İki olayda da mekan aynı: Sardes antik kenti.
Zaman : Biri Eylül 2007, diğeri bir buçuk yıl önce soğuk bir Ocak 2006 günü.
Konu : Antik kentte çekim ve program yapmak.
İlgili kişiler: Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri.
Yeni yaşandığı için öncelikle ikincisinden bahsederek yazıma başlamak istiyorum. Lidya Uygarlığı’nın Başkenti Sardes, Salihli’ye 10 kilometre kadar uzlaktıkta, çok önemli bir antik kent. En önemli özelliklerinden biri de tarihte ilk madeni paranın Lidya’da kullanılmış olması. Ayrıca “Karun kadar zengin” deyimine konu olan Kral Krezüs’ün de burada hüküm sürmüş olması.
Bu güçlü argümanları içinde barındıran ve tanıtım konusunda eşsiz bir kaynağa sahip olan Sardes’i ülke genelinde ve dünya çapında tanıtmak için, Basın Danışmanlığı yaptığım Salihli Ticaret ve Sanayi Odası yoğun çalışmalar yapıyor. Bu konuda Kaymakamlık, Belediye ve diğer kurumlar da ellerinden geldiğince katkıda bulunuyor.
Salihli Kaymakamlığı’ndan aldığımız duyuma göre, Sardes’e kalabalık bir grup turist gelecek ve burada konser verecekti. Salihli Kültür Şube Müdürü ile birlikte yanımıza bir kameraman alarak (görüntüler Salihli konulu bir tanıtım CD’sinde kullanılabilir düşüncesiyle) kafilenin ilk uğrak yeri olan Artemis Tapınağı’na gidiyoruz. Burada Sardes Antik Kenti’nin kazı ekibinin yerleşkesi de bulunuyor. Henüz turistler gelmeden, kameraman bir-iki detay çekimi yapmak istiyor. Orada bulunan Manisa Müze Müdürü bayan, çok saygısız bir şekilde, “Size çekim için kim izin verdi! Derhal kamerayı kapatın!” şeklinde çemkiriyor (çemkirmek fiili son zamanlarda çok kullanılmaya başladı. Yeri geldiği ve konuyu tam ifade ettiği için tercih ettim).
Kameraman neye uğradığını şaşırıyor. Çünkü yanında Kültür Şube Müdürü var ve Kaymakamlığın izniyle Salihli Ticaret ve Sanayi Odası adına çekim yapıyor. Hemen yanımızda bulunan Kültür Müdürü olayı izah etmeye çalışıyor ama, Müdüre Hanım dinlemiyor, yüksek sesle çekimin yasak olduğunu, bu konuda elinde yazı olduğunu tekrar edip, hararetle yazıyı bulmak için elindeki dosyayı karıştırıyor.
“Gelen turistlere çekim yasağı var mı?” diye soruyorum, “Onlar amatör çekim yapıyor, sizin kameranız da küçük amatör kameralardan olsaydı problem olmazdı” diyor.
Biraz sonra gelen üç otobüs dolusu turistin en az yarısında en gelişmişinden kamera ve fotoğraf makinaları bulunuyor. Hele bazıları tele objektifle çalışıyor, eserlerdeki bütün detayları kaydediyor. Ve bizim Müdüre Hanım bunlara hiç ses çıkaramıyor.
İkinci olay ise bir buçuk yıl önce yaşandı. Ege TV’den “Adım Adım Ege” programı için yapımcı Özgür Hancıoğlu Salihli’ye gelip çekim yapacağını bildirdi. Biz de Oda olarak Manisa Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne Sardes’te çekim yapmak için önceden resmi başvuru yaptık. Çekim günü ekip geldi, bize hala izin yazısı gelmedi. Birkaç kez telefonla aramamıza rağmen, olay hep yokuşa sürüldü. Bakanlıktan onay beklendiği gibi ifadelerle çekim engellenmeye çalışıldı.
Yarım günü izin bekleyerek geçirdiğimiz için televizyon yapımcısı arkadaşımız daha fazla dayanamayıp Manisa Kültür ve Turizm Müdürü’nü arayarak, sert konuşmalardan sonra olayı çözdü. Biraz sonra müdüriyetten tekrar aradılar ve sekreter Hanım, “Çekim için 70 YTL yatırmanız gerekiyor” deyince, yapımcı arkadaşımızın tepesi attı. “Elin turisti gelip bizim eserlerimizi istediği gibi çekiyor, siz bize kendi memleketimizde üvey evlat muamelesi yapıyorsunuz!” şeklindeki serzenişlerinden sonra söz konusu paradan da vazgeçildi ve Ege TV ekibi hava kararmadan son 15 dakikalık aydınlıkta alelacele bir çekim yapabildi.
Konuyu, bir çarpıklığı dile getirmek için kaleme aldım. Sorunu çözebileceğini ve bu konuda düzenlemeler yapabileceğini düşündüğüm yeni Kültür ve Turizm Bakanı’na ithaf olunur!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.