Hayat devam eder, siz kalırsınız 2025-03-07 20:47:26
Yazar: Raşel Rakella Asal
Geleceği tahmin edemem, ancak önümüzdeki birkaç yılın insanlık için zorlu geçeceğini tahmin etmek hiç de zor değil. 20 Ocak 2025 tarihinde Trump'un koltuğu devralması ile hem ABD'nin hem dünyanın geri kalanının yeni bir düzen içine gireceği öngörülüyor. Dünyada yaşanan iklim krizi ve Covid-19 hiçbir hükümetin gelecekteki pandemi ve iklim tehdidini tek başına ele alamayacağını gösterdi. Bulaşıcı hastalıkların arttığı, virüslerin sınırları aştığı bir dünyada, küresel sağlık tehditleriyle mücadele etmek için hazırlıklı olmak hayati önem taşıyor.
5G teknolojisinin 2025'te geniş bir yaygınlığa ulaşarak daha hızlı bir internet deneyimi sunması bekleniyor. 6G ise, henüz erken aşamada olsa da araştırmalar hızla ilerliyor. Dolayısıyla yapay zekânın 2025'te insan yaşamının her alanına daha fazla nüfuz edeceği kesinlik kazandı.
Teknolojik gelişmelerin yanında 2025 yılına New Orleans'ta yeni yıl kutlamaları sırasında düzenlenen saldırıda 14 kişinin öldüğü, 35 kişinin de yaralandığı haberi ile başladık. 3 Şubat 2025'te Suriye'nin kuzeyindeki Menbiç kenti dışındaki bir ana yolda bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 14'ü kadın, en az 20 tarım işçisi hayatını kaybetti. Bu, Suriye'de yönetimin değişmesinden bu yana yaşanan en kanlı saldırı oldu.
Yılın ilk iki ayını bitirdik bile. Şu ana kadar korkunç orman yangınları, yoğun siyasi çatışmalar, depremler, uzayıp giden tartışmalar yaşandı. Ve 2025 henüz çok genç!
İnsanoğlunun geçmişine bakarsanız tarih kaos, kargaşa ve belirsizlikle dolu. 2019 - 2024 arasında neler olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Ya da 2015-2020? Ya da 1940-1945? Tarihte de acımasız savaşlar, milyonları öldüren yıkıcı bir veba, İspanyol gribi ya da Roma tarihindeki en kötü sellerden birine sahne olan ve şehri kıtlık içinde bırakan Marcus Aurelius devrine ne dersiniz? Ya verem? Ya sifilis? Verem, sifilis ve tüberküloz 19. Yüzyıl sonundan 20. Yüzyıl başlarına kadar en korkulu hastalıklardı. 1924 yılında BCG aşısının bulunmasıyla hastalığın ölümcül özelliğini geniş ölçüde azalttı. Geçtiğimiz yüzyıl ve bugün kanser türleri yaygın ve ölümcül hastalıklar kategorisinde ön sırada. Demek ki, insanoğlu kaos ortamından ve çalkantılı zamanlardan geçmeden kurtulamıyor.
O halde soru, bu zorluklardan nasıl kaçınabileceğimiz değil, bunlara nasıl hazırlanabileceğimizle ilgili olmalı. Panikle, paranoyayla değil mantıkla bu belirsizliğin üstesinden gelebilir miyim? Kendimi bu belirsiz geleceğe hazırlayabilir miyim? Öyleyse haydi, hep birlikte ödüllendirelim kendimizi, yorgunluğumuzu, sıkıntımızı, kırgınlığımızı atalım, neşeyle bir parıltıdan ötekine koşalım.
Kendimi kontrol edebileceğim şeylere odaklanmakla işe başlıyorum. Putin ne mi yapıyor? Ya Trump? Enflasyon nasıl gidiyor? Bunlar bana bağlı değil. Ben bu yanıtları vermekte acizim. Öyleyse, ne yapmam gerekiyor? Bu soruları kafamdan atmak. Bunlara çözüm getirecek ben olmadığıma göre, gayet mantıklı bir yolda ilerliyorum demektir. Bu soruların yerine sağlık durumum nasıl? Ya çocuklarımın? Başkalarına karşı olan davranışlarım? Duygularım? İsteklerim? Arzularım? Odaklanmam gereken ne? Bunlara verdiğim tepki? Evet, işte bunlar bana bağlı. Öyleyse bunlara odaklanmalıyım.
Ne mi yapıyorum? Tarih kitapları, biyografi, psikoloji kitapları okuyorum. Doğrulanmış, ömrü uzun olan bilgileri tercih ediyorum. Bir sonraki hafta yalanlanacak olanları değil. Bana yardımcı olabilecek, beni rahatlatacak pek çok araştırma, kitap, pek çok fikir ve pek çok tarih kitabı var… Aralarında kişisel sınavlar, bana ilham veren biyografiler, belgesel çalışmalar var… Bana yüzyılların bilgeliğini sunuyorlar. Bana güvenilir araçlar olmaya devam ediyorlar. Onlar sayesinde sakinleşiyorum.
Bu yüzden bu gibi sanatsal ürünler başımı döndürebiliyor, bir müzikal kompozisyon karşısında sarsılabiliyorum. Edebi bir eser beni allak bullak edebiliyor. Bir sanat yapıtı aklımı başımdan alabiliyor. Derinden etkilenebiliyorum çünkü bu denli parlak alevlerle daha önce karşılaşmamış oluyorum. Karşılaştığım sadece sanat yapıtı değil, aynı zamanda bu yapıtın içinden akan hayatın sürekliliği. Hayatın devingenliği.
Dünyadaki zalimliği kontrol edemiyorum. Başkalarının nasıl davrandığını, ne kadar adaletsiz, düşüncesiz ya da bencil olabileceğini kontrol edemiyorum. İnsanın yüreğini daraltan ama aynı zamanda da genişleten bütün o krizlerden ve sorunlardan, hayatın tüm gerçek acılarından, kötülüklerinden, karmaşasından uzakta ve yakında geçirdiğimiz yılların her anı, dünyanın kaderiyle bağlantılı. Ancak bizler küçük varlıklarız. Ve elimizden bir şey gelmiyor.
Unutmayın ki işler her zaman istediğimiz gibi gitmez. Her zaman belirsizlik, kargaşa ve adaletsizlik olacaktır. Bir krizden, bir aksilikten, bir hayal kırıklığından sonra ortalık yatışır. Ne olursa olsun- iyi ya da kötü, adil ya da adaletsiz, düzen ya da kaos – siz kalırsınız. Hayat devam eder.
Çocuk ve denizyıldızının meşhur hikayesi vardır. Binlerce denizyıldızı sahile vurmuş, ölmektedir. Çocuk onları teker teker geri atmaya başlar. Bunu gören biri alay eder, “Asla bir fark yaratamayacaksın". Çocuk bir tane daha fırlatır, “Bunun için önemli” der.
Büyük çözümler, kapsamlı reformlar düşünme eğilimindeyiz, küçük, anlık eylemlerin gücünü görmezden geliyoruz. Ancak o ilk adım, o ilk ilgi eylemi olmadan hiçbir değişim mümkün değil. İşte bu yüzden yardım edebileceğim insanlara uzanıyorum. Hafifletebileceğim yüklere. Uzatabileceğim iyiliklere. İnsanlığa olan inancımı tazeleyen insanlara uzanıyorum. Sizlere uzanıyorum.
Ben ben olduğum sürece üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum.
Hayat devam eder. Bugün, yarın, her zaman. İyi olmak, bilge olmak, doğru olanı savunmak, yanlış olana direnmek.
Hayat devam eder, siz kalırsınız.