Baykal, aylar önce parti örgütüne “İzmir’i istiyorum” diyen Başbakan R.T.Erdoğan‘a adeta meydan okudu, “İzmir’i alan almış. 9 Eylül’de Mustafa Kemal almış İzmir’i. Sen neyi alacaksın? Mustafa Kemal’den mi alacaksın?” dedi.
Bu söz düellosu, önümüzdeki yerel seçimlerin kalbinin İzmir’de atacağını gösteriyor.
Nitekim, sık sık İzmir’e gelen Başbakan’ın talimatı uyarınca başta Genel Başkan Yardımcısı F.S.N. Hotar Göksel olmak üzere AKP’nin İzmirli kurmayları harıl harıl çalışıyor.
Üstelik, devletin bütün olanaklarını kullanarak…
Örneğin; TOKİ’nin yaptığı toplu konutları siyaset malzemesi yaparak…
Buca’da, Çiğli’de olduğu gibi…
Sıra şimdi Çeşme’ye geldi.
Turizmin gözdesi bu ilçede, CHP’li belediyeyi ele geçirmek için her yöntem mübah sayılıyor.
Örneğin; İzmir İl Özel İdaresi, ilçenin planlarına bile onay vermiyor.
Bunun anlamı bence; “Biz Çeşme’ye göz koyduk. Çeşme’de belediyeyi CHP’nin elinden almak için her şeyi yapacağız” demek değilse nedir?
***
Yerel seçimlere daha dokuz ay var.
Seçim iki parti arasında geçecek gibi görünüyor.
Yani…
AKP ve CHP adayları çekişecek.
İki parti de şimdiden yerel seçime odaklanmış durumda.
CHP’de kavgalı günler geride kalmış, sular durulmuş, barış sağlanmış görünüyor.
Kuşkusuz, gelinen bu noktada, il başkanının disiplinli ve tavizsiz yönetim anlayışıyla genel başkanın tavrının büyük önemi var.
‘Yeniçeriler gibi kazan kaldıran’ bazı ilçe başkanlarının omuzları düştü, sesleri kesildi.
Şimdi gözler belediye başkanlarına çevrildi.
CHP lideri, hafta içinde İzmir’de, partisine mensup büyükşehir dahil 15 büyük ilçe belediyesinden sadece Konak, Karşıyaka, Narlıdere ve Çeşme’de yapılan çalışmaların açılışını gerçekleştirdi.
Peki diğer belediyeler ne yapıyor?
Diyeceksiniz ki; Baykal, daha önceki gezisinde Büyükşehir, Güzelbahçe, Bornova ve Menemen belediyelerinin bazı yatırımlarının açılışını yapmıştı.
Peki yeter mi?
Bence, yetmez.
O zaman daha çok çalışmak lazım.
Nitekim, Baykal’ın bu son gezisinde Karşıyaka’da açılan bir pankart çok anlamlıydı:
“Türkiye, İzmir olacak…”
Genel seçim öncesinde de aynı tartışma gündeme gelmiş ve AKP’li vekiller, “İzmir, Türkiye olacak” derken, CHP Milletvekili Kemal Anadol, “Hayır, Türkiye İzmir olacak” demişti.
Ama…
Tablo ortada.
Ne ‘İzmir Türkiye’, ne de ‘Türkiye İzmir’ oldu.
Belediye başkanları, önümüzdeki 250 günü çok iyi değerlendirmeli.
Bu süre içinde Baykal, İzmir’e en az dokuz defa daha gelir.
Başta büyükşehir olmak üzere, CHP’li tüm ilçe belediyelerinin başkanları, verdikleri sözlerin tamamını yerine getirmeli.
Aksi takdirde, seçim sathına girilince, vatandaşın sorularına yanıt veremezsiniz ve koltuklarınızı zor korursunuz.
O zaman ‘İzmir, Türkiye’ olur.
***
Aslında Baykal ne demek istedi?
DENİZ Baykal, İzmir gezisi sırasında Karşıyaka’da bazı vatandaşların, ‘Belediye başkan adaylarınız kim olacak?’ şeklindeki sorusuna, “Merak etmeyin. İzmir’e yakışan adaylar, oylarınızla işbaşına gelecek” diye yanıt verdi.
Her fırsatta, mevcut belediye başkanlarını öven, onların çalışmalarıyla gurur duyduğunu söyleyen Baykal, kendisine bu soruyu yönelten vatandaşlara neden şöyle diyemiyor:
“Mevcut belediye başkanlarımızdan memnun değil misiniz de, başkan adaylarının kim olacağını soruyorsunuz?”
Yoksa…
Baykal da başkanlardan memnun değil de o yüzden mi, “Merak etmeyin İzmir’e yakışan adaylar, oylarınızla işbaşına gelecek” diyerek net konuşmuyor.
Ne dersiniz?
***
Kocaoğlu, iddiayı kaybetti
CHP İl Başkanı Kemal Karataş, Deniz Baykal‘ın iki günlük gezi programını hazırlarken tam 18 ayrı etkinlik koydu. İlk gün açılışlar, 9 Eylül Platformu’nun toplantısı, toplu katılım töreni ve Balkan göçmenlerinin yemeği derken, saat 24.00’e kadar ayakta kalan Baykal, ertesi gün sabahtan itibaren Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe, Seferihisar, Urla, Mordoğan, Karaburun, Alaçatı ve Çeşme’yi içine alan geniş çaplı bir Yarımada turu yaptı. CHP liderinin, bu turu, gecenin geç saatlerine kadar tamamlayamayacağını ve gecikmeler yaşanacağınını dile getiren, bazı yerlerin programdan çıkarılmasını isteyen kimi parti yöneticileri Karataş‘a yüklendi. Hatta Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Karataş‘la, gömleğine iddiasına girdi ve “Bu program gece geç saatlere kadar bitmez” dedi.
Ancak, programa dakikası dakikasına uyuldu ve herhangi bir gecikme olmadı. İddiayı kaybeden Kocaoğlu, terzisine talimat vererek, Karataş‘a bir gömlek dikmesini istedi.
Kocaoğlu, şimdilik ucuz kurtuldu.
*********
ALKIŞ
*********
Bornova’nın mütevazı başkanı
BAZI kurum, kuruluş, meslek odası, dernek veya belediye, yapılan icraatları anlatmak, tanıtmak için küçük broşürler ya da geniş kapsamlı, bol fotoğraflı, karton kapaklı ‘dev’ kitaplar bastırır.
Geçen hafta, Bornova Belediyesi’nin icraatlarının yer aldığı 80 sayfalık küçük bir kitapçık geldi.
Şöyle bir inceledim, dikkatimi bir şey çekti.
Belediye Başkanı Sırrı Aydoğan‘ın fotoğrafları çok az kullanılmıştı…
Yaptıkları icraattan çok, hemen her sayfada kendi fotoğrafına yer veren, bir takım ‘dev şirketleri’, kişi ve kuruluşları nemalandıran bazı başkanlara, umarım bu uygulama örnek olur.
Halkın parasıyla kendi reklamlarını yapmayı, her dönemin adamlarını zengin etmeyi bırakırlar.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.