“Türkiye’de bu işin piri Murat Karayalçın’dır… Kent yenilemenin, toplu konutçuluğun babasıdır. Karayalçın’ı davet edeceğiz. Soracağız, Fikrini alacağız. Örnek projeler uygulayacağız.”
Yukarıdaki açıklamalar Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’a ait. Alıntıyı gazeteci Münir Koçaslan’ın yazısından aldım. Başkan Karabağ’ın İzmir’de üniversiteler, Mimarlar Odası ve Plancılar Odası gibi uzman kurumlar varken, kente tamamen yabancı olan Murat Karayalçın’a umut bağlaması doğru değil…
“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” denilse de, insanoğlunun yüksek tepelere evler kurmasının tarihi bir hayli eski. İzmir’de gecekondulaşmaya peşkeş çekilen tepelerin manzarası kadar taşıdığı tarihsel zenginliğini göz ardı etmemek lazım. Bayraklı Belediye Başkanı’nın, “Bayraklı tepeleri kıymetli yerlerdir, deniz insanların ayaklarının altındadır, kimse bırakıp gitmek istemez” demesinin ardından, dört katlı deniz gören binaların değerini 200 bin liraya düşürüp yüklenici ağzıyla konuşması doğru mu?
Kent yenileme deyince aklıma Galataport, Haliç çevresi, Sulukule ve Tarlabaşı, Dikmen Vadisi geliyor. Sulukule, Tarlabaşı ve diğer örneklerde olduğu gibi insanlar Bayraklı tepelerini bırakıp başka yerlere göç etmek zorunda mı kalacaklar? Bayraklı tepeleri çok katlı binalarla donatılırken orada yaşayan insanlar bölgede kalıp ayaklarının altındaki denizi seyredebilecek mi? Her biri 300 bin lira değerinde olacak denilen lüks konutlarda boğaz tokluğuna çalışan emekçilerin oturmalarını beklemek saflık olur. Gecekondu veya eskimiş mahalleleri kent yenileme adıyla modern binalarla donatıp insanları göçe zorlamak emlak piyasasını hareketlendirmekten başka ne işe yarar?
Karşıyaka ve Bayraklı belediye başkanlarının kabullenmek istemediği sokağa attıkları işçilere gelince, bunca taraftara ve alkışa rağmen kalelerine daha fazla gol yememeleri için acilen sosyal demokrat belediyecilik üzerene uzmanlardan ders almaları gerekiyor. Baksanıza, dakika bir, gol bir…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.