Ben aslında içinde ölüm, hastane, hasta veya kaza kelimeleri geçen hiçbir haberi ya da yazıyı dünyayı çift gören gözlerimden uzak tutmaya çalışıyorum.
Ne garip yine de sözlerime bu hep uzakta kalmak istediğimiz kelimelerle başlıyorum!
Belki kabullenmeye çabalıyorum.
Ama size iyi haberlerim var. Son yazımı yazdıktan sonra öylesine mutlu olmuştum ki, ertesi gün kendimi işimin başında bulmuştum bile. İçinde var olmaktan mutlu olduğum başka bir dünya benim için; İzmir Ekonomi Üniversitesi.
Çimlerin boyu, çimlerin, çiçeklerin sararıp sararmadıkları, konferans salonundaki organizasyonlarda örtünün düzgün ve temiz yerleştirilip yerleştirilmediği, öğrencilerimizin kostümlerinin bu yıl da güzel hazırlanıp hazırlanmayacağı, içeri adım atan herkesin memnun ayrılıp ayrılmadığı, hem üstün başarısı olmayıp hem de puanı yetse bile ücreti ödeyemeyecek durumda gelen öğrencilerin bile ne olursa olsun iyi duygularla, kırılmadan kapıdan dışarı çıkıp çıkmadığı, öğrencilerin büyük bir hevesle hazırladıkları projelerde başarılı olabilmeleri için gerekli prosedürleri yerine getirip getiremeyeceği, sahneye çıkacak öğrencilerin kulislerine sularının konulup konulmadığı, daha o kadar çok garip ayrıntıyı sayabilirim ki sizlere, işte ben her birini çok önemsiyorum.
Nisan ayında uzun bir süre hastane ve evde kortizon tedavisi görürken doktorlarım tam 3 ay işimden uzak durmam konusunda ısrar ettiler.
Ben tabii ki, mümkün olduğunca evden ya da hastaneden işlerimi hem telefonla hem de dizüstü bilgisayarla yürütmeye çalıştım. Zaman zaman ailem, doktorlarım kızmadılar değil. Ama bu ilişkimi kesmek benim hayat damarlarımdan birini kesmeleri anlamına geliyordu.
O 3 ay boyunca ben otomobilin içinden İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni şehrin herhangi bir yerinden görünebilecek noktasına geldiğimde gözlerimi kapatıyordum.
Gidemediğim bir İzmir Ekonomi Üniversitesi olmamalıydı.
Göz yaşlarımın isyanını durdurmak işte bu noktada mümkün olmuyordu.
Ama “BAŞARDIM”.
Yine “Atak” gelse de, hastaneye 3-5 gün yatmak zorunda kalsam bile, kortizonun etkisiyle bu gece olduğu gibi uykusuz ve yorgun günler geçirsem de, İzmir Ekonomi Üniversitesi için; Öğrenci Dekanlığı’ndaki arkadaşlarım, Dekanım Yrd. Doç. Dr. İsmail Kızılbay, Rektör Yardımcım Prof. Dr. Cemali Dinçer, Rektörüm Prof. Dr. Attila Sezgin, ve Mütevelli Heyet Başkanım Ekrem Demirtaş’ın desteği ile; 5. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri’ni, 5. Bahar Şenliği’ni ve bu arada Türkiye ve bütün insanlık için önemli adımlar atacaklarına inandığım birbirinden güzel öğrencilerimizin parlak fikirlerini hayata geçirmek üzere sundukları projeleri,
gerçekleştirmek için çalışıyorum.
Var ya, “BAŞARDIM” ifadesini büyük harflerle yazarken; neden böyle yazdığımı açıklamak istiyorum.
Çünkü sevgili arkadaşlarım, Kent-Yaşam yazarları ve editörüm, İzmir Ekonomi Üniversitesi Ailesi, beni tanıyıp tanımayan herkes, öylesine bir sevgi çemberi ile beni sarıyorsunuz ki…
Benim “Başaramam” diye bir düşünceye kapılmam mümkün değil.
Sevginiz, duygu dolu mesajlarınız için teşekkür ederim.
Ve sonsuz hayal etme yeteneğini, her alandaki tartışmasız bilgisi, bilgiye nasıl ulaşacağını ve değerlendireceğini doğru tayin etmesi, başarıya giden kriterleri belirleyip, taviz vermeksizin yönetmekteki üstün başarısı ile buluşturup; İzmir için, Türkiye için, insanlık için somut, parlayan projeleri hayata geçiren Mütevelli Heyet Başkanım Ekrem Demirtaş’ın Onun inanılmaz temposundan geri kalmama rağmen gösterdiği ilgi, destek, güven, benim için ancak onur kaynağı olabilir.
Bazen kent yazarları Demirtaş’ı oldukça eleştiren yazılar da yazmıştır. Biliyorum. Okuyorum. Ancak eğer bu satırları patronuna yalakalık yapmak olarak görmezseniz, şunu ifade etmek istiyorum;
Ekrem Demirtaş’la çalışmak sürekli öğrenmek anlamına geliyor. Bazen İzmir’de ses çıkarmayan jeneratör ararsınız. Bazen 24 saat içinde 40 kişilik gösteri grubunu ne şartta olurlarsa olsunlar hata kaldırmayacak, önemli bir organizasyona monte edersiniz. Bazen öğrenciler, tiyatro sahnesinde selamlamaya çıktığında oraya Rektörümüz’ün yaşgününü 500 kişilik konuklarla kutlamasını sağlamak için istediği pastayı nasıl platforma çıkartacağınızı 10 dakika içinde organize etmenin çözümünü bulursunuz. Sonuçta “Başkan” istiyorsa; mutlaka olmalıdır. Ve belki çok şaşıracaksınız ama oluyor da.
Bana; çok şey öğretti. Yapamadıklarım için yolumu açtı.
“Sen her zaman hayal etmelisin” dedi.
Böyle bir insanın önünde; İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde olsam da olmasam da ancak saygıyla eğilebilirim.
Yine sizlerin okuma sürenizi aşacak kadar yazdım sanırım.
Bir sonra ki, yazımda size “Eşimi” anlatacağım.
Hazır olun, iyice iyileşiyorum…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.