Çünkü…
Oy vereceğimiz politikacının mal varlığının bilinmesi, kafalarda oluşacak soru işaretlerini gidermesi açısından önemli…
Ancak…
Asıl önemli olan, başkan adayları, seçim kazandıktan ve görev süresini tamamladıktan sonra mal varlığının nereden nereye geldiğini açıklaması…
Ama, nerdeeee!…
Çünkü…
Bu konuda bağlayıcı bir yasa yok.
Zaten başkanların de böyle bir niyetleri hiç yok.
Örneğin; ben oy verdiğim bir başkanın seçildikten önce ve beş yıl sonraki mal varlığında ne gibi bir değişiklik olduğunu doğrusu merak ediyorum.
***
Merak ettiğim bir başka konu da seçim kampanyasında harcanan paraların kaynağıdır.
Kısacası, değirmenin suyunun nereden geldiğidir…
Tamam, toplanan bağışlarla veya genel merkezden gönderilen paralarla seçim kampanyalarının yapıldığını biliyoruz.
Ama…
Kim ne kadar bağış yapmış, genel merkez ne kadar göndermiş bunu kimse biliyor mu?
Hayır.
Oysa…
Her fırsatta şeffaflıktan söz edenler, kimden ne kadar bağış aldığının listesini kamuoyuna açıklasa iyi olmaz mı?
Bu kişiler yarın belediye başkanı olduğu zaman bağış aldığı kişilere diyet ödemek zorunda kalmaz mı?
Kime diyet ödendiğini veya ödenmediğini kim bilecek?
***
Kuşkusuz şu anda iktidar partisi hariç, bütün partiler, para sıkıntısı çekiyor.
Hele bu kriz ortamında nasıl çekmesinler ki…
Gerçi; bazı partililer, para sıkıntısına çözüm için şöyle bir öneride bulunuyor:
“Örneğin; 10 bin kişiden, sadece 100’er lira toplansa,1 milyon TL eder. Böylece partiler kimseye muhtaç olmaz. Küçük katkılarla büyük güç oluşturulur. Böylece insanlar partilerine ve adaylarına sahip çıkmış olur.
Daha sonra bağış toplananların isimleri internetten yayınlanabilir.”
Neden olmasın?
Şayet bunlar, kamuoyu ile paylaşılsa sanırım daha demokratik, daha şeffaf bir toplum olma yolunda önemli bir adım atmış olmaz mıyız?
Ne dersiniz?
***
CHP’deki iletişim sorunu
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, seçim çalışmalarını tam gaz sürdürüyor.
Açılışlar, törenler peşpeşe gerçekleşiyor.
Dikkatimi çeken bir durum var.
CHP’nin İzmir’de 9 milletvekili var.
Ama…
Kocaoğlu’
nun etkinliklerinde nedense sadece Mehmet Ali Susam ile Selçuk Ayhan var…
Acaba diğer vekiller davet edilmiyor mu?
Ya da davet ediliyor da gelmiyorlar mı?
Her iki durumda da ortaya çıkan tablo hiç hoş değil.
Tarafların dikkatine sunulur.
****
Adayların tanıtım telaşı
Adayların geç açıklanması, seçim takviminin kısalması siyasilerin ‘iki ayağını bir pabuca soktu’.
Özellikle halkın tanımadığı adaylar, mahalle mahalle gezememenin sıkıntısını yaşıyor.
Daha fazla kitlelere ulaşmak için televizyon, gazete ve radyo gibi iletişim araçlarından yararlanmayı tercih ediyor.
Bazı adaylar, televizyonlarda çok güzel konuşuyor ve büyük sempati topluyor. Bazıları ise doğru dürüst iki lafı biraraya getiremiyor, konuşamıyor.
Agresif ve saldırgan hareketleri ile tepki topluyor.
Bu nedenle vatandaşlar, oy vereceği adaylarda dürüstlük ve açık sözlülük arıyor.
Kavga etmeyen, kendiyle barışık, eleştiriye açık, adaylara sempatiyle bakıyor.
***
Her devrin adamları
Son günlerde AKP ve CHP’ye katılımlar oluyor.
Kuşkusuz katılanların bazıları, bu partilerin ideolojisini beğendiği için geçiyor olabilir.
Ama…
Büyük çoğunluğunun “her devrin adamı” olduğunu anlamamak için saf olmak gerek…
Daha önce başka partilerde boy gösteren, hatta partinin yönetim kademelerinde bile görev yapan ve haklarında çeşitli davalar açılan bazı “siyaset bezirganları” kendilerine yeniden bir koltuk edinebilmek için parti değiştiriyor.
Çıkarları için her dönemde “rüzgarı arkasına alan gemiye” binmeye çalışan bu kişiler yüzünden ne yazik ki; dürüst ve temiz siyaset yapmak isteyenler daha çok bekleyecek gibi görünüyor.
Her seçim öncesi yaşanan bu parti değiştirmeler, ülkemizde siyasetin ne kadar yüzeysel yapıldığının ve yozlaştığının somut bir örneği olarak gösteriliyor.
***
Baş döndüren fırıldaklar
Son zamanlarda fırıldakların sayısı o kadar çoğaldı ki, bu insanları takip etmekten neredeyse başımız döndü.
Öyle ki Türk siyasi tarihine “Fırıldak Kubi” olarak geçen eski Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un pabucu da, bu fırıldaklar tarafından dama atıldı.
Ama bütün fırıldakların pabucunu dama atmak için en büyük görev seçmenlere düşüyor.
Sandık başına giden halkımız eğer sık sık parti değiştiren fırıldaklara itibar etmezse; işte o zaman bu fırıldaklar bir daha gidecek yer bulamazlar.
Bu nedenle ‘Temiz toplum, dürüst siyaset’ isteyen halkımıza çok büyük görev düşüyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.