Çünkü…
AKP’liler “Biz böyle ihaleci bir meclis üyesi istemiyoruz” dedi.
Ve il yönetimi disiplin kuruluna verdi.
O da çareyi partiyi terketmekte buldu.
Aras’ın istifasıyla AKP’nin Gaziemir’deki meclis üye sayısı 14’e düştü.
Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelebilir…
Peki “CHP’li ihaleciler için neden gereği yapılmıyor?” diyebilirsiniz.
Evet, çok yerinde bir soru.
Ama…
O soruyu bana değil, ihale alanlara soracaksınız.
Beraber yürüdüğü yol arkadaşlarına, akıl hocalarına, il yönetim kurulu üyelerine soracaksınız.
AKP’deki “Ali Diboları” ağızlarında sakız yapıp, kendilerininkini görmezden gelen “çifte standartçı” genel merkez yöneticilerine soracaksınız.
O sorunun muhatabı biz değiliz.
Bizim görevimiz “aleme talkın verip, salkımı kendisi yutanları”, siyasi etiğe aykırı davrananları, dürüst ve açık olmayanları kamuoyuna yansıtmaktır.
Biz doğrunun, dürüstün, erdemlinin ve ahlaklının yanındayız.
Bizim kimseyle herhangi bir davamız da yok.
Bu böyle biline.
Bu zihniyetin heykeli dikilir!
16 Ocak 2006’da bu sütunda “Torbalı’da neler oluyor?” başlığı altında bir yazı kaleme almıştım.
O yazıda Torbalı’nın CHP’li Belediye Başkanı Ramazan İsmail Uygur, hakkındaki bazı iddialara yer vermiştim.
‘Resmi belgede sehtecilik yapmak’ suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılanan Uygur’un davanın sonucuna göre koltuğunu kaybedebileceğini yazmıştım.
CHP İl Başkanı Selçuk Ayhan’a verdiği ihale ile de daha önce gündeme gelen Uygur’un geçen hafta içinde patlayan ‘anıt bombası’, gücü elinde bulunduranların “halka rağmen” neler yapabileceğini gözler önüne seriyor.
Ama…
Alemi ‘kör, sağır ve aptal’ yerine koyanların akıbetinin ne olduğunu tarih kitaplarının tozlu sayfalarını karıştıranlar hemen görür.
Haberim yok!
BİRİSİ ihale alıyor, ‘haberim yok’ diyor. Bir başkası ihaleyi veriyor, aynı sözü söylüyor.
Biri heykelini diktiriyor, ‘benim haberim yok’ diyerek aynı yolun yolcusu olduğunu gösteriyor.
Sahi sizin neden haberiniz var?
Yarın koltuk altınızdan gidince yine ‘haberim yok’ diyebilecek misiniz?
9 Eylül’ün ardından…
ULUSAL Kurtuluş Savaşımız’ın taçlandırıldığı gün olan 9 Eylül’de, İzmir’in kurtuluşunun 84’üncü yıldönümü törenlerle kutlandı.
Kurtuluşun ardından düzenlenen ilk yıldönümünde yaşanan coşkunun benzeri adeta tekrar günümüze taşındı.
Özellikle İzmir Ticaret Odası’nın dağıttığı 15 bin adet Atatürk posterli bayraklar, kurtuluş coşkusunu doruğa tırmandırdı.
Şehit kanlarıyla sulanan vatan topraklarını yabancılara peşkeş çekenler, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyenler, koltuk için birbirini yiyenler, umarım akıllarını başlarına toplar.
Yoksa…
Emperyalist güçler bize yine 84 yıl önceki günleri yaşatabilir.
Çevre sağlığı ne iş yapar?
İZMİR’DE sanayi atıklarının ve arıtma çamurlarının denetimini yapmakla görevli olan Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı, acaba bu görev kapsamında bugüne kadar neler yaptı?
Doğrusu merak ediyorum.
Bu konuda son beş yıldır doğru dürüst bir denetimin yapılmadığı, hem belediyede, hem de dışarıda yüksek sesle konuşuluyor.
Eğer doğruysa ortada çok vahim bir durum var.
Bu konuda ilgili ve yetkililerin ayrıntılı bir açıklama yapacağını umut ediyorum.
Ancak…
Bu konudaki söylentiler, dedikodular almış başını gidiyor. Oysa, açıklık, şeffaflık herkes için onurlu ve yararlı bir uygulamadır.
Tam bu noktada aklıma bir soru daha takıldı.
Örneğin; Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı son beş yılda İzmir’de kaç adet sanayi kuruluşunu denetledi?
Eğer denetim yapılmadıysa kamu (belediye) ne kadar zarara uğratıldı?
Peki denetim için herhangi bir ekip kuruldu mu?
Şayet bir ekip var ise, bu ekip bugüne kadar herhangi bir rapor hazırladı mı?
Kentin sağlığını yaşamsal boyutta ilgilendirden bu sanayi atıkları konusunda Başkan Aziz Kocaoğlu’nun özel olarak ilgileneceğini umuyoruz.
Körfezin ve derelerin temizlenmesi konusunda titiz davranan Sayın Kocaoğlu’nun, bu sanayi tesislerinin denetlenmesi için de aynı hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz.
İzmirli gerçekleri bilmeli.
Kim ne yapıyor, kim bu kente zarar veriyor, halkın sağlığıyla oynuyor kamuoyuna açıklanmalı.
Yoksa fısıltı gazetesi devreye girer ve “o bunu yapmış”, “şu şunu yapmış” gibi pek çok yorumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Oysa…
Daha önce de değindiğim gibi, doğru olan açıklıktır, dürüstlüktür.
Bu, elden bırakılmamalı.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.