Aralarında Erdal İnönü, Altan Öymen, Zülfü Livaneli, Celal Doğan, Fehmi Işıklar, Rıdvan Budak, Türkan Saylan, Fikret Ünlü, Bülent Tanla, İnal Batu, Mehmet Tomambay, Tarık Akan, Prof. Fuat Keyman, Prof. İbrahim Kaboğlu’nun da bulunduğu gibi eski ve yeni parlamenterler, akademisyenler, sendika ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, gazeteciler, yazarlar ve sanatçılar bir araya geldi.
Düzenlenen konferansa İzmir’den de katılanlar oldu.
Nasıl olmasın ki…
Konferansı organize eden DİSK’in Genel Sekreteri Musa Çam, uzun yıllar İzmir’de belediye başkan yardımcılığı ve politika yaptı. Bu kentte sendikacılık görevinde bulundu.
Çam, demokrasinin beşiği İzmir’in, İzmirlilerin solda yapılacak yenilenmede mutlak katkısının olacağını bilenlerden birisidir.
Nitekim İstanbul’daki konferansa İzmir’den CHP Milletvekili Muharrem Toprak, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı gazeteci – yazar Hakan Tartan, eski CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel, eski milletvekillerinden Sabri Ergül, Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Azad Fazla, eski CHP Konak İlçe Başkanı Ali Yılmaz, eski CHP Karşıyaka İlçe Yöneticisi Barış Erel ve eski Gençlik Kolları İlçe Başkanlarından Hüseyin Sezer ve Alper Akbulut davet edildi.
Benzer buluşmalar, önümüzdeki yılın ilk aylarında önce Eskişehir, ardından İzmir’in da aralarında bulunduğu 15 ayrı merkezde yapılacak.
Toplantılara sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, sola, sosyal demokrasiye gönül vermiş “akil adamlar” ve isimler çağırılacak.
***
AKP’nin yıpranmaya ve oy kaybetmeye başladığı son günlerde muhalefet partilerinin yükselişe geçmesi, alternatif yaratması bekleniyor.
Ancak yelpazenin solunda ciddi bir tıkanıklık yaşanıyor.
Özellikle CHP’ye oy vermek isteyenlerin önemli bir bölümü dost sohbetlerinde şöyle diyor:
“Eskiden Baykal’a rağmen CHP’ye oy veriyorduk. Şimdi ise oy yok.”
Solun en büyük partisi görünümündeki CHP’nin yapılacak ilk seçimde değil iktidar olma, barajı dahi geçme şansının zor olacağı konuşuluyor.
Bunları partinin önde gelen isimleri söylüyor üstelik…
Bu nedenle DİSK’in öncülüğünde gerçekleştirilen “Solda yenilenme” toplantıları, solda birliği sağlamak veya yeni bir oluşum için umut veren girişim olarak görülüyor.
***
Sağlıklı bir sosyal demokrat partide üyeler, başarılı olamayan lideri gönderirken, Türkiye’de üst üste seçim kaybeden liderler, yıllardır partide görev yapan üyeleri kapı önüne koyuyor.
Aynı partilerde liyakat yerine, lidere sadakat ve biat edenler öne çıkıyor, makbul sayılıyor.
Partiiçi demokrasi hiçe sayılıyor.
Aykırı ses çıkarının kafası koparılıyor.
Bakalım DİSK’in öncülüğündeki bu toplantılar bu sorunları giderebilecek mi?Solda yenilenmeyi sağlayabilecek mi?
Yaşayıp göreceğiz.
*************
ÖZLÜ SÖZ
*************
İnsanlar renkli cam pencerelere benzerler. Güneş parlarken onlar da pırıl pırıldır. Fakat karanlık çökünce gerçek güzellikleri ancak içeriden ışık gelirse meydana çıkar! E.Ross
Erken seçim alametleri
MUHALEFET partileri, 2006’da olası erken seçim için örgütlerine talimat vermeye başladı.
Seçim çalışmaları için şimdiden kollar sıvandı.
Muhalefet kolları sıvar da iktidar partisi durur mu?
Onlar da 81 ilin seçim işleri başkanlarını geçtiğimiz günlerde Ankara’da topladı.
Başkanlara, olası bir erken seçim için “hazırlıklı olun, şimdiden çalışmalarınızı başlatın” denildi.
Her ne kadar Başbakan Erdoğan ve yakın çevresindekiler, “Seçim zamanında yapılacak” dese de hükümetin 2006 yılı bütçesi, kaçak yapılara elektrik ve su bağlama girişimi ile hükümetin çeşitli kesimlere yönelik bazı icraatları erken seçim alametleri olarak gösteriliyor.
***
Söz seçimden açılmışken, geçtiğimiz haftalarda bu sütunlarda, siyasi partilere duyulan eğilimle ilgili bir çalışmaya yer vermiştik.
Aynı haftalarda bazı araştırma şirketlerinin yaptığı anketler yayınlandı.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum?
Partilerin sıralaması ve oranları bu sütunlardakinin üç aşağı beş yukarı aynı. Yani ilk sırada AKP, ardından MHP, onu CHP, DYP ve ANAVATAN izliyor.
Ancak bazı partilerin temsilcileri, bu araştırmalara inanmıyor.
Oysa hem elektrometrist Ertan Ünver, hem de bazı araştırma şirketleri son seçimde ve ondan öncekilerde hedefi tam 12’den vurmuştu.
O zaman da bazı partilerin temsilcileri, “Bu çalışmalara inanmayın. Bunlar seçmeni yanıltıyor” demişti.
Ama seçimlerde takke düşmüş, kel görünmüş, araştırmacıların dedikleri büyük oranda çıkmıştı.
***
BU arada geçen hafta bu sütunlarda yer alan oranlarla ilgili olarak bazı okuyucular, “Neden kararsızlar yok?” diye soru yöneltti.
Bakın Ünver, bu konuda ne dedi:
“Öncelikle bu oranlar bir oy değil. Yalnızca oluşmuş ve devam eden eğilimdir. O yüzden de karasız yoktur. Bizim araştırmamıza konu olan bu eğilim, son yapılan seçimden altı ay sonra oluşan temel eğilimdir ve partilere puan olarak dağıtılır. Daha sonra durmaksınız izlenen ülke ve dünyadaki sosyo-ekonomik, politik gelişmelerin bu eğilime etkisi hesaplanıp yüklenerek üç – dört ayda bir ara eğilim puanları alınır. Bunlar oy değildir. Seçmenin bilinç ötesi primitif (ilkel) yanıyla biriktirdiği katmanlar seçime doğru eğilimden yeğlemeye ve son aşamada saptamaya vararak oya dönüşür. Yani sandık başına gidene kadar oy değildir.”
***
Neyse…
Çoğu gitti, azı kaldı…
Çok yakında seçimler yapılacak.
Bakalım hangi parti kaçıncı olacak hep birlikte göreceğiz.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.