Düşünün bir, ne yaptık onun için?

Evet, yürekten inanıyorum özellikle “bugün” kemiklerinin sızladığına…
Böyle olmamalıydı…
Biliyorum “Atatürk sevgisi” çoğumuzun gerçekten yüreğinde… Çoğumuzun samimi olduğuna da inanıyorum. Ama sevgimiz de tepkilerimiz gibi “sabun köpüğü”! Gerçeklerle yüzleşemiyoruz… Yanlış bir şeyler görünce, birkaç gün “homurdanıyoruz” o kadar. Değişen bir şey olmuyor “tepkilerimizden” sonra.
Atatürk’e sadakatimiz de öyle…
Kızmayın ama ben artık Can Dündar’a da kızmıyorum… Günlerdir izliyorum, okuyorum “Mustafa’ya” tepkileri. Çoğu çocukça, bilgiden uzak, sadece duygusal. Oysa Atatürk “sadece duyguyla” değil “bilgi ve mantıkla da” savunulmalı.
Can Dündar, kendine karşı tüm tepkileri, hatta hakaretleri hep aynı ses tonuyla karşılıyor… Sevmiyorum Can Dündar’ı… Yaptığını da beğenmiyorum… Belgeselini de beğenmedim. Ana Can Dündar’ın bir sözü var ki…
Ne yaptık Ata’nın ardından Ata için?
Devlet ne yaptı?
Asker ne yaptı?
Meclis ne yaptı?
Hükümetler, üniversiteler, medya ne yaptı?
İş dünyası, dernekler ne yaptı?
Koca bir hiç…
Girin internete de görün rezilliği. Ata’nın ardından yazılanların ağırlığı ecnebilerde!
Şöyle dört başı mamur bir müze, kütüphane, arşiv var mı Allahaşkına?
Hep heykel, resim, sevdiği şarkılar, çiçekler, böcekler edebiyatı!
Şöyle adam gibi bir “Araştırma Merkezi” kuruldu mu?
Atatürk’ün düşüncesini mantıkla bilgiyle araştıracak, yeni nesillere iletecek bir moda deyimiyle “strateji enstitüsü” kuruldu mu?
İlkelerini, çalışmalarını, devrimlerini, yaşamını “doğru” ve “tarafsız” analiz edecek bir “ortam” yaratıldı mı?
Dış politikadan ekonomiye, eğitimden yerel yönetimlere, halkçılığından laikliğe araştırma yapsa, tartışma yaratsa, çağın değişen koşullarına “aslı” bozmadan, yozlaştırmadan, Ata’yı “tarihten kazıyıp, magazinleştirmeye uğraşanlara” fırsat yaratmadan ve günlük politika çıkmazlarına düşürmeden “Atatürk düşüncesini” yaşatsa olmaz mıydı?
Üniversitelerin “İnkılâp Tarihi Enstitüleri” ne işe yarar diye yıllardır düşünürüm. Bir şeye yaramadıkları için de her önüne gelen kendini “Atatürk araştırmacısı” ilan ediveriyor, istediğini istediği gibi yazıp ortamı geriyor.
Yalan mı yani?
Can Dündar “yanlış” yaptı, tamam da peki “doğrusu” nerede?
Atatürk’ün düşüncesi “pamuklar içinde” saklanmak için değil, “yaşanmak” içindir ama “ezbercilik” sanırım pek çoğunun “işine” geliyor. Olmadık yerlerde olmadık sözleri, benzemeyen heykeller, resimlerle “Atatürk tüccarlığı” iyi kazandırıyor bazılarına.

Televizyonu kapat biraz oku millet!

Bugün 10 Kasım ya, Allah Allah ki televizyonlar “salya sümük” yayın yapacak.
Ekranların köşelerine konacak “Ata logosuna” rağmen bültenlerde her türlü “şaklabanlık” yayınlanacak. İçi boş ağıtlar, sevdiği şarkılar çıkacak ama bir yanda AB dayatmaları bir yanda Atatürkçülük nasıl olacak diye kimse düşündürülmeyecek. “Sorosgiller familyasından” dingillikleri en “turuncu” rengiyle gözümüze sokulacak ama kimse çıkıp da Anadolu’nun her yerine sızmış “ecnebi hipermarketler, bankalar, okullar, üniversiteler” masaya yatırılmayacak. Bir “Atatürkçünün” nasıl olur da “ecnebi sermaye şakşakçılığı” yapabileceği sorgulanmayacak. Bir 10 Kasım daha ama bu kez “Can Dündar’ın Mustafası’nın da” katılımıyla “salya sümük” bir “dramaya” çevrilecek… Görürsünüz!
Oysa Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un “10 Kasım” mesajı ciddi olarak okunsa belki “Atatürk’ü yeniden anlamak” için bir vesile yakalanmış olur: “Duygusallığın ötesinde bilgi ve bilinçle özümsenmiş köklü bir sevgiyle bağlı olduğumuz Ebedi Başkomutanımız Atatürk’ün çağlar ötesine uzanan engin düşünceleriyle ölümsüzleştiğine inanıyoruz. Büyük ölülere matem gerekmez; fikirlerine sadakat gerekir.” düşüncesinden hareketle O’nun maddi varlığının aramızdan ayrıldığı 10 Kasım tarihini bir matem günü olarak kabul etmek yerine dikkatlerimizi bir kez daha O’nun düşüncelerine yöneltmek için bir fırsat olarak görüyoruz.”
Sıkıcı konuşmalarla Atatürk anlaşılmaz…
Masonların “ah vah” edebiyatlarıyla da Atatürk hissedilmez. Masonlar önce “neler olduğunu” anlatsın da görelim… Kendilerini “kapatan” bir lideri “sadece” 10 Kasım’da anmanın sebeb-i hikmeti nedir diye sorduk ama cesaret olmadığından “tık” çıkmadı mesela!

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın