Yerli ara malı üretmek neden hayal?

Türk sanayisi için belki de en çok düşünülmesi gereken konuların başında “ara malı üretiminde ithalatın payı” geliyor.
Türkiye’nin kanayan yarası cari açığın öncelikli nedeni dış ticaret açığı ve yazık ki ihracat rakamlarını konuşurken hala tırmanan ithalat rakamlarını görmezlikten gelmeye devam ediyoruz.
Burada neşteri doğru yere vurmak artık kaçınılmaz.

***

Gelinen durum, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında yapılan ihracatı da amacından uzaklaştırıyor, ithalatı tetikler hale getiriyor. Sonuçta Türkiye, 100 dolarlık ihracat için 74 dolarlık ara malı ithalatı yapmak zorunda kalan bir ülke haline geldi.
Bundan sonra izlenecek yol çok önemli ve bize göre çiçeği burnunda bakan ancak sanayi dünyasının deneyimli ismi Zafer Çağlayan’ın omuzlarındaki büyük yük bu konudur. İllere teşvik gibi ne İsa’ya ne Musa’ya yarayan bir teşvik sisteminden öteye gidilerek, “Yerli ara malını teşvik edecek” sisteme hızla kayılması gerekiyor.
Elbette bugünkü düşük kur politikası sürdüğü takdirde, Türkiye’de üretilebilen birçok ara mallı ürünü yerli üretimle karşılamak zor. Ancak Türkiye’nin kur politikasının yerine oturmasını bekleyecek lüksü de kalmadı, formül üretilmesi gerektiği açıkça ortada.

***

Ara malı ihtiyacının ithalat ile karşılanması hem yurtiçinde ara malı üreten sanayi kollarına zarar veriyor hem de kendi işsizlik açığımız artarken, ithalat yaptığımız ülkelerde istihdamı desteklemiş oluyoruz.
En çok ara malı ithalatı yapan sektörlerin acilen belirlenerek, bu sektörler için öncelikli teşvik sağlanmasında yarar var.
Yoksa gözümüzü kısarak ithalattaki artışı görmezlikten gelerek, ihracatımız 100 milyar doları aşıyor demeye devam etmek mümkün ama fotoğraf artık rötuş kaldırmıyor…

*****

Turizm için “tema envanteri” çıkarılmalı

Son günlerde ismini sıkça duymaya başladığımız Çeşme Sheraton’ın bu ününün magazinvari değil, hak edilmiş bir sonuç olduğunu gittiğinizde fark ediyorsunuz.
Öncelikle dünyanın dev zincirlerinden Sheraton’a ilk franchising verdirmeyi başaran bir otelden söz ediyoruz. Öyle ki Çeşme Sheraton’un başarısnın ardından dünya merkezi isim haklarını devire artık sıcak bakmaya başlamış.
Gittiğimizde gördük ki; Çeşme Sheraton, yarım asrı geçmiş bir kuruluşa yeni franchisingler verdirecek cesareti sağlayacak bir işletme yöntemi ile idare edliyor.
Otelde herşey dahil sistemi kesinlikle uygulanmıyor, kaliteli ve zengin yabancı müşteriye hitap edilirken segment bazlı hareket ediliyor. Bu anlamda Türk turizminin önemli eksikliği gideriliyor. Oteli meşhur yapan ise daha farklı bir yönü; özel olarak tasarlanmış SPA ve Bali’den getirilen 10 masör. Biz masaj yaptırmadık bilemeyiz ama yaptıranlar Uzakdoğu’yu hiç aratmadıkları konusunda ısrarcı.

***

Yıllarca deniz kum güneş turizmiyle Çeşme’nin geldiği yol belli… Tıkandı artık. Oysa Çeşme’nin muhteşem bir termal suyu var. İçerdiği minerallerle özellikle ağrılar ve cilt hastalıklarına iyi geldiği tescilli. Ancak iyi tanıtılmadığı için, iyi bilinmiyor. Avrupa’da özellikle İskandinav ülkelerinde, Norveçlilerin ilgisi şimdiden büyük. Ama otelin sahipleri … ve İskender Dilek kardeşler ile genel müdür Mesut Güven bu ilgiyle yetinmemişler, Türkiye’nin en büyük kongre salonunu da otele eklemişler. Kapıları, avizeleriyle sarayları andıran, 27 salondan oluşan kongre salonu ile SPA merkezi için 15 milyon dolar harcanmış.

***

Aynı anda 4 bin kişi kapasiteli kongre salonu daha yeni tamamlanmasına karşın şimdiden hem Sheraton’un hem de 4 otelin daha kış sezonu rezervasyonlarını kapatmış. Genel Müdür Mesut Güven, bölgedeki otel ve yatak sayısı artmış olsa daha büyük kongreleri yapabileceklerini belirtiyor. Güven’e göre bölgede 5 yıldızlı otel sayısının ama “belli bir konseptlere sahip” otel sayısının artması lazım.

***

Özel sektör, gücüyle fark yaratmaya çalışırken, Turizm Bakanlığı’nın bu arayışları teşvik edecek bir politika izlediğini söylemek ise zor. Belki bundan sonra yeni bakanla birlikte değişiklik yaşanır. Çeşme’de 11 bin yataklı sağlık merkezi yapmak için birçok kuruluş biraraya geldi, hala yer tahsisi bekleniyor. Yıllar böyle yitirildi. Avrupa’da birçok ülke kendi sağlık hizmetlerinin pahalı olmasından dolayı, kür ve sağlık amaçlı harcamalarını yurtdışına kaydırıyor. Güven, bu konuda Kuveyt’le önemli işbirliğine hazırlandıklarını anlattı. Kuveytli sağlık bakanlığı müsteşarı Sheraton otelinin davetlisi olarak geldiğinde 2006’da 1.6 milyar dolar sağlık harcaması yaptıklarını anlatmış. 2007 – 2008 döneminde ayıracakları payı da 2.2 milyar dolar olarak belirtmiş. Rakamlar gerçekten çok büyük.

***

Sağlık turizminin önemli bir avantajı da gelen turistin en az 1 ay o ülkede kalması. Deneyimli turizmci Güven, Türk turizminde sayısının hızla artırılması gereken diğer bir alternatifin golf turizmi olduğunu söylüyor. Sheraton bu alternatifi de değerlendirmeye kararlı. Ancak bu konuda da 2 yıldır golf ile ilgili yaptıkları başvurulara yanıt bekliyorlar. Oysa golf, özellikle Çeşme’nin iklimine uygun bir spor. Çeşme’nin bu projelere yanıt vererek farklı konseptlerle gelişmesi mümkün, aksi takdirde onu boğan “yazlık turizmi”nin tamamen enkazı altında kalacak.
Yalnızca Çeşme için değil Türk turizmi için de artık özellikle turistik bölgelerde “temalı oteller”in dışında beş yıldızlı otel açılmasına izin verilmemeli. Her bölgenin avantajına uygun konseptlere göre otel tahsisleri desteklenmeli. Özellikle ‘herşey dahil’ sisteminin içine Türk turizminin geleceğini de dahil eden anlayışa işte böyle başarılı stratejilerle son vermek gerekiyor.

Kongre turizmi

Çeşme eğer uluslararası bir turizm beldesi olmak istiyorsa yılın 12 ayı bölgeyi canlı hale getirecek projeleri hayata geçirmekten başka çare yok. Termal potansiyelinden yararlanarak sağlık turizmi ve kongre turizmi bunun için iki önemli fırsat. Kongre turizmine yönelik Sheraton’un otelin içerisine monte ettiği kongre salonu Türkiye’nin en büyük kongre salonlarından biri olarak inşa edilmiş. 2 bin 200 kişinin toplantı yapabileceği büyük salonun yanı sıra fuar alanı 100 stand kurulabilecek büyüklükte. 27 salondan oluşan kongre binasında 17 çalışma salonu da yer alıyor.
Sheraton’un bu ününün magazinvari değil, hak edilmiş bir sonuç olduğunu gittiğinizde fark ediyorsunuz.
Öncelikle dünyanın dev zincirlerinden Sheraton’a ilk franchising verdirmeyi başaran bir otelden söz ediyoruz. Öyle ki Çeşme’nin başarısnın ardından dünya merkezi isim haklarını devire artık sıcak bakmaya başlamış.
Gittiğimizde gördük ki; Çeşme Sheraton, yarım asrı geçmiş bir kuruluşa yeni franchisingler verdirecek cesareti sağlayacak bir işletme yöntemi ile idare edliyor.
Otelde herşey dahil sistemi kesinlikle uygulanmıyor, kaliteli ve zengin yabancı müşteriye hitap edilirken segment bazlı hareket ediliyor. Bu anlamda Türk turizminin önemli eksikliği gideriliyor. Oteli meşhur yapan ise daha farklı bir yönü; özel olarak tasarlanmış SPA ve Bali’den getirilen 10 masör. Biz masaj yaptırmadık bilemeyiz ama yaptıranlar Uzakdoğu’yu hiç aratmadıkları konusunda ısrarcı.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın