Piyasalar ise 18 Eylül’de Amerikan Merkez Bankası FED’in gösterge faizini ne kadar düşüreceğini nefesini tutmuş izliyor.
FED; faizde 0.25 puan gibi bir indirime giderse bu indirimin kademeli olarak devam edeceği anlamına gelecek. Eğer indirim 0.75 puan ve hatta 1 puan gibi büyük ölçüde olursa, bunun “şok” etkisi yaratacağı ve bir defalık indirim olacağı söyleniyor.
Türk sanayiciler zaten bir süredir beklemedeydi… ‘Erken seçim’ denildi, bekledi… ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi’ denildi, Türkiye’de uzun süre piyasaların nabzı bu konuyla attı, sanayici yine bekledi… ‘Yeni hükümet kurulsun, piyasalara moral olsun’ denildi yine beklendi.
Şimdi Amerika’daki türbülansın durulmasını bekliyor beklemesine ama bu kez nedenini özellikle üretimine odaklanmış, zor koşullarda üretim yapmaya çalışan Anadolu sanayicisi eskisi kadar net hissedebilmiş değil.
Aslında Anadolu sanayicisi bu ülkenin nabzını farklı tutabiliyor. Global krizin etkisi kadar, duran üretim ve sanayi yatırımlarının ülkeyi nasıl etkileyeceğini hem kendi adına hem de şehri ya da memleketi adına daha net görebiliyor. Çoğunun elinde anında yatırıma hazır büyük sermayeler yok, ortalık düzelsin de bu paraları harcayalım diye sabırsızlanmıyorlar. Üstelik yüksek faizle zahmetsiz para kazanmanın yolu da hazır. Ancak ülke ekonomisi için de, kendileri için de yavaşlayan yatırımların bir süre sonra domino etkisiyle ülkelerini ve kendilerini vuracağını görüyorlar.
***
Zamanında yatırım yapmamakla uluslararası rekabette teknoloji zayıflığından tutun, hedefleri oranında büyüyememeye kadar varan bir dizi konuda geri kalacaklarını biliyorlar. Her yıl yüz binlerce işsizin katıldığı ekonomide bu ülkede yatırımların altı ay ertelenmesinin bedelinin görünenden büyük olacağının farkında ama piyasalar ürkek, haliyle o da ürküyor.
Amerika durgunluğu önlemek için faizleri düşürürken, bizde yüksek faizle boğuşan Türk sanayicisi tüm endişelerine rağmen “haydi artık yatırım için bir kıvılcım yakın” diyor. Son günlerde Anadolu’nun birçok yanından bu ve benzer çağrıları duyuyoruz. Bazı mikro kolaylıklar sağlandığı takdirde, gayrimenkul sektöründe yaşanan canlılığın fabrika yatırımlarına da sirayet edebileceğini görüyoruz.
****
Elbette Amerikan ekonomisinde artan bir durgunluk zaten ekonomileri zor durumda olan Avrupa ülkelerine de sirayet edecek, bu da ihracatla yol almaya çalışan Türkiye için risk oluşturacaktır. Ama beklemenin, durgunluğun, piyasada had safhada yaşanan nakit sıkıntısının da vereceği zararı iyi hesap etmek gerekiyor.
Sonuçta, 18 Eylül geldi, çattı…. Umalım ki artık beklemek için önümüze bir başka engel çıkmasın…
—
Kuraklığın etkileri marketlerde
olarak karşımıza çıkacak
Her zaman gülümseyerek hatırlarım. Dimes Meyve Suları ve Diren Şaraplarının Yönetim Kurulu Üyesi Erol Diren’le ilk tanışmamızdı, röportaj için gitmiştik. Erol Diren, şirketin kurucusu babası Vasfi Rıza Diren’i öyle bir anlatmış, onun köy enstitüsünden kaynaklanan ve ölümünden sonra da uygulanmasını vasiyet ettiği kuralları heyecanla yansıtmıştı. Meyve fidanlarının köylüye dağıtımından, halıcılığın gelişmesine, kuruldukları Tokat’a gelir olsun diye halı tezgahları ve ipekböcekçiliğini getirme uğraşılarını anlatmıştı. Gazetede röportaj yayınlandıktan sonra fark ettim ki; tam sayfa röportajın neredeyse tamamı Vasfi Rıza Diren üzerine kurulu olmuş, Erol Diren’in anlattığı diğer konular ancak bir kutu şeklinde yer alabilmişti.
