Hikmet Çetinkaya, “Cumhuriyet gazetesi olarak Susurluk’un ayak izlerini’ taşıyan bu büyük gözaltının’ üzerine gitmeliyiz…” demiş, ama sanırım gazeteyi yönetenler aynı fikirde değil. Cumhuriyet’i çıkaranlar, “Ergenekon operasyonu büyüyor” başlığıyla tek sütunluk “dostlar alışverişte görsün” haberiyle yetinmişler.
Radikal olayı manşetten sürdürüp, İsmet Berkan, Perihan Mağden yazılarıyla katkıda bulunurken, Evrensel başyazıyı Ergenekon’a ayırırken, Birgün’de Fikri Sağlar, Milliyet’te Hasan Cemal, Çetin Altan, Derya Sazak, Sabah’ta Umur Talu, Emre Aköz olayın ne denli önemli olduğuna dikkat çekerken, Taraf, olayla ilgili en güzel manşetleri bulurken, neden Cumhuriyet’in yazarları ağız birliği yapmışçasına Ergenekon’u yok farz etmişler?
İlhan Selçuk, onca özgün ve özel haber arasından, “Hangi birini seçip de üstüne kalem oynatacaksın” diye sormuş, ama Türkiye’yi sarsan büyük gözaltıyla ilgili olayı kalem oynatmaya değer bulmamış.
Belki de bam teli burada.
Yıllarca Cumhuriyet’te çalışmış bir gazeteci olarak, Cumhuriyet’in gidişatının hiç de iç açıcı olmadığını söylemek zorundayım. Bu yalnızca benim görüşüm değil. Yine Cumhuriyet’e emek vermişlerden Sabah Yazarı Umur Talu da bu “uyku halini” bakın nasıl sorguluyor:
“ Cumhuriyet Gazetesi, birçoğumuza gazetecilik okulu olmuş, çok sese çatı olmuş, yüzlerce okurunu sırf kolunda o gazete var diye faşist ve çeteci cinayetlere, devlet işkencelerine kurban vermiş… Daha da ötesi, Uğur Mumcu’ sunu, Ahmet Taner Kışlalı’sını, Muammer Aksoy ile Bahriye Üçok’u bombalara parça parça vermiş bir cumhuriyet Cumhuriyet’i, kendi bahçesine atılan bombanın esas manasını sorgulamamayı, esas manasını inkârı tercih edivermiş. Bu nasıl bir şey!”
Orhan Pamuk’un Nobel almasına karnı guruldayanların, kalem oynatmaya değer bulmayanların, “Hepimiz Hrant’ız” tümcesine kafayı takanların, CHP-MHP koalisyonu kurmaya sıvananların artık o “derin uykudan” uyanmaları gerekiyor.
Ben bugün “uyandırma servisi görevini” gönüllü olarak üstlendim. Gerek Cumhuriyet yazarlarından gerek okurlardan bu görevi sürdüreceklerin olacağına inanmak istiyorum.
Bugün Uğur Mumcu’muzun ölüm yıldönümü.
Böyle bir günde bu tür bir yazıya sıvandığım için üzgünüm.
Sevgili Uğur Ağabey’le neredeyse küs olanlar ve onunla karşılaşmamak için her türlü yolu deneyenler, baktım da panel panel gezip O’nu anlatıyorlar.
Çok güldüm.
İnanıyorum ki Uğur Mumcu da çok gülmüştür.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.