En büyük bayram, hepimize kutlu olsun.
Bugün bize bu bayramı zehir etmeye, Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamaya çalışanlara karşı tek yürek, tek vücut olacağız.
Bugün vatan uğruna canını verenler için meydanlara çıkacağız.
Her yeri gelincik tarlasına çevireceğiz.
Çünkü, bugün bayramımız var.
Peki, bu bayrama, bu cumhuriyete nasıl kavuştuk?
İsterseniz şöyle bir hatırlayalım.
1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı sonrasında ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.
Ulusuna güvenen Mustafa Kemal Paşa, “Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır” diyordu.
Yurdun dört bir tarafından gelen temsilciler 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçti, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.
Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörelerde düşmana karşı koydu, diğer yanda Mehmetçik pek çok cephede savaştı ve yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.
Son padişah Vahdettin, düşmanla birlikte ülkeden kaçtı.
İmzalanan Lozan Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu.
Ankara başkent oldu. Atatürk; 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya’da yemeğe çağırdı ve onlara, “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” dedi.
84 yıl önce bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ülkenin yönetim biçiminin cumhuriyet olduğu kabul edildi. “Benim en büyük eserim, Türkiye Cumhuriyetidir” diyen Atatürk, kurulan cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı oldu.
Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Yani söz cumhurundur.
Şimdi de son sözü cumhur, yani halkımız söyleyecek ve cumhuriyeti koruma, kollama, yaşatma görevinden asla taviz vermeyeceğiz.
Cumhuriyetimizi yıkmaya, vatanı bölmeye kalkanlara gök kubbeyi dar edeceğiz.
Yoksa, yarın çok geç olabilir.
***
CHP, doğru adayla Büyükşehir’i alır
GEÇEN hafta sonu, pek çok kimsenin ne için oy kullandığını dahi bilmediği bir referandum yapıldı.
Türkiye genelinde halkın yüzde 69’u ‘evet’, yüzde 31’i ‘hayır’ dedi.
Evet oylarının özellikle doğu ve güneydoğu bölgesindeki illerde yüzde 90’ların üzerinde çıkması halkın kafasında çeşitli sorularının oluşmasına neden oldu.
Pek çok kişi o bölgede kimi siyasi partilerin DTP’nin değirmenine su taşıdığı görüşündeydi.
Kuşkusuz yurt genelinde ve özellikle ‘hayır’ oylarının fazla çıktığı bölgelerde katılım oranının düşük olması da katılmayanların tavrını ortaya koydu.
‘Oyununuza alet olmam’dedi. İzmir’de evet (yüzde 48.68) ve hayır (yüzde 51.32) oyları birbirine çok yakın çıkınca, büyükşehir belediyesini ele geçirmek isteyen AKP’nin yöneticileri oldukça umutlandı.
Ama…
Bu umut boşuna…
Çünkü…
Kazın ayağı hiç de öyle değil.
İsterseniz rakamları bir kez daha okuyalım ve AKP’nin umutlanmakta haklı olup olmadığını birlikte değerlendirelim.
İzmir’deki mevcut 2 milyon 536 bin 101 seçmen var.
Pazar günü bu seçmenin sadece bir milyon 645 bin 893’ü sandık başına gitti.
Yani… Yüzde 64.90’ı…
Sandığa gitmeyenlerin sayısı 890 bin 208.
Bütün bu rakamlar İzmir’in 28 ilçesi için geçerli…
Peki… .
İzmir Büyükşehir Belediye sınırları içindeki Aliağa, Balçova, Bayındır, Bornova, Buca, Çiğli, Gaziemir, Güzelbahçe, Karşıyaka, Kemalpaşa, Konak, Menderes, Menemen, Narlıdere, Seferihisar, Torbalı ve Urla’nın yer aldığı 17 ilçede durum nedir biliyor musunuz?
Hemen söyleyeyim.
17 ilçedeki ‘evet’ oylarının toplamı 646 bin 375, ‘Hayır’ oylarının sayısı ise 726 bin 85.
Bu ilçelerde sandığa gitmeyenlerin sayısı ise 799 bin 463.
Büyükşehir sınırları içindeki ilçelerde ‘hayır’ diyenlerin oranı yüzde 52.90, ‘evetçiler’ ise yüzde 47.10.
Yani…
İzmir’in genelinde alınan sonuçtan çok farklı.
***
Örneğin; İzmir’in en büyük ilçesi Konak’taki 589 bin 880 seçmenden 241 bin 45’i sandığa gitmedi.
Bu nedenle ‘evet’ oyları, ‘hayırcılar’dan 10 bin 477 fazla çıkınca, AKP’liler umutlanmaya başladı.
Oysa bu oy kullanmayanların yarısı, yarın yerel seçimlerde sandık başına giderse tablo çok farklı oluşur.
Karşıyaka’da tam 148 bin 618 kişi sandık başına gitmediği halde ‘hayır’ oyları ‘evet’e göre 23 bin 890 fazla çıktı.
Bornova’da ‘hayır’ oyları ‘evet’ten 4 bin 829 adet fazla çıkmasına karşın, bu ilçede tam 104 bin 791 kişi oy kullanmadı.
Aynı şekilde Narlıdere de seçmenin neredeyse yarısı, yani 18 bin kişi sandık başına gitmediği halde bu ilçede ‘hayır’ oyları, ‘evet’i ikiye katladı ve 6 bin 419 oy fazla çıktı.
Diğer ilçelerde de durum üç aşağı beş yukarı aynı.
Eğer CHP, referandumda sandığa gelmeyen 799 bin 463 bin seçmenin yarısını sandığa getirebilecek bir ismi yerel seçimde aday gösterirse rahat rahat kazanır.
Çünkü… 22 temmuz seçimlerinde sonuç ortada…
O seçimde oy kullanan 2 milyon 143 bin 619 seçmenden, AKP 636 bin 826, MHP 289 bin 800, Genç Parti 156 bin 551, Demokrat Parti 108 bin 359, aralarında DTP’li iki adayın bulunduğu 40 aşkın bağımsız aday ise toplam 82 bin 802 oy aldı.
CHP’nin 740 bin 269 oy aldığı genel seçimlerde geri kalan toplam 73 bin 301 oy ise sırasıyla SP, İP, HYP,ATP, BTP, ÖDP, TKP ve LDP arasında paylaşıldı.
Şayet yerel seçimlerde her parti kendi adayını çıkarırsa, CHP İzmir büyükşehir sınırları içinde Torbalı, Menemen, Kemalpaşa ve Buca dışındaki bütün ilçelerde kolay kolay seçim kaybetmez.
Dolayısıyla büyükşehiri de rahatlıkla kazanır.
Tabi, doğru düzgün adaylar gösterilirse…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.