Bu kez Diren’lerin 3. kuşak temsilcisi torun Ozan Diren’le konuşuyoruz. Dimes olarak meyve suyunda ve sütte sağlıklı bir çizgide satış grafiklerini sürekli yükseltmeyi başardılar. Son günlerde de dünya çapında tanınan basketbolcumuz Mehmet Okur’la yeni bir kampanya başlattılar. Şimdi meyve suyunu sporculara, gençlere, çocuklara sadece sağlıklı bir ürün olarak değil, keyifle de içecekleri, eğlenceli bir içecek olarak da benimsemelerine çalışıyorlar. Bu nedenle kendilerine rakip olarak artık sadece meyve suyu sektörünü değil, içecek sektörünü görüyorlar.
Sonuçta gazlı içeceklerin çoğu aslında spora uygun değil ama reklam taktikleri sonucu sporcuların alması gereken içecekler onlarmış gibi algılanıyor. Dimes şimdi bu konuda reklam stratejisini yeni kutu ambalajlar çıkartarak da pekiştirecek.
Kampanyanın asıl hedefi bu. Doğrudan satışı artırmaya yönelik kampanya yapılmıyor çünkü Ozan Diren, Dimes’in satış hedeflerine her yıl sağlıklı biçimde zaten ulaştıklarını belirtiyor. Geçen yılı 100 milyon litre ile tamamlamışlar, bu yılda hedefleri 135 – 140 milyon litreye ulaşmak üzereler. Bu gelişimi yalnızca Dimes’in başarısına da bağlamıyor Ozan Diren. “Hatırlayın, 10 yıl öncesinde, arkadaş, aile ziyaretlerinde meyve suyu içmek ayıp karşılanıyordu, çocuklar içer gibi yaklaşılıyordu. Artık sosyal ortamlarda birçok yerde meyve suyu çocuk içeceği olarak görülmüyor” örneğini veriyor.
***
Yüksek miktarda ihracat yapan bir kuruluş olarak düşük kurdan Dimes de doğrudan etkileniyor. Ozan Diren, şu anda ihracat pazarlarını kaybetmemek için zaman zaman zararı göze aldıklarını anlatıyor. Türkiye’nin içime hazır meyve suyu ihracatının yüzde 60’ını yapan Dimes’in birçok ülkede 60’a yakın ürünü bulunuyor.
***
Ozan Diren’le konuşurken geldiğimiz nokta Türkiye açısından kritik bir geleceğe de işaret etti. Kuraklığın etkisini ilk kez bu yıl bu kadar net hissettiklerini anlatan Diren, şeftali fiyatlarının geçen yıla göre 2 katına ulaştığını, sütün gittikçe pahalandığını söylüyor. Süt pahalanıyor, çünkü hayvan yemi pahalandı, mısır verimleri düştü. Aynı alanda, aynı sulamayla, aynı kullandıkları gübre ile nerdeyse yarı yarıya verim elde ettiklerini belirten, Diren’e göre; kuraklığın hammadde maliyetlerine etkisi zincirleme yayılacak. Çünkü tarlalarda, meyve bahçelerinde kuraklığın etkisi tahmin edilenden daha fazla oldu. İlk etapta şirketler aradaki farkı bir süre sübvanse edebildiler ama artık bu gelişme daha çok ürünün fiyatına yansıyacak. Ozan Diren, çoğu hammadde fiyatının geçen yıla göre yaklaşık iki katına ulaştığını belirtiyor.
***
Görünen o ki, mevsim yüzünü kışa doğru döndürse de, kuraklığı unutmamız kolayca mümkün olmayacak. Marketlerden aldığımız hammaddesi tarıma dayalı konservelerin, meyve sularının ve daha birçok ürünün fiyatlarında karşılaşacağımız artış, kuraklığın bu kez dolaylı etkisi olarak yansıyacak…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.