama”. Onlar unutmadılar ve bağışlamadılar. Mayıs Meydanı Annelerinin Perşembe direnişleri sonucunda 2003’te Arjantin Meclisi 1976-1983 Askeri rejim mensuplarının insan hakları ihlallerinden ötürü yargı önüne çıkmasını engelleyen yasayı oy çokluğu ile iptal etti. Böylece askeri rejim süresince gözaltılarda yok ettikleri 30 bin insanın, tek tek cinayetlerin hesabı sorulacak 27 Mayıs 1995’te İstanbul’da Galatasaray Lisesinin önünde 20 kadın basına açıklama yapıyor. Başlarında 21 Mart 1995’te gözaltındayken kaybolduğu söylenip işkence görmüş gencecik bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan gazeteci Hüseyin Ocak’ın annesi. 1980 askeri rejiminde ve sonrası terörle mücadele adı altında gözaltındaki kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri’nin sayısı gittikçe artıyor Galatasaray Lisesi önündeki sessiz oturmalarda. Sevim Ay Tümay kızları ve damatlarının 1980 darbesinden çektiği acıları tekrar yaşıyor o Cumartesi Anneleri’yle birlikte oturmalarda. “Geçmiş Mazi Olmadı”yı okuyun. Haziran 1996 tarihinde Habitat 2 toplantısı sırasında yine Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri ve onları destekleyen 600 kişi bütün dünyanın gözleri önünde polis coplarına maruz kalarak göz altına alınmışlardı. 1998’de bir Cumartesi ben de oradaydım. Sevim Ay Tümay’ın kitap tanıtımı ve imza günü nedeniyle yapılan söyleşide aklım ve yüreğim faşist rejimler, askeri darbeler, kanlı 1 Mayıslar, terörü önleme baskınları, ergenekonlar ve daha neler ve ne tarihler arası karman çorman bir zaman tünelinde gitti geldi. Genç Türkiye Cumhuriyeti boyunca 10 yılda bir yapılan askeri darbelere eklenen en son 1980 darbesi ve terörü önleme operasyonları sırasında gözaltılarda, hapishanelerde yapılan yargısız infazların, işkencelerin, cinayetlerin ve kayıpların sorumluları ne zaman yargılanacak? Geçmişteki askeri rejim komutanları ve destekçi sivillerinin insan hakları ihlallerinin hesabını soramazken askeri veya sivillerin demokrasi ihlallerinin nasıl önüne geçebileceğiz? Sevim Ay Tümay, dupduru ve sadece analık duyguları ile çocuklarının hapislerde, kendisinin hapishane önlerinde yaşadıklarını anlatırken çektiklerini abartmadan ve yüreğini karartmadan tarif etmiş, içinden geçilip gidilen günleri. Ne müthiş bir insan sevgisi ile doğduğu ve büyüdüğü dönemlerin değerlerini, insan ilişkilerini anlatmış. Arada sıkıştırdığı börek, likör ve enginar yemeği tarifleri ile çocuklarına ve “kızlarım, oğullarım” dediği bizlere sımsıcak insan sevgisi, yaşanası bir ülke umudu, yılmadan sürdürülen bir inanç ve direnişi aşılıyor “Geçmiş Mazi Olmadı” ile. Geçmiş mazi olmayacak Sevim Anne! Asla unutmadık, asla unutturmayacağız! Unutturmayalım: Cumartesi Anneleri’nin de gözaltılardan nasibini almış ülkemizde, 12 Eylül 1980 darbesini izleyen iki yıl içinde 650 bin kişi gözaltına alınmış, 210 bin davada 230 bin kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanmıştır. 21 bin 764 kişi örgüt üyeliğinden hüküm giymiş, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarılmıştır. 

50 kişi asılarak idam edilmiş, 17 yaşındaki Erdal Eren’i asabilmek için yaşı büyütülmüş, darbeci başı Kenan Evren, “Asmayalım da besleyelim mi?” demiştir. 

1 milyon 683 bin kişi “fişlenmiş”, 15 bin 509 öğretim görevlisi üniversitelerden atılmış, 18 bin memur, 2000 yargıç ve savcı, 4000 polis, 2000 subay ve 5000 öğretmenin işine son verilmiştir. 

23 bin dernek, tüm sendikalar ve partiler kapatılmış, YHK eliyle sendikacılık çökertilmiş, işçi liderleri tasfiye edilmiş, grev hakkı yasaklanmıştır. 

Basına sansür konulmuş, 113 bin 607 kitap yakılmış, 39 ton kitap ve dergi kağıt fabrikalarında hamur yapılmıştır. 

937 sinema filmi yasaklanmış, 2792 yazar, çevirmen ve gazeteci toplam 3315 yıl ve 3 ay hapis cezasına çarptırılmışlardır.) Unutmayalım: Şimdi Arjantin’de, faşist cunta döneminde, katledilen ya da kaybedilen çocukları için yıllardır mücadele veren, beyaz başörtülü Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı) Anneleri, yoksullara konut sağlamak için yeni bir mücadeleye giriştiler. Mayıs Anneleri’nin önderlerinden Hebe de Bonafini, çocuklarını bulmak ve siyasi cinayetlerin hesabı sormak için verdikleri mücadeleyi “en son anne dayanana kadar” sürdüreceklerini vurgulayarak, evsiz insanlara yardımcı olmanın da bu mücadelenin bir parçası olduğunu söylüyor: “İnsan haklan için mücadelemiz sürüyor. Ama en temel insan haklanın, çalışma hakkı olduğuna inanıyorum. Çünkü insanlar, aileler çalışırsa, çocukların evleri olur, ve çocuklar mutlu bir yaşam sürer… ” Mayıs Anneleri’nin, yoksullara konut ve iş projesi, Buenos Aires’in kimi mahallerindeki terk edilmiş 36 apartmanın, bir hastanenin onarılması ve evsizlerin yerleştirilmesiyle şimdiden yürürlüğe girmiş durumda. Bonafini, her gün bu evleri denetleyerek gıda, giyim ve çocukların eğitim ihtiyaçlarını koordine ediyor. Sayıları bugün 70’e ulaşan Mayıs Anneleri’nden Evel Petrini şöyle diyor: “Çocuklarımızı arayarak mücadeleyi başlattık. Biliyoruz ki onlar fiziksel olarak asla geri gelmeyecekler. Artık bu genç insanları çocuklarımız olarak kabul ediyoruz. “

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın