Kumbarasındaki 31 YTL.’yi koşa koşa “Ben büyüyünce bu okulda okumak istiyorum” diye bağışladığı belirtilen minik Efe’nin okumayı hayal ettiği Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi yeni binasının temeli atıldı.
Yüksek puanları nedeniyle üniversite sınavında girilmesi hala güç olan İletişim Fakültesi’nin “İzmirlilerin katkısıyla” yapılması planlanan yeni binası, “mesleğimize neler katacak?” diye düşünmeden edemiyorum.
Okulu bitiren pek çok arkadaşım şu an medya sektöründe çalışmıyor. Sektörde kendi işini kuran arkadaşlarımız ise, İzmir’in bir türlü yenemediği makus talihiyle savaşıp duruyor .
İstanbul’a “kaçabilenler” içinde, büyük tirajlı gazetelerin köşelerinde kendine sütun açanlar bulunuyor Allah’tan da biraz umutlanıyorsunuz. Çünkü İzmir’de medya sektöründe çalışanların hali gerçekten sıkıntılı.
Gazetelere staja giden öğrenciler, yol parasını güç bela alırken, reklam ya da halkla ilişkilerin cazibesine kapılanlar ise ajans sahiplerinin insafına kalmış bir yaşama “merhaba” diyorlar. Yol ve yemek parasının genellikle “lütfen ve tenezzülen” verildiği sektörde, bir sömürü düzeni kurulmuş gidiyor.
Oysa ne umutlarla girer bir genç İletişim Fakültesi’ne. Kalemi iyiyse, heyecanı varsa, biraz da öğretmenlerinden destek görürse hovardaca hayaller kurar. Tüm Türkiye’yi yerinden oynatacak, bütün pislikleri ortaya dökecek haberler yapacaktır.
Halkla ilişkiler Bölümü’nde okuyorsa, sosyal projeler aklını başından alır, derslere ısındıkça. Uluslararası sermayeli şirketlerin halkla ilişkiler departmanlarında büyük bütçelerle planlanan sosyal sorumluluk projelerine imrenir. Örneğin, sokak çocukları, çöp karıştıranlar gözüne ilişir. Duyarlılığı artar.
Görsel bölümdekiler, her şeye tasarımcı gözüyle bakmaya başlar bir süre sonra.
Eğitim koşullarındaki olanaksızlıklara karşın; parlak hayaller kurarak mezun oldukları okulları için, “Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu, sonraki adıyla “İletişim Fakültesi ne verdi bize?” diye konuşan mezunlar ise, “keşke…” diye sürdürürler sözlerini bir araya geldiklerinde.
Benim gibi en az 18 yıl önce mezun olmuş olanların “Keşke …” diye başlayan çümleler kurmasının nedeni soğuk dersliklerde, dar koridorlarda, yetersiz kütüphanelerde, teknik olanaktan yoksun fotoğraf stüdyolarında alınan eğitim midir sadece?
Yöneticilerin bakış açısını, vizyonunu geliştirmek, öğrencilere yaşam dersi de verecek, yetkin öğretim görevlilerinin çoğalması için koridorların genişlemesi işe yarayacak mıdır bundan böyle?
İyi niyetli çabalarla temeli atılan uluslararası standartlarda bir iletişim fakültesi binası, okul yöneticilerinin 39 yıllık hayaliyse, kaliteli bir okuldan piyasa koşulları karşısında sarsılmayacak kadar donanımlı, duyarlı mezunlar vermesi de Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan 18 yıl önce mezun olmuş bir öğrencinin hayali…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.