Hiç lafla “emek dostu” olunur mu?

İZMİR’DE Türk-İş’e bağlı Belediye-İş ile DİSK’e bağlı Genel-İş sendikalarının yöneticileri geçtiğimiz günlerde çeşitli vesilelerle yaptıkları açıklamalarda Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu “emek dostu başkan” ilan etmişti.
Yeniden belediye başkan adayı olması için destek veren belediye işçileri, sendikacıların talimatları doğrultusunda Başkan Kocaoğlu’nun düzenlediği her türlü etkinliğe “Hazır kuvvet” olarak katılmışlardı.
Ama…
Bu destek kesintiye uğradı.
Futbol takımlarının taraftarları gibi “Hep destek, tam destek” veremediler. Çünkü tarafların arasına ?kara kedi’ gibi ?toplu sözleşme’ girdi.
Belediye-İş Sendikası temsilcileri, Kocaoğlu’na verdikleri desteği çektiklerini açıkladı.
Gerekçe ise “Toplu sözleşme görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmış olması.”
Yani…
Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirket ve işyerlerinde çalışan 4 bin 150 işçi adına yürütülen sözleşme görüşmelerinin tıkanması.
Sendikacılar, ?rest çekme’lerine karşın, Kocaoğlu ile ilgili genel görüşlerinin değişmediğini, desteklerinin düşünce bazında halen sürdüğünü söylüyor.
Oysa…
Düşünce bazında “emek dostu” olan bir kişinin, bu dostluğunun her zaman devam etmesi gerekmez mi?
Bu durumda ortaya şu çıkıyor; ya bugün karşı çıktığınız insan, dün gerçek anlamda “emek dostu” unvanını almayı hak etmedi, ya da siz sırf ?yalakalık’ olsun diye bu unvanı verdiniz.
Sonuç olarak; eğer birilerine bir unvan, bir paye verecekseniz çok iyi ölçüp, tartmalısınız.
Aksi takdirde, yaptıklarınız ve söyledikleriniz sadece ?şov’ olur, havada kalır. Kimse sizi ciddiye almaz, inandırıcı olmazsınız.

İşçiler, saç kesmeyecek

İZMİR’DE Konak, Karşıyaka ve Gaziemir belediyelerinde imzalanan toplu sözleşmeler sonucunda işçi ücretlerinde yüzde 16 ile 23 arasında artış sağlandı.
Halen Büyükşehir’de aralarında ESHOT ve İZULAŞ’ın da bulunduğu beş ayrı işyerinin yanı sıra Bornova, Balçova, Güzelbahçe ve Narlıdere de toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor.
Belediye İş sendikası 6 Nolu Şube Başkanı Adnan Güntay, Büyükşehir’deki tıkanmanın en az işçinin çalıştığı (240 işçi) İZBELCOM’da ücretlerin 500 ile 740 YTL arasında değiştiğini buna karşın, İZULAŞ’ta bin ile bin 100, ESHOT’ta ise bin ile bin 300 YTL olduğunu söylüyor.
Bu nedenle İZBELCOM’da ücretleri belli bir seviyeye getirmek istediklerini ifade eden Güntay, “Sevgili Başkanımızı 1 Mayıs günü kürsüye bile çıkardık. Toplu sözleşmenin o gün sona erdirilip, işçilerin çifte bayram yapmasını arzu etmiştik. Ama olmadı” diyor.
Sendikacı Güntay, toplu sözleşmeyi barışçı yollardan sona erdirmek istediklerini, geçmiş yıllardaki gibi sakal bırakma, saç kesme gibi eylem yapmayı düşünmediklerini söylüyor ve şöyle diyor:
“Çünkü, bu tür eylemler çağdaş İzmir’e yakışmıyor.”
Güntay, anlaşmazlığın sürmesi halinde üretimden gelen güçlerini kullanmaktan çekinmeyeceklerini sözlerine ekliyor.

Memurlar da sözleşme istiyor

SÖZ emekten, sendikadan açılmışken Büyükşehir Belediyesi’nde ?emek cephesi’ ile yaşanan sorun sadece işçilerin tıkanan toplu sözleşmeleri değil.
Büyükşehir’deki memurlar da toplu sözleşme yapmak istiyor.
Memurlar seslerini ıslık çalarak, oturma eylemi yaparak duyurmaya çalışıyor.
Ama…
Kimse ne duyuyor ne de görüyor.
Belediye başkanları, “Yasal dayanağımız yok. Memurlara bu şekilde para ödersek zimmet çıkar” diyor.
Belediye hukukçuları da başkanları yanlış yönlendiriyor, korkutuyor.
Oysa…
Ortada pek çok örnek var.
Örneğin; Tüm-Bel-Sen, örgütlü olduğu 200’ü aşkın belediyede toplu sözleşme yapmış.
Üstelik bu yerel yönetimlerden 63’ü CHP’li, 51’i AKP’li, 41’i DTP’li, 20’si DP’li, 8’i ANAVATAN’lı, 6’sı MHP’li, 5’i DSP’li, 2’si SHP’li, 2’si ÖDP’li, biri SP’li ve ikisi ise bağımsız başkanlar tarafından yönetiliyor.
O belediye başkanları hakkında neden zimmet suçlaması yapılmıyor?
Tüm-Bel-Sen tam 15 yıldır çeşitli belediyelerde benzer sözleşmeler yapıyor.
İzmir’de de başta Karşıyaka, Buca, Çiğli, Güzelbahçe, Balçova ve Narlıdere olmak üzere pek çok belediyede memurlara toplu sözleşme ile ek ödeme yapılıyor.
Büyükşehir, Konak ve Bornova belediyelerindeki memurlar ise maalesef bu haktan mahrum bırakılıyor.
Şimdi ortaya şu çıkıyor; ya toplu sözleşme imzalayan başkanlar yanlış yapıyor, ya da imzalamayanlar.
Sizce hangi başkanlar yanlış yapıyor?

İki kişiden biri yiğit…

KREDİ kartları ve bireysel kredi koruma ürünleri sağlayıcısı olan BNP Paribas Group’un sigortacılık iştiraki Cardif’in Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) ve Genel Müdürü Yılmaz Yıldız, Türkiye’de yaklaşık 35 milyon kişinin bireysel kredi veya kredi kartı kullanarak borçlandığını açıkladı.
Kredi kartı ve bireysel kredi hacminin son 5 yılda tam 23 kat artarak 70 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyledi.
Yani…
İki kişiden birinin AKP’ye oy verdiği ülkemizde demek ki iki kişiden biri borçlu.
Ayrıca kişi başına yaklaşık bin dolar kredi kartı ve bireysel kredi borcumuz var.
“Borç yiğidin kamçısıdır” sözünün söylendiği ve iki kişiden birinin AKP’ye oy verdiği ülkemizde sizce kimler yiğit acaba?
Oy verenler mi, vermeyenler mi?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın