Yılları satın alıyorlar…

Geçmiş yıllardaki belediye başkanlarını düşünüyorum. Şimdiki belediye başkanları ile kıyaslıyorum. Gerçekten insancıklar yıllar önce mucizeler yaratmışlar. Düşünebiliyor musunuz? Birinci Kordon’da denizin hemen yanında kaldırımlara hurma ağaçları dikilmiş. Denizden gelen tuzu önlemek için de kazdıkları çukurlara betonlar dökmüşler. Hurma ağacının kökünün enine büyüdüğü göz önüne alınmış ve böyle bir çözüm bulmuşlar. Şimdi yıllar önce dikilen o hurma ağaçları devasa boyutlara ulaştı. İzmir’in meşhur imbat rüzgarını kesmek amacıyla göğe yükselen apartmanlar ile adeta yarışıyorlar.

Rahmetli Dr. Behçet Uz, fuarı karış karış yeşillendirirken birlikte çalıştığı ekibi kim bilir nasıl sıkıntılar çekmiştir. El kadar fidan dikeceksin, yıllarca bakımını yapacaksın. Belediye başkanlığı döneminde diktiğin fidanların ancak boy attığına tanık olacaksın ama büyüdüğünü ömrün yeterse yıllar sonra göreceksin. Dr. Behçet Uz uzun yıllar yaşadı da, Kültürpark gibi onur duyduğu eseri ile yıllarca iç içe bir ömür geçirdi. Keşke daha da uzun yıllar yaşasaydı. Dr. Uz, İzmir’ in yeşiline katkı koyan gelmiş geçmiş önemli belediye başkanlarından. Şimdi birebir boyutundaki heykeli Basmane Dokuz Eylül Meydanı’ndan Kültürpark’a girişte, hemen sağ tarafta, çam ağaçlarının arasında yer alıyor.

Geçtiğimiz hafta cumartesi gününü kendime ayırdım. Otomobilime atladığım gibi doğru İnciraltı’na yol aldım. Önce otomobilimi pırıl pırıl yıkattım. Çok titizim ama, laf aramızda arabanın temizliği konusunda pek duyarsızım. Neyse, son aylarda İnciraltı’ndaki değişimi anlatacağım. Üçkuyular Mehmet Köstepen İskelesi’nin önünden uzanan bulvar İnciraltı’na kadar gidiyor. Sağlı sollu yalancı akasya denilen ağaçlar sıralanıyor. Bulvara hemen girişte ise yüksekliği 4-5 metreden fazla ıhlamur ağaçları görkemli bir şekilde sizi karşılıyor. Akasya ağaçlarının da ıhlamurlardan kalır yanı yok. Onlar da hemen hemen aynı boydalar.

Bulvarda ilerlerken, deniz tarafında yeşil bir örtüden gözlerinizi alamıyorsunuz. Çam ağaçları, karabiber ağaçları, kavak ağaçları, dut ağaçları, bu fidanların boyları da bulvara dikilen fidanlara yakın. Binlerce fidan dikilmiş, bulvar tarafından başlıyor sahile kadar uzanıyor. Sahilde ise çınar ağaçları Körfez’e karşı sararmaya yüz tutmuş yapraklarını nazlı nazlı dökmeye başlamış. Abartmıyorum çok değil üç-beş yıl sonra; İnciraltı Brezilya’daki yağmur ormanlarının benzeri bir görünümü alacak. Ağaçların sağlı sollu sıralandığı yolda kısa bir gezinti yaptım, çok keyifliydi. Dolaşırken sürekli olarak bu ağaçların yıllar sonraki konumlarını gözlerimin önüne getirdim.

Levent Marina’nın hemen yanındaki yoldan girip başlattığım yolculuğumu , IBB Barış Manco Köprüsü’ne kadar sürdürdüm. Köprünün girişinde devasa bir beton blok, araçların girişini önlüyor olmalı. Köprünün altından paslanmış demir parçaları sarkıyor. Barış Manço adı da yukarıda yazdığım gibi köprünün hemen kenarında yer alıyor. Konumuz bu değildi aslında, Barış Manço adını ölümsüzleştirmek amacıyla yapıldığını sandığım bu köprünün durumu gerçekten içler acısı. Bakımsız, boyasız , pis ve gelişigüzel yazılmış bir yazı.

Şimdi konuyu nereye getireceğim. Benim böylesi olanaklardan yoksun başkanlarımın yıllar önce yeşillendirme çalışmaları için çektiği çilelere bak, bir de şimdiki başkanların şansına. Geçmiş yıllardaki gibi olsaydı; İnciraltı bölgesine dikilen ağaçların bugünkü boylarına ulaşabilmesi için en az bir on yıl geçmesi gerekecekti. Tam on yıl. Bugün dikilen ağaçlar ancak geride bırakacağı on yıl ile bu görkemine kavuşacaktı. Şimdiki başkanlar ne kadar şanslı değil mi? Parayı bastırıp yılları satın alıyorlar…

Sallantısız günler dileği ile…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın