Bu kaçıncı birleşme girişimi doğrusu sayısını ben de bilmiyorum…
Ama…
Hatırladığım kadarıyla 1994 ve 1999 seçimleri öncesinde de DYP (DP’nin ismini değiştirmeden önceki hali)ile ANAP arasında uzun süre ANAYOL’u oluşturmak için çaba sarfedildi.
Yine her iki parti de 2002’deki milletvekili seçimlerinde barajın altında kalınca genel başkanlık koltuğundaki genel başkanlar Mehmet Ağar (DYP) ve Ali Talip Özdemir (ANAP) sağda birliğe sıcak baktıklarını belirterek, “birleşme konusu” yeniden masayı yatırıldı.
Her iki genel başkan da “birleşme için her türlü fedakarlığa hazırız” dedi.
Ancak…
2004 yerel seçimlerine yine ayrı ayrı girildi.
Sonraki yıllarda tekrar birleşme şarkıları söylendi.
2007 genel seçimleri öncesinde birlaşme senaryoları yeniden yazılmaya başlandı.
Birleşmenin Demokrat Parti(DP) çatısında olması kararlaştırıldı. Bu nedenle Doğru Yol Partisi (DYP) olağanüstü kongre yaptı, ismini DP olarak değiştirdi.
Ardından her iki partinin genel başkanları bir araya geldi.
Eller sıkıldı, öpüşüldü.
O zaman da DP’nin süvarisi Mehmet Ağar’dı…
ANAVATAN’ın lideri ise değişmiş ve genel başkanlık koltuğunda eski AKP’li Erkan Mumcu oturuyordu…
Her iki genel başkan da tabanlarına birlik, beraberlik mesajları verdi.
“Koltuk önemli değil, önemli olan merkez sağda birlik”.
Her iki lider de “Hedef AKP’ye karşı alternatif yaratmak” dedi.
Birleşmenin gerçekleşmesi için oluşturulan komitede İzmir’in eski büyükşehir belediye başkanı Burhan Özfatura da yeralıyordu.
Doğrusu Burhan Bey, o dönemde bu birlik için çok çaba sarfetmişti.
Gerçi daha önceki birleşme girişimlerinde de rol oynamıştı…
Bu son birleşmedeki kadar ise içinde hiç olmamıştı.
22 Temmuz 2007 seçimlerinin aday listelerinin verilmesine saatler kala birleşme suya düşmüş ve DP seçimlere katılırken, ANAP seçim dışı kalmıştı.
Daha sonra birleşememenin ardında yatan bir dizi iddialar ortaya atıldı.
“Erkan Mumcu, Melih Gökçek’ten 10 milyon dolar aldı, partiyi sattı” denildi.
“Mehmet Ağar, Fetullah Gülen’den bilmem kaç milyon dolar aldı birleşme suya düştü” şeklinde iddialar ortaya atıldı.
Özfatura: Aldatıldık
Nitekim; o sırada birleşme komitesinde yer alan Özfatura, “Ne olduysa ben Ankara’dan İzmir’e döndüğümde oldu. Her iki genel başkan bu birleşememenin hesabını halka bir türlü açıklayamadı. Kimse ikna olmadı. Birleşememenin hesabı verilmedi. Her iki lider arasında sır olarak kaldı” diyor ve o günleri şöyle anlatıyor:
“İki partinin birleşmesi için her şey yapılmıştı. Gerekli protokol ve aday listeleri hazırlanmıştı. Ama, ne olduysa son bir kaç saat içerisinde oldu. Her iki liderin yanındaki bazı çok bilmiş dalkavuklar taş koydu, engel oldu. Çünkü, birleşme olduğunda iki koltuk teke inecekti. İşin temelinde koltuk hırsı yatıyor. Herkes, “Küçük olsun, benim olsun” diyor. Herkes, şef olmak istiyor. Ama, koşturacak, çalışacak Kızılderili ortada yok. Tarihi bir fırsat kaçırıldı o zaman. Kamuoyunda çok büyük bir sinerji yaratılmıştı. O dönem biz de aldatıldık, kandırıldık. “Keşke aday olmasaydım” diye kendi kendime çok söylendim.”
Bugünlerde DP ve ANAP’ın birleşmesinin yeniden geldiğini anımsattığımızda Özfatura, bakın ne diyor:
“Birleşme sağlansa bile, halk nezdinde ne kadar itibar görürler bilemiyorum. Onu zaman gösterecek. Zaten ben politikayı bıraktım. Artık emekli oldum.”
Neyse…
AKP’ye alternatif olma umudundaki yeni birleşme harekatı nasıl sonuçlanır bilemiyorum…
Ama…
Bildiğim bir şey var…
Yıllardır, sağda da, solda da “yılan hikayesi”ne dönen birleşme hikayeleri dinliyoruz.
Buna rağmen her iki kanat ta adeta “amip” gibi bölündükçe bölünüyor.
En son Abdüllatif Şener’in kurduğu Türkiye Partisi ile ülkemizdeki parti sayısının 61’i bulduğunu dikkatinize sunmak istiyorum.
Oldu olacak beş parti daha kurulsa da ülke siyaseti altmış altıya (66) bağlansa!.
Ne dersiniz?
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.