Ama…
AKP, yerel seçimleri öne çekmek için nabız yoklamaya şimdiden başladı bile…
Çünkü…
Sonbaharda erken yerel seçim yapmak istiyor.
AKPnin yerel seçimleri öne çekmek için bazı gerekçeleri var. Fakat bunları şimdilik kamuoyu ile paylaşmıyor.
Ancak…
En büyük sinyal, AKP örgütlerindeki hummalı çalışmalar, erken yerel seçimin olacağının bir göstergesi değil mi?
Örneğin; aralarında İzmirin de bulunduğu çeşitli merkezlerde ”Siyaset Akademisi” adı altında paralı siyaset okullarının açılıyor. ( Kadınlardan 250, erkeklerden 500 YTL alınıyor.)
Yerel yönetimlere talip olanlara, şubat ayından itibaren 10 hafta eğitim verilecek. ( Merak ediyorum, bu okullara gidenlerden acaba kaçı aday gösterilecek.)
Önümüzdeki günlerde il kongreleri hariç; ilçe, belde örgütleri ile kadın ve gençlik kollarının kongreleri yapılacak. İl kongreleri ise seçim sonrasına bırakıldı. Şimdi kongre zamanı değil…
İl kongresi ve büyük kongrenin seçim sonrasına bırakılması, partinin seçimlere hazırlığının önemli bir göstergesi değil mi?
Hatta genel merkez tarafından şimdiden bazı illerde temayül yoklamalarına başlandı bile…
Örgüte ve vatandaşlara ”Belediye başkanınızdan memnun musunuz?”
”Memnun değilseniz yerine yerine kimin belediye başkanı olmasını istersiniz?” gibi sorular soruluyor.
* * *
MİLLETVEKİLİ genel seçimlerinin öne alınması için TBMM karar alabiliyor. Yerel seçimlerin öne alınması için ise anayasa değişikliği yapılması gerekiyor.
Mahalli idare seçimleri anayasanın 127. maddesinde düzenleniyor. Şu anda AKPnin sayısal çoğunluğu anayasayı değiştirmeye yetmiyor.
Diğer partilerden destek alması gerekiyor.
Peki diğer partiler, erken yerel seçim istiyor mu? Bu konuda hiç birinde henüz bir çalışma görünmüyor.
Eğer AKP, Mecliste yalnız kalırsa o zaman bu konuda anayasa referandumu ihtimali de oldukça kuvvetli. Sonbahara doğru ülke topyekun bir seçim havasına girebilir.
Bence, yerel yönetimlere soyunanlar, hazırlık yapmaya şimdiden başlasa iyi olur.
Seçim kazanmanın yolu
GEÇTİĞİMİZ haftalarda bu sütunlarda CHP ve DSPnin yerel seçimde ne yapması gerektiğini yazmıştık.
Ankarada kampa alınan DSPli il başkanlarının toplantısında çoğunluk, ”Artık seçimlere tek başımıza girelim, gücümüzü gösterelim. Genel seçimlerde biz destek verdik, yerel seçimlerde de CHP bize destek versin” diyor.
Genel Başkan Zeki Sezer de çoğunluğun görüşüne saygı duyduğu belirtiyor ve özellikle İzmir, Eskişehir, Muğla ve Bartın başta olmak üzere CHP ve DSPnin iş başındak olduğu yerel yönetimler için işbirliği yapılması gerektiğini ortaya atıyor.
Aslında bu işbirliğinin her yerde yapılması daha doğru olmaz mı? Hatta bu işbirliğine diğer partileri de (Laik cumhuriyetten ve ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olan partiler) davet etmek, cepheyi genişletmek en doğrusu değil mi?
Nitekim yerel seçimlere hazırlık sürecinde ilk bombayı MHP patlattı.
MHP lideri Devlet Bahçelinin ”Büyükçatı” adını verdiği proje, AKPnin ”hükümet olmanın avantajını” değerlendirerek öne geçmesini engellemeyi amaçlıyor.
CHP, DSP, DP ve ANAVATANın girmesi hedeflenen ”Büyükçatı” projesine göre, büyükşehirlerden beldelere kadar her seçim bölgesinde hangi partinin güçlü olduğu saptanacak. Güçlü olan desteklenecek, karşılığında meclis üyelikleri diğer partilere dağıtılacak.
Böylece hükümet desteğini arkasında alanlara gereken ders verilecek.
Yoksa…
Ülkenin adım adım nereye doğru sürüklendiğini göz önüne alırsak, tek çözümün işbirliğinden geçtiğini sanırım söylemeye gerek yok. Sizce de öyle değil mi?
….
NOT: MHP, eğer AKPnin bazı icraatlarına destek vermeye devam ederse, bu çatı daha kurulmadan çöker.
İzmirin vizyonuna uygun aday
SONARIN yaptığı son ankete göre; İzmirde CHP yüzde 37.22, AKP ise yüzde 34.87 çıktı.
Yani…
Yarın bir seçim olsa, kimse İzmirde büyükşehir belediye başkanlığını banko CHP, ya da AKP kazanır diyemez. Bu nedenle, İzmirde büyükşehir belediye başkanlığı koltuğu bıçak sırtında. Görünen o ki; İzmiri her iki parti de kazanabilir.
Ancak…
Doğru aday gösterilirse…
Çünkü…
Aynı ankette ”Adayın kişiliğine oy veririm” diyenlerin oranı yüzde 43.1 ile parti oylarından daha fazla.
Bu nedenle İzmirin vizyonuna uygun, EXPOya talip olan kenti temsil edebilecek en az iki yabancı dil bilen, çalışkan, her kesimle barışık, şaibesiz, lekesiz ve dürüst bir isim aday gösterilmeli. Aksi takdirde İzmire çok yazık olur.
Bu kenti kim ihmal ediyor?
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir milletvekili Nükhet Hotar Göksel, geçtiğimiz günlerde Milliyet Egeye verdiği röportajda ”İzmir hak ettiği yerde değil. Yerel yönetimler kenti iyi yönetemiyor” diyerek AKPli belediyelerin bulunduğu kentleri örnek gösterdi.
Oysa…
Sevgili milletvekili, hükümetin İzmiri nasıl ihmal ettiğinden ve kente ayrılan payın her geçen gün nasıl azaldığından hiç söz etmedi.
Ekonomiden sorumlu bakan Nazım Ekren, CHP İzmir Milletvekili Abdürrezzak Ertenin soru önergesine verdiği yanıtta hükümetin İzmire ne kadar önem verdiğini şu rakamlarla gözler önüne serdi:
”1997 yılında Türkiye bütçesine yüzde 6.69 oranında katkı sağlayan İzmirin bütçeden aldığı pay yüzde 2.65 idi. Aradan geçen 10 yıl İzmirin aleyhine işledi. İzmirin bütçeye katkısı 10 yılda yüzde 27 artışla yüzde 8.55e çıkarken, bütçeden aldığı pay ise yüzde 27lik düşüşle 1.94e geriledi.”
Yerel yönetim mi, yoksa hükümet mi İzmiri ihmal ediyor?
Kararı siz verin.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.