TUDEM çocukları ağlattı

Çocukları at yarışçısı olarak gören çarpık eğitim sisteminin dişlilerine biz de teslim olmaya başladık ne yazık ki. İlkokul üçüncü sınıfa giden oğlumuz Kerem, bütün sınıf arkadaşlarının da katıldığı TUDEM seviye tespit sınavına girdi. Ama ne sınav…

İçine girmeyince, uzaktan ahkam kesmesi kolay oluyor. “Ben çocuğumu bu bitmek bilmez sınav stresine sokmayacağım” diye düşünebilirsiniz. Ama gel gelelim iş uygulamaya gelince, öğretmeni önerip, bütün arkadaşları katılmaya kalkınca, gel de sınava gönderme!

Sınav yerimiz, evimize çok fazla uzak olmayan İzmir Ekonomi Üniversitesi. Cumartesi sabahı sınavdan 15 dakika önce giriş kapısındayız. “Giriş kapısı” zannettiğimiz kapı, ne hikmetse “bloke durumda”. Yani işlemiyor. Herkesi arka kapıya yönlendiriyorlar. Üniversitenin arka kapısına ulaşmak, kalabalık ve hengame arasında 10 dakikamızı alıyor. Fakat arka kapıdan girmek ne mümkün! Bir itiş-kakış ki, çocuklar ezilecek! Bir yanımda Kerem, diğer yanımda İrem (7 yaşında) kalabalığı yarmaya çalışarak ilerliyoruz. Belli bir yerde veliler durduruluyor ve sadece sınava girecek olan çocukların geçmesine izin veriliyor. Neyse, sınava 2 dakika kala Kerem’i görevlilere teslim ediyoruz. Ama çocuk daha sınava girmeden kalabalıktan “tırsmış” ve “korkmuş” durumda. Beti benzi atmış bir halde bizden ayrılıyor.

Bu arada İrem’i org kursuna bırakıp, sınavdan çıkış kapısını buluyorum. 2 saat sürecek bir sınav, ama çocukların çoğu ilk kez böyle bir deneyim yaşıyor. Üçüncü sınıflar ilk kez katılıyor. Bu arada dördüncü ve beşinci sınıflar da var. “Ya zamanından önce çıkmaya kalkarlarsa” düşüncesiyle bütün veliler çıkış kapısının bulunduğu kafeterya yanındaki meydana doluşmuş. Oğlumun kankası Tuğberk’in annesini bulup, birlikte beklemeye başlıyoruz.

Çocuklar gireli henüz 1 saat olmuş, ama bekleme yerinde, ben diyeyim 2 bin, siz deyin 3 bin (hadi çekinmeden diyebilirsiniz!) kişilik bir kalabalık var. Nitekim ilk grup çocuk, velilerin alkışları arasında çıkmaya başlıyor. Esas pandomim de bundan sonra kopuyor. Çocuklar yüksekçe bir merdivene alınıp, velileri görür umuduyla burada adeta kurbanlık koyun gibi sergilenmeye başlıyor. Bazı görevliler çocukları kucaklarına alıp yukarı kaldırıyor. Çocuğunu gören, kalabalığı yararak ona ulaşmaya çalışıyor.

Yetkililerin “çıkış anında yapılacaklar” başlığı altında düşünülmüş herhangi bir organizasyonları yok. Çıkan çocukların geçeceği bir koridor oluşturulmamış. Görevliler, akılları yeni başlarına gelmiş bir halde, velilerden geri çekilmelerini istiyor. Geri çekilmek ne mümkün! Kimse yerinden kıpırdamıyor.

Anne-babasını göremeyen çocuklar merdivenlerde ağlamaya başlıyor. Çocukların ağladığını gören veliler, görevlilere bağırıp çağırmaya başlıyor. Çocuklar gürültüden ve karmaşadan korkup, daha da içli bir şekilde sulandırmaya devam ediyor.

Tuğberk’in annesi Gamze ile kenardaki yerimizden kıpırdayamıyoruz. Ara sıra bankın üstüne yükselip, çocukların çıkıp çıkmadığını kontrol ediyorum. En çok hayıflandığım konu ise, fotoğraf makinemin yanımda bulunmayışı…

Nihayet, Kerem’i birinin kucağına alınmış, endişeli gözlerle beni ararken görüyorum. Şimdi iş kalabalığı yarmaya geldi. İzin isteye isteye öne kadar zorlukla da olsa ulaşıyorum. Çocuğu elinden tuttuğum gibi, itiş kakış arasında kendimizi tenhaya atıyoruz.

Fakat bizim oğlan, yaşadıklarından paniklemek şöyle dursun, kendince eğlence konusu çıkarmış. Arkadaşlarıyla, sınavları bittiği halde dışarı bırakmayan öğretmenleri nasıl atlatıp kaçtıklarını anlatıyor heyecanla…

Gamze ile sonra telefonla konuştuğumuzda, bizden sonra ortalığın daha da karıştığını, sınav sonunda çocukların farklı çıkış kapılarından bırakıldığını, bu yüzden çocukların anne-babalarını uzun süre bulamayıp, üzücü sahneler yaşandığını öğreniyorum. Ayrıca, Tuğberk’in bir daha kesinlikle sınava katılmak istemediğini de…

İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde, 1800 öğrenci sınava katılmış. Gazetelere de yansıdığına göre, sınav sonrası çoğu kaybolma tehlikesiyle yüz yüze kalmış. Mağdur olan velilerin bu işin arkasını bırakmayacağına eminim.

İyi niyetle başlanan bir işin, organizasyonsuzluk nedeniyle hangi boyutlara ulaşabileceğinin iyi bir göstergesiydi TUDEM sınavı. 1984 kurulmuş ve kitlesel sınavlar düzenleyen, özel eğitim veren, yayınları bulunan Test Uygulama Değerlendirme Eğitim Merkezi (TUDEM), son sınavda çuvalladı. Adeta kendi ayağına kurşun sıktı. Çünkü görüştüğüm bütün veliler, “bir daha asla” deyip yaka silkiyor.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın