Daha ilköğretim okulu yıllarında başlatılması gereken çevre bilinci eğitimi yıllardır göz ardı ediliyor. Tabii edilecek. Bilgisayar derslerinin iki saatten bir saate indirildiği ahlak ve din derslerinin haftada iki güne çıkarıldığı ama çevre konusunun dikkate bile alınmadığı bir toplumda olacağı buydu. Adamlar kahvede okey oynuyor.
Hemen burunlarını dibinde canım ormanlar çıra gibi yanıyor. Köylü kahvede okey dışarı peşinde koşuyor. Uyarıldıklarında ise para ile çalışanların söndürme çalışmalarına katılması gerektiğini söylüyor. Olacağı buydu.
Canım ormanlar yok olup gidiyor. Bir çam ağacı ülkemizde 20-25 yılda büyüyor ve orman kimliği ortaya çıkıyor. Bir insan ömrünün üçte biri. Uzun bir süre. Yok olan ormanların yerine hemen ertesi yıl dikim yapıldığında oluşacak bir orman için aradan en az 20 yıl yıl geçmesi gerekiyor.Çocuklar delikanlı, delikanlılar orta yaşlı, orta yaşlılar dede, torun tokmak sahibi oluyor. Yaşlı olanlar yanan ormanların yerine dikilenlerin büyüdüğünü ise hiçbir zaman göremiyorlar.
Yanan orman alanları ile birlikte, canlılar da yok oluyor. Düşünebiliyor musunuz? Canım Kaplumbağalar, Tavşanlar, Geyikler, Karacalar, kuşlar, böcekler, uçanlar, uçamayanlar, sürüngenler kavruluyor. Ormanda cıvıl cıvıl kuş sesleri eşliğinde başlayan hayat birkaç saat içinde ölüm sessizliğine bürünüyor. Karalar bağlanıyor.
Yeşilden, kara örtüye geçiş ve o örtüden tekrar kurtulmak için koca bir ömür 20 yıl.
Çevrenin korunması bilincini doğrudan eğitimcilere yükleme yanlışlığı içinde de değilim. Anne ve babaların duyarlılığı ile başlayan çevre bilincini koruma, okul sıralarında, arkadaş çevrelerinde en yüksek seviyesine ulaşır.
Daha küçük yaşlarda elindeki küçük bir kağıt parçasını sokağa atarak, genç fidanları kırarak başlayan bir yaşam ileri ki yaşlarda acaba ormanların korunması bilincine erişebilir mi?
Mümkün değil!
Yollarda aracının kokmaması için, izmaritini hala yollara gelişigüzel savurarak atan otoyol kenarlarında ki ağaçların yanmasına ve yok olmasına neden olan düşünce nasıl yok edilir.?
Küçük yaşlarda başlayacak olan aile ve okul eğitimi ile olanaklı olur.
Bu eğitimi sağlayacak bir sistemi kim yaratacak?
Tabii ki ülkeyi yöneten ve yönetmeye aday olan hükümetler…
Din derslerinin haftada iki saate çıkarıldığı eğitim sistemimizde umarım çevreyi koruma ve felaketlere karşı duyarlı olmak gibi konular ile ilgili de haftada en az üç saat ders verilir de böyle acı tablolar yaşamayız.
Gelecek kuşaklar böyle bir eğitim sisteminden geçerler, çevreye duyarlı olurlar da okey masalarından kalkıp yanan ormana bir kova su atarlar…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.